06 Kasım 2009 00:00

Geç gelen tahliye

Kanser hastası hükümlü Güler Zere için tahliye yolu açıldı. 4 ay önceki başvurunun ardından tahliye edilip tedavi olma ihtimali olan Zere için, önceki gün verilen tahliye raporunun gerekçesi, “İyileşme şansı olmaması”.

Paylaş

Kanser hastası hükümlü Güler Zere için tahliye yolu açıldı. 4 ay önceki başvurunun ardından tahliye edilip tedavi olma ihtimali olan Zere için, önceki gün verilen tahliye raporunun gerekçesi, “İyileşme şansı olmaması”.
Zere hakkında temmuz ayında “Mahkum koğuşunda yaşamını sürdürebilir” raporu veren Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu, önceki gün yeni bir rapor verdi. ‘Tahliye’ demek için Zere’nin ölüme iyice yaklaşmasını bekleyen kurul, “İyileşme şansı yok” diyerek tahliye ve cezanın ortadan kaldırılması yönünde görüş bildirdi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Adli Tıp raporunun dün Cumhurbaşkanlığı’na sunulduğunu açıkladı. Ergin, ‘Adli Tıp Kurumu (ATK) kararlarının gelişmelere göre zaman içerisinde değişebileceğini’ savundu.
TTB: BAŞKA RAPORLAR DA VAR
Bir televizyon programına telefonla katılan Türk Tabipler Birliği Başkanı Gençay Gürsoy, Cumhurbaşkanı’nın karar verebilmesi için Adli Tıp raporu olmasının zorunlu olmadığına dikkat çekti. Gürsoy, “Daha önce düzenlenmiş raporlar var. Son durumuyla ilgili TTB’nin raporu var. Bunu bir ay önce Cumhurbaşkanı’na gönderdik. Bunun dışında bir rapora neden ihtiyaç duyuluyor bilmiyorum” diye konuştu.
34 yıl hapse mahkum edilen 37 yaşındaki Zere, ölüme adım adım böyle yaklaştı:
İLK BAŞVURUYA NE OLDU?
12 Mart: Zere’nin infazının ertelenmesi için ilk başvuru, Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı’na 12 Mart’ta yapıldı. Başvuruyla ilgili hiçbir girişimde bulunulmadı. Yani başvuru ya kayboldu, ya da kaybedildi.
4 Haziran: İkinci başvurunun ardından Elbistan Cumhuriyet Savcısı Orhan Irmak, Zere’nin sağlık durumuna ilişkin rapor istedi.
25 Haziran: Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan rapor, savcı Irmak’ın eline ulaştı. Ancak kuruma yeniden yazı yazılarak Zere’nin hastanenin mahkum koğuşunda tedavisinin mümkün olup olmadığına ilişkin ek rapor istendi.
RAPORLAR NASIL GÖRMEZDEN GELİNDİ?
2 Temmuz: Ek raporda Zere’nin tedavisinin hastanenin mahkum koğuşunda gerçekleştirilemeyeceğine dikkat çekildi ve “yaşam riski oluşturacağı” vurgulandı. Ancak bu rapor da savcıyı tatmin etmedi, Zere’nin Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu’na sevk edilmesine karar verildi.
6 Temmuz: Zere, 14 saatlik kara yolculuğunun ardından İstanbul’a ulaştı. Ancak muayenesi 10 dakika sürdü. Verilen rapor ise şöyleydi: “Tahliye edilmesine gerek yoktur.” Üstüne üstlük siyasi raporlarıyla ünlü, ‘Doktor Ölüm’ lakaplı Nur Birgen imzasını taşıyan rapor hazırlanırken, heyette kulak-burun-boğaz uzmanı ve onkolog (kanser uzmanı) bulunmuyordu.
‘CEZAEVİNDE DEĞİL EVİNDE ÖLSÜN’
Gelişmeleri gazetemize değerlendiren Zere’nin Avukatı Oya Aslan, 3. İhtisas Kurulu’nun Zere’nin iyileşme şansını ortadan kaldırdığını vurguladı. “Tedavi ediliyor diyorlardı, ama moral değerlerinin yüksek olması ve iyi bakılması gerekiyordu” diyen Aslan, kanserin akciğerlerine yayıldığına dikkat çekti. Aslan, “Cezaevinde ölmesin de ailesinin yanında ölsün dediler. Tahliye için başvuruya gerek olmaz. Adli tıptan bir rapor gerekmez. Önemli olan bunu isteyip istememesi. Süreci tıkayanların bizler olduğunu söylediler” diye konuştu.
Öte yandan Zere’nin avukatlarının, Cumhurbaşkanlığı affı için prosedürün bitmesini beklemeden, Adli Tıp raporuyla Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruyu savcılık reddetti. (İstanbul/EVRENSEL)

İNCE: HER ÇADIR KURANA RAPOR VERİRSEK...

Adli Tıp Başkanı Haluk İnce, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, Zere’ye iyileşme şansı olmadığı için tahliye raporu verildiğini açıklayarak, Zere’nin ölüme terk edildiğini doğrulamış oldu. İnce, asıl işinin hekimlik olduğunu unutarak, “Bazı kesimleri de düşünmek zorundayız. Adli Tıp önüne her çadır kurana istediği raporu verirsek bizim bilimsel kimliğimizin ne anlamı kalır?” diye konuştu.
İnce, “Hastanın mağduriyet yaşamaması için hem Adli Tıp, hem Çukurova Üniversitesi, hem de bakanlık elinden geleni yapmıştır. Hastanede istihdam edilmiş, cezaevi koşullarına geri gönderilmemiştir” diyerek, Zere’yi ölüme terk eden süreci savundu.
İnce, şok edici açıklamalarına şöyle devam etti: “Karar verirken hastanın yararını düşündüğümüz kadar, toplumun bazı kesimlerinin düşüncelerini de düşünmek zorundayız. Adli Tıp, bu hasta için hak etmediği bir baskıyla karşılaşmıştır. Yaklaşık 85 gün Adli Tıp’ın kapısına çadır kurulmuştur. Çalışanlarımız taciz edilmiştir. Her çadır kurana biz istediği raporu verecek olursak bizim bilimsel kimliğimizin ne anlamı kalır? Raporu bugün çok hızlı bir şekilde hocalarımıza imzalatıp çıkardık. Siyasi baskı ve endişeyle rapora öncelik tanımamız söz konusu değil.”

‘KEŞKE 4 AY ÖNCE TAHLİYE EDİLSEYDİ’
Zere’nin babası Haydar Zere, kızı hakkında verilen rapora sevindiğini belirterek, “Güler 4 ay önce tahliye edilseydi, tekrar sağlığına kavuşma ihtimali çok yüksekti” dedi. Kızının hastalığının boyutuna dikkat çeken Zere, şöyle konuştu: Aylardır Balcalı Hastanesi önünde kızımı bekliyorum. Çok zorluklar çektim. Kızım pozisyonundaki hükümlülerin nasıl kötü bir durumda olduğunu yaşadım. Bazen hatırladıkça kimi zaman intihar etmeyi bile düşündüm. Çocuğa ulaşamıyorsun, istediğin halde bir tas su bile veremiyorsun. Çünkü her şey izinle oluyor. Görüşme için haftada 15 dakika veriliyor. Hasta olan insanların cezalarının ertelenmesi çok iyi olur. Kızı tahliye edildikten sonra Çapa Tıp Fakültesi’ne götürmeyi düşünen Zere, “Keşke bu rapor aylar öncesinde çıksaydı” dedi.
ÖNCEKİ HABER

‘Tutuklu olan savunmanın kendisi’

SONRAKİ HABER

Irkçılık ve gericiliği geliştirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa