08 Kasım 2009 00:00
NOT
86 yıllık Cumhuriyetin, kendisinden beslenen küçük bir azınlık dışında, bütün toplumsal kesimlerle ilişkisi hep problemli oldu. Ulusal, ideolojik, politik tekçi kostümünü giydirmek üzere yöneldiği her kesim bir problem alanına dönüştü. Giderek de rejimin kendisi çözüm bekleyen bir problem haline geldi.
86 yıllık Cumhuriyetin, kendisinden beslenen küçük bir azınlık dışında, bütün toplumsal kesimlerle ilişkisi hep problemli oldu. Ulusal, ideolojik, politik tekçi kostümünü giydirmek üzere yöneldiği her kesim bir problem alanına dönüştü. Giderek de rejimin kendisi çözüm bekleyen bir problem haline geldi. Bugün yaşanan budur; herkes bu problemi sorgulamakta, çözümünü aramaktadır.
Aleviler de bunu yapmaktadır. Bugüne kadar, Laik Cumhuriyetin temel dayanağı olmakla avutulmuş, ama Sünni-Hanefi devlet dini gerçeği altında hoyratça yok sayılmışlardı. Otoriter-laikçiliğin ve özellikle devlet partisi CHPnin geleneksel oy deposu durumunda olmalarına karşın, CHP dahil hiçbir laikçi hükümet, Alevilerin sorunları var demedi. Özellikle son yıllarda Laik rejim üzerinden bir devlet savunusuyla sınırlanmak istenen Aleviler, bugüne dek, savunulması istenenin nimetlerinden hiç yararlandırılmadı!
Aleviler Cumhuriyete hep sahip çıkmıştır denilir ya, doğrudur; peki ama Cumhuriyet Aleviye sahip çıkmış mıdır? Asıl soru budur artık. 86 yıllık Cumhuriyet, işte bu soruyu sorarak rejimi sorgulama noktasına getirmiştir Alevileri
Osmanlının Alevi düşmanı hilafetini gösterip Cumhuriyetin avutucu sahte laikliğine razı edilmeye çalışıldı Aleviler Osmanlı monarşisine karşı Cumhuriyet, teokrasiye karşı laiklik, fikir olarak elbette ileriydi. Ama bu Cumhuriyet hiçbir zaman demokratik, laik, halkçı, sosyal olmadı ki Herkesi olduğu gibi, Aleviyi de önce umutlandırdı ama hemen sonra dışladı. Osmanlının Aleviye yönelik katli vacip konseptinin yerine, eğitimde, kültürde Aleviyi tamamen dışlayarak Sünni egemenliğini dayatan özgün bir asimilasyon ikame edildi.
Bu Cumhuriyet kimsenin kendi ulusal, inançsal, sınıfsal gerçekliğini tanımadı. Gayrimüslim gayrimüslimliğini, Kürt Kürtlüğünü, Alevi Aleviliğini, komünist komünistliğini yaşatmadı. İşçiye sendikayı, 1 Mayısı yasakladı. 1925deki Takriri Sükunu anmak yeterlidir herhalde...
Yani?
Cumhuriyetin şekillendirdiği ceberrut statükoyu sorgulamak, İslamcılık ya da laiklik karşıtlığı falan değildir. Söylediğimiz, bilakis, Cumhuriyetin laik ve demokratik olmadığıdır. O çok şikayet edilen ve Cumhuriyet düşmanı diye Alevilere biricik hedef olarak belletilmeye çalışılan dincilik de bugünkü gücünü Cumhuriyetin işte bu laik olmayan laikliğine borçludur aslında
Alevi sorununda devleti aklayan, sorunu örneğin AKPyle başlatan statükocu misyonerlik, Diyanet İşleri Başkanlığının daha Atatürk dönemine, İmam Hatip Okullarının İnönü dönemine, zorunlu din derslerinin 12 Eylül dönemine denk düştüğünü nedense hatırlamaz! Mum söndü hikayeleri, Alevi köylere cami yaptırılması, Maraş, Sıvas katliamları Aleviler bütün bir Cumhuriyet sürecinin mağdurlarıdırlar
Bugün AKPyle yapılmak istenen ise, Cumhuriyetçi statükonun artık dikiş tutmaz elbisesine sığmayan Alevilerin bu kez de Alevi açılımı adıyla, bir başka düzeyde bağlanmak istenmesidir. İslam-içi folklorik bir renk biçimindeki Alevilik kurgusuyla Aleviler, Diyanetin eklentisi yapılarak devlet-Alevi ilişkisi bir başka düzeyde kurulmaya çalışılmaktadır. Kültürel, sosyal, politik boyutlarından kopararak tamamen dini ritüeller toplamına dönüştüreceği için Aleviliği Alevisizleştirme girişimidir bu
Ama Aleviler kendi örgütlülükleri ile statükocu CHPye de açılımcı AKPye de yem olmak dışında farklı bir pozisyonu zorlamaktalar artık. Bu tarihsel bir gelişmedir.
Anlaşılmaktadır ki, direnmenin tek yolu, ezilen kimliğin, bir dünya görüşü ve bir siyasal mücadeleyle buluşturulmasıdır. Demokrasi ihtiyacı içindeki bütün çevreleri kapsayacak bir siyasal cephe ihtiyacı, herkes için daha bir yakıcı olmaktadır. Egemenlerin biçecekleri yeni elbiseyi reddetmenin en etkin yolu, bütün ezilenlerin, birlikte, kendi elbiselerini kendilerinin biçmesinden geçiyor.
İşte demokrasi ve eşit yurttaşlık talebiyle Alevilerin İstanbul Kadıköyde yapacakları bugünkü miting Alevi buluşması değil sadece, bir demokrasi buluşmasıdır.
NOT: Adli Tıp Kurumu Başkanıymış; ölümle pençeleşen kadın tutsak Güler Zere için Adli Tıp raporunun gecikmesini şöyle açıklıyor: Toplumun bir kesiminin düşünce ve hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak zorundaydık
Alçaklık demeyeceğiz buna Vicdansızlık da Bunlar, yapanın itiraf edemeyeceği kadar utanç verici şeylerdir zira Bir başka adı olsa gerektir Bu devlete ve devletinin adamına yakışan bir başka ad
VEDAT İLBEYOĞLU