04 Kasım 2009 00:00
BASIN TURU
İsrail, daha önce hiç yaşamadığı bir siyasi çıkmaz içinde bulunuyor; zira, izlediği uzlaşmaz barış karşıtı çizgisi dolayısıyla, Batılı dostlarından birçoğunu kaybetmeye başladı.
İsrail, daha önce hiç yaşamadığı bir siyasi çıkmaz içinde bulunuyor; zira, izlediği uzlaşmaz barış karşıtı çizgisi dolayısıyla, Batılı dostlarından birçoğunu kaybetmeye başladı. Ayrıca şu andaki İsrail hükümeti, yerleşim birimlerini genişletme ve yenilerini açma siyasetini sürdürmekle, buna karşı olduğunu açıkça ilan eden ABD Başkanı Barack Obama yönetimini de karşısına aldı. İsrailin böyle bir çıkmazdan kurtulabilmesi, ancak şu iki seçenekten biriyle mümkündür: Birincisi, dörtlü komitenin önerisi olan barışçı seçenek; yani İsrailin, yeni yerleşim birimleri kurmasını durdurması ve yol haritasına uyması temelinde yürütülen görüşmelere geri dönerek uluslararası iradeye boyun eğmesi; ikincisi de savaş seçeneği, yani bölgede kağıtların tekrar karılması anlamına gelen askeri macera seçeneğidir.
Netanyahu hükümeti, yol haritasına uymayı, yeni yerleşim birimleri kurmayı durdurmayı ve nihai bir çözüme yönelik görüşmelere başlamayı reddetmektedir. Zira bu görüşmeler, İsrailin, yerleşim birimlerinin sökülmesi, işgal altındaki Kudüsün geleceğine dair görüşmelere başlanması ve iki devlet temelli çözüm doğrultusunda toprakların sahibine iadesi gibi ödünler vermesini gerektiriyor ki, bu ödünler, Netanyahu hükümetinin iktidarda kalmasında, kendisi açısından hayati öneme sahip sağcı koalisyonun siyasi programıyla çakışmaktadır. Dolayısıyla bu hükümet, askeri seçeneği en azından bugün için tercih etmektedir; bu da, İsrailin, geçtiğimiz iki hafta boyunca ortağı ABD ile düzenlediği, askeri ve sivil hedeflere hava akınları düzenlemek ve uçaklara havada yakıt ikmali gibi konular üzerinde gerçekleştirdiği yoğun askeri tatbikatların sebebini anlaşılır kılmaktadır. İsrail, girişebileceği yeni bir askeri macerada, İran ve Güney Lübnan gibi iki cepheyi hedef alacaktır; zira, bu iki durgun askeri kuvvet, İsrail açısından bir tehlike oluşturmaktadır. Ancak İrana bir askeri saldırı, ABD yönetiminden bir yeşil ışık ve doğrudan bir iş birliğini gerektirmektedir; zira, İrana bir saldırı, belki birçok devletin de katılacağı bölgesel veya küresel bir savaşa da yol açabilir. Ancak hangi bahaneyle olursa olsun, Güney Lübnana yapacağı bir saldırı sınırlı bir savaş olacağı için, önceden ABD yönetiminden herhangi bir izin gerektirmemektedir. Ama İsrail, bölgesel bir kuvvet olan Suriye ve İranı, bu saldırıları kanalıyla kışkırtarak, uzun vadede savaşa sürüklemek isteyebilir; zira, bu iki ülke, Lübnanda Hizbullahı korumak üzere müdahalede bulunabilecek iki devlettir. Demek istediğimiz şu ki; İsrail, Lübnana yaptığı kışkırtmaya yönelik faaliyetleriyle, askeri bir güç olan Hizbullaha karşı geniş ve ağır bir askeri kuvvetle savaş açabilmek için ileride kullanabileceği şeyleri Lübnanda yerleştiriyor olabilir. Lübnan Devlet Başkanı Michael Süleyman dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnanın orta kesimlerindeki Hula şehrinden İsrailin Kiryat Şemone yerleşim birimine Katyuşa füzesi fırlatma işini, İsrailin, Lübnandaki bazı ajanlarına yaptırmış olmasının hiç de uzak bir ihtimal olmadığını belirtti. Michael Süleyman ayrıca, Güney Lübnanda ve Lübnanın değişik bölgelerinde yürüttüğü casusluk faaliyetlerine devam edeceğini, İsrailin iki gün önce açıkladığına da vurgu yaptı.
İran ve Suriyenin Lübnandaki direniş hareketine silah ve füze ulaştırdığını ve buna dair rahatsızlıklarını İsraillilerin defalarca vurgulamaları ve ayrıca bazı Lübnanlıların, ortaya çıkan Güney Lübnandaki casusluk faaliyetleri, aslında İsrailin özellikle saldırgan niyetlerini göstermektedir. Hizbullahın temsil ettiği Lübnan direnişi, İsrailin bu niyetlerinin tamamen farkındadır; dolayısıyla, bu fırsatı İsraile vermemek için azami derecede dikkatli davranmaktadır. İşte bu yüzden, fırlatılan füzenin Hizbullah tarafından fırlatılmış olması, hatta Hizbullahın buna rıza göstermiş olması dahi mümkün değildir.
Londrada Arapça yayımlanan Al-Quds Al-Arabi gazetesi, başyazı, 29 Ekim 2009 Arapçadan çeviren: Adnan Yılmaz