07 Kasım 2009 00:00
HAYAT YAZILARI
Türkiye, açılımın 10 Kasım tarihinde TBMM gündemine getirilmesini tartışıyor. İçeriğini, kapsamını, boyutlarını hep birlikte göreceğiz.
Türkiye, açılımın 10 Kasım tarihinde TBMM gündemine getirilmesini tartışıyor. İçeriğini, kapsamını, boyutlarını hep birlikte göreceğiz. Hangi sorunların çözümüne ne kadar deva olabileceğini kısa bir süre içinde test edebileceğiz. Açılımın adı üç kere değişti ama bence en uygun isim yetişmeyen açılım olabilir. Kime yetişmeyen?.. Mesela Güler Zereye... Ne ilgisi var diyebilirsiniz.
Kısa bir yaşam hikayesini hatırlatmak isterim. Çok az kişi arka planını bilmektedir ki, Av. Behiç Aşçı, hayatını biraz Hrant Dinke borçludur. Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Aşçı, uzun ve ısrarlı eyleminde neredeyse sınıra gelip dayandığında, Hrant Dink saldırıya uğramış ve tepkilerde hükümetin duyarsızlığı hedef gösteriliyordu. İkinci bir ölümü kamuoyuna açıklamakta oldukça zorlanacağını geç de olsa hisseden kimi iktidar partisi mensupları harekete geçmiş ve Aşçının talepleri içerisinde yer alan cezaevi yönetmeliğinde değişikliğe gitme taahhüdünde bulunmuşlardı. Elbette bu son dakika girişimi öncesinde yapılanlar, gösterilen duyarlılık çok önemlidir. Ancak bu son dakika girişimi olmasa idi, Av. Aşçı aramızda olmayabilirdi. O günlerde de tıpkı bugün olduğu gibi en duyarlı tutumu Arınç sergilemişti.
Güler Zere ile ilgili girişimlerde Cumhurbaşkanı her seferinde Adli Tıp Kurumunun raporunun gecikmesini gerekçe gösterdi. Kamuoyuna yansıyan kimi vakalar dolayısıyla zaten tartışmalı bir kurum haline gelen Adli Tıp Kurumu, Güler Zere için gerekli raporu bir türlü vermedi. Nihayet kurum adına son gelişmeler üzerine yapılan açıklama da, Zere konusunda ne kadar kabul edilemez bir noktada durulduğunu göstermektedir.
Sözü daha fazla uzatmayalım. Açılım kaç canın kurtulmasına neden olacak, kaç ananın ağlamasını durduracak, zaman gösterecek. Ama bırakın Kürt sorununu; cezaevi sorununu, hatta daha özel olarak Güler Zerenin sağlık sorununu gündemine almakta bu kadar zorlanan devlet, ne kadar, nereye kadar açılım yapabilir?..
Ayhan Bilgen