07 Kasım 2009 00:00
YENİGÜN
Cumhurbaşkanı Gül önceki gün Dersime gitti.
Cumhurbaşkanı Gül önceki gün Dersime gitti.
Gülün, Elazığdan sonra helikopterle Dersime gitmesi planlanmış. Ancak hava koşulları buna elvermediği için, karayolunu kullanmış ve programı biraz aksamış.
Cumhurbaşkanı, karşılamadan sonra gecikmesinin nedenine ilişkin hava koşullarından söz edince, Heyetteki Dersimlilerden biri espriyi patlatmış, Sayın Cumhurbaşkanım biz de sizin aramaya takıldığınızı düşündük demiş.
Dersime 19 yıl sonra gelmek güzel de, 19 yıl önce olduğu gibi, hâlâ sınırdan içeri girmek için arabalar durdurulup kenara çekilmekte, kontrol için kimlikler toplanmakta ve insanlar bekletilerek eziyet edilmektedir.
19 yıl sonra gelmiş olmak, hiç değilse, bu zulme artık son verildiğinin müjdesi olmalıydı.
Dersime Hoşgeldiniz yazıyordu. Cumhurbaşkanı bu karşılamaya Hoş bulduk Dersimliler diye yanıt vermedi. Norşine ismiyle hitap eden Cumhurbaşkanı, Dersimde halka Dersimliler diyerek hitap etmedi.
Ancak Dersim halkı mücadelesi ve direngenliğiyle yoluna soktuğu bir çok sorunu gibi bunları da çözecektir.
Halkın Cumhurbaşkanını taleplerini sıralayarak karşıladığını izledik. Cumhurbaşkanı, şehri fethetme amacında olan Başbakan Erdoğan gibi açıklamalar ve amaçlar ortaya koymadığı için, halk taleplerini dile getirerek, karşıladı.
Kürt ve Alevi yurttaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı Dersimde halk, Alevi inancı üzerindeki baskıların ve ayrımcılığın son bulmasını, Kürt sorunundaki inkar ve şiddetin bitmesini, ekonomik ve sosyal sorunlarını kapsayan taleplerine çözüm bulunmasını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, Dersimde cemevini ziyaret ederek, burada gerçekleşen törenlere de katılmış. Basın bunu öve öve aktarıyor.
Oysa, başları seccadeden kalkmayan, ömürleri cami ve cemaat içinde geçen bu zatı muhteremlerin, bir de Alevi minderine oturmalarında, ceme katılmalarında abartılacak bir şey yok.
Bu ülkede bırakın milyonlarca Alevi yurttaşın yaşamasını, farklı inanca sahip tek bir yurttaş bile varsa, Cumhurbaşkanı bu tek kişilik inanca da saygı göstermelidir. Cemevleri cümbüş evleridir diyenlerin de aynı mecradan geldiği düşünülünce, yaşananı, halkın duruşu ve mücadelesiyle ilişkilendirerek anlatmak bir zorunluluk oluyor.
Ancak sorun cemevi ziyaretiyle de bitmiyor. Sorun sistemin nasıl değiştirileceğidir. Diyanetin kaldırılmasıdır. Devlet eliyle Sünniliğin dayatılmasına son verilmesi, devletin tüm inançlara eşit mesafede durması, din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması vb. sorunların aşılmasıdır.
Dersimde halk önceki gün bunları bir kez daha dile getirdi. Hep birlikte izledik. Ancak, Cumhurbaşkanı Gül, Alevi yurttaşlarımız üzerindeki baskı ve ayrımcılık konusunda umut verici bir mesaj vermedi. Yani Alevi yurttaşlar hak verilmez, alınır, gerçeğini bilerek mücadeleyi daha da büyütmek zorundalar.
O halde, Kadıköyde daha güçlü bir ses vermek gerekecek. Bir yıl önce Ankarada verilenden daha güçlü bir ses.
Yarın İstanbul Kadıköyde, Dersimden gelenlerin ve Dersimde dile getirilenleri kendi talepleri olarak değerlendirenlerin katılacağı, görkemli bir miting gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı Gül, AKP hükümeti, CHP ve diğer tüm sistem partileri yarın Kadıköyde yapılacak bu mitingi izlemelidirler. Riyakarlık yaparak mitinge katılım göstermenin bir kıymeti yok. Bu güne kadar kimin ne yaptığına bakacak olursak, tümünün de aynı tarağın bezi olduğunu hemen fark edebiliriz.
Cumhurbaşkanı hep bir ağızdan haykırılan bu talepleri bir kez daha dinlemelidir. Dinlemeli ve artık Alevileri Sünnileştirme, Kürtleri Türkleştirme, Ermeni, Rum... farklı inançlardan halkları Müslümanlaştırma, ya da eleyerek bitirme çabalarından vazgeçmenin gereği ne ise onun için adım atılmasını sağlamalıdır.
Zira, halkı heyecanlandıran, Cumhurbaşkanını görme değil; Alevi çalıştayları demokratik açılım, Kürt açılımı gibi sözlerin uçuştuğu bir dönemde, yıllardır çekilen ıstıraplara dair nasıl bir tutum sergileneceğidir.
ENDER İMREK