09 Kasım 2009 00:00

GDO tartışması büyüyor

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlere karşı çıkanları suçlamayı sürdürüyor

Paylaş

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlere karşı çıkanları suçlamayı sürdürüyor. İlgili kuruluşlar ve bilim çevrelerinden bakana yönelik tepkiler de giderek artıyor. Bazı basın yayın organlarında çok yanlış haberler çıktığını, muhaliflerin kafa karıştırdığını ileri süren Bakan Eker, bakanlığın GDO’lu ürünlerine yönelik yönetmeliğine dava açacaklara şu suçlamayı getiriyor: Eğer “bu yönetmelik GDO’lu ürünlerin önünü açıyor” diye komik bir gerekçeyle ‘mahkemede iptal ettireceğiz’ derseniz toplumun sağlığını riske atmış olursunuz. Bakan Eker suçlamalarını son olarak, konuk olduğu tv8’in “Bunu Konuşalım” adlı programında da sürdürdü: Enformatik kirlilik söz konusu şu anda. GDO konusu bilgiyle değil, dağınık enformasyonla tartışılıyor.
Bakan Eker’in ‘bilgisizlik ve kafa karıştırma’ suçlamaları çevre örgütleri ve bilim insanları tarafından tepkiyle karşılandı. Bakan Eker’in, “GDO’ya izin vermiyoruz. Aksine önünü kesiyoruz” açıklamasının gerçekleri yansıtmadığını ifade eden çevre örgütleri ve bilim insanları, AKP hükümetinin Biyogüvenlik Yasası’nı sümen altı ederek hangi ticari kuruluşlara kâr sağladığını açıklamasını istediler. “Bakanlık tarafından oluşturulan bilim komitesinde uluslararası tohum tekeli Monsanto’dan kaç temsilci var?” sorusuna yanıt verilmesini istediler.
GDO karşıtları bakanın tüm suçlama karşı çıkışlarına rağmen konuyu yargıya taşıyacaklarını dile getirdiler.
BAKANA ‘AĞIR’ SORU!
Bakan Eker’i gerçekleri saptırmakla suçlayan Prof. Dr. Kenan Demirkol, “Bilimsel komite dedikleri şeyde uluslararası tohum tekeli Monsanto şirketinden kaç temsilci var” sorusunu yöneltti. Yoğurtta protein oranının yüzde 3’e düşürülmesi örneğini hatırlatan Demirkol, “Yoğurtla ilgili bilimsel komite kuruldu. Protein değeri yüzde 3’e indirildi. Bu bilimsel komitenin üyelerinden biri firmanın başındaki adamdı. Dolayısıyla bilimsel komitenin kimlerden oluştuğu önemli” dedi.
Öğretim üyeleri içinde sanayiye, sanayinin çıkarları doğrultusunda destek veren bilim insanlarının varlığına dikkat çeken Demirkol şunları söyledi: Madem bir bilimsel komite kuruluyor, neden ben bu komitede yokum? Uzun yıllardan beri bu alanda çalışma yürütmüş biri olarak neden bu ‘bilimsel komite’ dedikleri yapının içinde yokum? Çünkü bazı şeylere karşı çıkıyorum. Ayrıca ısrarla üzerinde durulması gereken bir konu da kamu sağlığını koruyacak şekilde Biyogüvenlik Yasası’nın çıkartılmasıdır. 6 yıldır bu iktidar bu konuyu sümen altı etmektedir. Acaba sümen altı etmekle hangi ticari kuruluşların ekmeğine yağ sürülüyor?
POLEMİK DEĞİL CEVAP İSTİYORUZ?
Bakanın açıklamalarını esefle izlediğini söyleyen Prof. Dr. Şeminur Topal gazetemize yaptığı açıklamada şu tepkiyi gösterdi: Bu üslup ona ve onun gibilere yakışan bir üslup. Şunun farkına varmak gerekiyor. Giderek bütün kültürel değerler, akademik değerler çok çok yozlaşmaya başladı. Bir kere bir bakanın bu şekilde sokak çocukları jargonuyla konuşmasını doğru bulmuyorum.
‘İşte ellerinde uyduruk kağıtlar var’ diyerek, ‘Bunlar ideolojik davranıyor’ diyerek bir mesele tartışılmaz. Bizler bu işin olumlu ve olumsuz boyutlarını tartışıyoruz.
Ama onların gösterdiği tutum ve davranışlar, köşeye sıkışmış insanların agresifliğini yansıtıyor. Bilimsel açılardan konuyu değerlendirmek yerine çamur at izi kalsın yöntemini tercih ediyorlar. Çıkartılan yönetmelikte birbiriyle çelişen maddeler var.
Bunlara itiraz ettiğimiz zaman bu şekilde cevap vermeleri gerekmiyor.
(İstanbul/EVRENSEL)

DENETLEYECEK MEKANİZMA YOK!
Arca Atay (Yüksek Ziraat Mühendisi - GDO Hayır Platformu Sözcüsü):
Yönetmelik GDO’ları yasaklayacak olsaydı, tümden bir yasak koyardı. Örneğin bebek mamaları ve antibiyotik direnç geni gösteren ürünlerin yasak olduğu söyleniyor. Ama bunların denetimini sağlayacak mekanizma ortada yok. Yemler için binde 9’luk bir oran belirlenmiş. Bu oran AB mevzuatına göre belirleniyor. Türkiye’de bu değerleri hesaplayacak laboratuvar koşullarının bulunduğunu sanmıyorum.
Ayrıca GDO’lu ürün geldiği zaman kimler numune alacak? Ne zaman analiz edilecek? Bu ürünlerin uygun olup olmadığına ne zaman karar verilip, bildirilecek. Tarım bakanlığı müsteşarı bundan bir ay önce, gıda ürünleri ve gıda işletmelerini denetleyen 5 bin tane uzmanın olduğundan bahsediyordu.
Bu 5 bin denetleyici ekibin hem bilgi ve birikim yönünden, hem de sayı bakımından yetersiz olduğuna değiniyordu. Normal ürünleri denetlemede zorlanan bir bakanlığın GDO’lu ürünleri nasıl denetleyeceğini çok merak ediyoruz.
Bizler GDO Karşıtları olarak bu yönetmeliğe itiraz edeceğiz. Hukukçularımız şu anda yönetmeliğe itiraz etmek için çalışmaları başlatmış durumda. Kısa bir süre içinde iptal davası açacağız
HAYVAN YEMİ Mİ YİYORUZ
Bunların yanı sıra yönetmelikte bir çok boşluk var. Türkiye’ye hayvan yemi olarak ithal edilen mısır gluteninin insanlara yedirilip yedirilmediğini kimse bilmiyor. Bunun kontrolü yok. İnsan gıdasına karışmış olabilir. Yemlik mısırı öğütüp mısır unu olarak ya da mısır nişastası olarak kullanmış da olabilir.
Bunun denetimini yapacak hiçbir kuruluş yok.

‘YÖNETMELİĞİ ÇOK İYİ OKUDUK, BİLİYORUZ’

Gökhan Günaydın (ZMO Genel Başkanı):
Öncelikle bizim bu yönetmeliği çok iyi okuduğumuzu söylemek istiyorum. O nedenle bu kadar gürültü çıkartıyoruz. Bakan Mehdi Eker’in dediği gibi okumadan, bilmeden ya da ortalığı karıştırmak amaçlı bir şey yapmıyoruz. Kimse kamuoyunu yanıltmasın. Ayrıca biz GDO’larla ilgili ilk açıklamayı 1998 yılında yapmışız. O zamandan bu zamana Türkiye’nin siyaset sahnesinde çok aktör değişti. Bunların hepsine mi bizim kastımız vardı. Bir şey doğrusuysa doğru, yanlışsa yanlış diyoruz. Bakan biz GDO’ları engelliyoruz diyor. Bir kere yönetmeliğin başlığına bakın, “Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik.” Burada bir yasaklama, engelleme yok. Kontrollü bir şekilde serbest bırakma var. Biz buna karşıyız ve Türkiye’nin tarımının yeniden ayağa kaldırılmasından yanayız. Bütün bu tartışmaların kendi üreticisi eliyle kendi tohumunu geliştiren, üreticisini aracıya, tefeciye ezdirmeyen bir tarım politikasının uygulanmasını istiyoruz. Böylelikle ülkemizde sağlıklı ucuz ve bol gıdaya sahip olabiliriz.

TİCARETİN ÖNÜNDEKİ ENGELLER KALDIRILIYOR

Satılmış Başkavak (Tüm Köy-Sen Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı)
Tohumculuk kanunu ile üretici köylünün üretimin doğal süreci içinde kendi tohumunu ayırma ve yeniden üretimini sürdürmesi elinden alınarak, Uluslararası tohum tekellerinin patentli tohumlarına mecbur bırakılmıştır. Şimdi de bu yönetmelikle hem ülke tarımı hem de gıda güvenliğimiz GDO’lu ürünlere açılmış oluyor.
Bu yönetmelikle bir düzenleme getirildiği doğrudur. Fakat yapılan düzenleme kimin menfaatinedir sorusunun cevabını Tarım Bakanı da açıkça söyleyememektedir. Çünkü bu düzenleme ile GDO yasallaştırılmıştır.
Tarım Bakanı da laf arasında ‘bir çok ülkenin kullandığını’ söyleyerek ülkemizde de GDO’lu ürünlerin kullanılmasından yana olduğunu söylemiş olmaktadır. ‘Nasıl kontrol altına alırız ve engelleriz’ diye bu yönetmeliği çıkardıklarını söyleyen Tarım Bakanı arkasından da ‘20 ülkede üretimi ve ticareti yapılan GDO’lu ürünler için bir mevzuat oluşturmak için yönetmeliği çıkardıklarını’ söylemektedir. Yani ülkemizde de üretim ve ticaret için hazırlanmıştır bu yönetmelik. TÜM KÖY-SEN tam da buna itiraz etmektedir. Bu yönetmelik GDO’lu ürünleri engellemek üzere değil uluslararası tarım ve tohum tekellerinin piyasasını genişletmek ve onların ticaretinin önündeki engelleri kaldırmak üzere çıkarılmıştır.
Bugün için ucuz fiyata ithal edilen GDO’lu tohumların yüksek verim sağlayacağı propagandasının aslında koca bir yalan olduğunu yine GDO’lu tohumla üretim yapan diğer ülkelerin köylüleri söylemektedir.

GDO’SUZDUR İFADESİ NEDEN YASAK?
Yusuf Gürsucu (Türkiye Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi):
Çıkartılan yürütmeliği incelediğimizde, GDO’ların ve Genetik yapıları bozulmuş gıda ve yem ürünlerinin ülkemize girmesini, işlenmesini ve tüketilmesini meşru kıldığını görüyoruz. İnsan sağlığı, hayvan sağlığı, tüketici çıkarları ve çevrenin en üst düzeyde korunması amacıyla hazırladığı öne sürülen bu yönetmelik, denildiğinin aksine, Tarımsal Biyoteknoloji Tekellerinin çıkarlarına göre hazırlanmış yönetmeliktir. Tarım Bakanı yaptığı açıklamada spekülasyon yapıldığından söz etmekte. Oysa yönetmelikte açık bir biçimde (madde5.8) herhangi bir üründe GDO’suzdur ifadesinin yasaklanmasının amacı GDO’lu ürünlerin denetimini kolaylaştırmadığı aksine ne yediğimizi bilmeden bu ürünleri tüketmemiz istenmekte. GDO’lu ürünlerin denetimi için oluşan komiteyi Bakanlığın atamayacağını açıklayan, Sayın Bakan acaba bu komite üyelerini Monsanto şirketi mi atayacak? Bakanın bu konuya açıklık getirmesini önemle rica ediyoruz. Bu hazırlanan yönetmelik derhal kaldırılmalı ve acil olarak halkın ve doğanın çıkarlarını düzenleyen bir biyogüvenlik yasası çıkarılmalıdır.

TARIM BAKANI’NIN İDDİALARI

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı (GDO) ürünlerle ilgili yönetmeliği şu sözlerle savunuyor:

*20’nin üzerinde ülkenin 125 milyon hektar alanında bu tür üretim yapılıyor.
*GDO’lu ürünlerin ithalatına izin verilmedi, tam aksine bu ürünlerin ithalatının kontrolü sağlandı.
*GDO’lu ürün ithal etmek isteyenler 40 uzmanlık grubu ve 91 kişiden oluşan Bilimsel Komite’ye müracaat edecek.
*Bilimsel Komite’nin, yaptığı analizlerde AB ülkelerinin değerleri referans alındı. Buna göre gıda veya yemlerde GDO oranı binde 9’u geçemeyecek.
*Dünyada birçok ülkede bu tür ürünlerin ticareti yapılıyor
*GDO yönetmeliğimiz AB’den bile daha ileride...
*Yönetmelikte GDO’lu ürünler bebek maması, devam mamaları, bebek ve çocuk besinlerinde yasaklandı.
*İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO’lu ürünler de kesinlikle yasak.
*Yönetmelik insan, hayvan ve çevre sağlığını birinci derecede dikkate alıyor ve buna zarar verecek herhangi bir ürünün yurtiçine girmesini engellemeyi hedefliyor.
*GDO’lu ürünlerin analizi için Türkiye’de teknik altyapı yeterli. Bu konuda Ankara, Bursa ve Adana’da 3 laboratuvar tespit ve gen tarifi yapabiliyor.
*Yönetmelik, halen taslak halinde olan ve Bakanlar Kurulunda bulunan Biyogüvenlik Yasa Tasarısı yasalaşana kadar bir boşluk oluşmasın diye hazırlandı.
*Bazı basın yayın organlarında çok yanlış haberler çıkıyor. Muhalifler kafa karıştırıyor
*‘Bu yönetmelik GDO’lu ürünlerin önünü açıyor’ diye komik bir gerekçeyle ‘mahkemede iptal ettireceğiz’ derseniz toplumun sağlığını riske atmış olursunuz.

GDO’lu ürünler çöpe atıldı

TÜKETİCİ Hakları Derneği (THD), Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) içeren ürünlerin tüketilmemesini isteyerek, GDO’lu ürünleri çöpe attı. THD üyeleri dün Güvenpark’ta buluşarak, GDO’lu ürünlerin Türkiye’ye girişinin serbest bırakılmasını protesto ettiler. AKP Hükümeti’nin birkaç gün önce çıkardığı yönetmeliğe tepki gösteren tüketiciler, GDO’lu ürünlerin ithal edilmemesini istediler. THD üyeleri, “Böcek yiyor ölüyor. biz niye yiyoruz” ve “Hükümet gıdamızdan elini çek” sloganlarıyla hükümeti yönetmeliği geri çekmeye çağırdılar. THD Genel Başkanı Turhan Çakar, GDO’lu ürünlerin bugüne kadar yasal boşluklardan yararlanılarak Türkiye’ye sokulduğunu, yeni yönetmelikle ise GDO’ların ithalatının ve tüketiminin yasallaştığını bildirdi. “Yönetmelik, gıda ve hayvan yemleri içerisinde var olan GDO’ların oranı binde 9’dan daha az ise bu ürünleri GDO’suz olarak kabul etmektedir” diye konuşan Çakar, yönetmeliğin ürünlerin etiketlerinde “GDO’suzdur” yazılmasına da izin vermediğini hatırlattı. Bu nedenlerden ötürü GDO riski taşıyan ürünleri boykot edeceklerini belirten Çakar, Türkiye’ye ABD, Brezilya ve Arjantin’den ithal edilen soya ve mısırın GDO’lu olma ihtimaline karşı bu ürünleri tüketmeme çağrısı yaptı. Çakar, GDO’lu ürünleri yasaklayan bir düzenleme yapılmasını da talep etti. Ürünlerle ilgili yurtdışında yaptırdıkları analizde GDO’ya rastlandığına vurgu yapan Çakar, tüketicilere GDO’lu meyva suyu, ketçap, mısır yağı, cips, gazoz gibi birçok üründen uzak durmalarını isteyerek, ürünleri çöpe attı. (ANKARA)

İhtiyaç GDO serbestisi değil, tarımsal üretim

TÜRKİYE Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile ilgili tartışmaların asıl nedeninin Türkiye’nin dünyada en çok üretilen GDO’lu ürünler olan mısır, soya ve pamuğu yeterince üretmemesi olduğunu söyledi. Türkiye’nin acil sorununun GDO’lu ürünleri serbest bırakmak değil, tarımsal üretimi arttırmak olduğunu vurgulayan Yetkin, Türkiye’de GDO’lu tohumlarla üretim yapılmadığını savundu.
TZD Başkanı İbrahim Yetkin dün basın toplantısıyla GDO’lu ürünler hakkındaki tartışmaları değerlendirdi. Tartışmaların halkı gen teknolojisinden korkutacak şekilde sürmesini eleştiren Yetkin, tüm teknolojiler de olduğu gibi gen teknolojisinin de insanlığın yararına ya da zararına kullanılabileceğine dikkat çekti. Bu teknoloji ile kuraklığa, zararlı böceklere dirençli ürünler elde edilebileceğini belirten Yetkin, laboratuvarlarda deneyden geçmiş bu ürünlerin doğada ve insanlarda beklenmeyen zararlara yol açabileceği uyarısında bulundu. “Türkiye’nin acil sorunu GDO’lu ürünleri serbest bırakmak değil, tarımsal üretimi arttırmaktır.” diyen Yetkin, yanında getirdiği yerli malı meyveleri basın mensuplarının önünde yedi. (ANKARA)
Erkan Araz
ÖNCEKİ HABER

EVRENSEL’DEN

SONRAKİ HABER

BAŞYAZI

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...