18 Ekim 2009 00:00
RAHMİ SALTUK: İki cami arasında beynamaz
İki hafta önce 20 yıldır mücadele veren yasak albüm başlıklı bir e-postayla karşılaştım. Rahmi Saltukun Hoy Nare isimli albümü, 40. sanat yılında tekrar basılmış. Üstelik orijinal kapağıyla.
İki hafta önce 20 yıldır mücadele veren yasak albüm başlıklı bir e-postayla karşılaştım. Rahmi Saltukun Hoy Nare isimli albümü, 40. sanat yılında tekrar basılmış. Üstelik orijinal kapağıyla. Evlerde üzeri okunamasın diye kazınmış kasetlerin bulunduğu zamanlara yetiştim. Çocuk aklımla kasetlerin kapaklarını kazımanın şart olduğunu sanmışım ki birkaç pop kasetinin kapağını da usule uymak için ben kazımıştım. Sonra onların yasaklı ya da yasaklanması muhtemel kasetler oldukları için kazınmış olduklarını anladım. Belki de yasaklı değildi de alışkanlıkla kazılıyordu. Bira şişesini gazete kağıdıyla sarma kafası işte; onun bira olduğunu bilmeyen var mı? Üzerleri kazılı kasetleri birbirinden ayırmak mümkün değildi tabii. Gelişi güzel birini seçip dinliyorsun, seversen üzerine işaret falan koyuyorsun, en azından ben öyle yapıyordum. İlk önceleri sadece Ruhi Suyu diğerlerinden ayırabiliyordum (Ne büyük marifet). Rahmi Saltukun adını, bu kim, bu kim? diye babamı sıkıştırırken ilk onun ağzından duydum. Belki o kaset Hoy Nareydi, kim bilir
Nerdesin abi bunca zamandır diye sormak istedim Rahmi Saltuka, hem siz de merak etmişsinizdir diye düşündüm. Hoy Narenin hayli meşakkatli hikayesi Kürt dilinin üzerindeki baskıların ve baskılara karşı verilen önemli mücadelelerin önemli kilometre taşlarından biri. Kürt olmayan Rahmi Saltuk, Kürtçenin yasak olduğu 12 Eylül sonrasında Kürtçe bir albüm çıkartırsa başına neler gelir? Onun ağzından kestirmeden cevaplayacak olursak ipini çekerler. Anlaşılan çekmişler de
Hoy Narenin hikayesiyle başlasak? Ben 89da ilk defa Kürtçe albüm yaptım, legal olarak. 12 Eylülden sonra Kürtçe söylemek yasaktı. 80 öncesi Kürtçe söylemek mümkündü değil mi?Evet, ben Kürtçe söylüyordum, Ha Gülezarı mesela; kısa bir aşk türküsüydü. Ama aslında sorun hep vardı. Yasaldı ama zordu öyle mi?Zımni bir sorun vardı, 12 Eylüle kadar. Zamanında vatandaş Türkçe konuş da denmiş sonuçta. Giderek bir tedirginlik oluşmuş, yasak varmış gibi bir hava oluşmuş. Oysa 12 Eylüle kadar böyle bir yasak yok. Doğuda konuşuluyor, Mecliste Kürt milletvekilleri var, onlar kendi aralarında konuşuyor. Taa Atatürkün masasında Kürtler var.Bu tedirginliğin nedenleri neydi?38 Dersim olayları var, Zozan var, 33 Kurşun var
Yani belalı bir coğrafya Doğu
Cumhuriyet yeni kurulmuş, haksızlıklar oluyor tabii. 38den sonra aslında bir kalkışma yok ama Kürt yok olayı yaygınlık kazanmış, öyle olunca dili de yok türküsü de yok oluyor. 12 Eylül darbesinden sonra 2932 Sayılı yasayla resmen Kürtçe yasaklanıyor. Bu coğrafyada Kürtler yaşıyor, ne kadar yasaklarsan yasakla, dili de olacak. 12 Eylülde o yasak çıktığında da konuşulmadı mı? Konuşuldu tabii. Düğünlerde türkü söylenmedi mi? Siz Kürt değilsiniz, nereden çıktı Kürtçe albüm yapmak o yıllarda. Ben yapı olarak bu tür yasaklara karşı bir insanım. Kürtçe bilmememe rağmen sırf bu yasaya karşı mücadele anlamında 89da, yasa yürürlükteyken Kültür Bakanlığına dosya verdim, türkülerin adlarını yazdım, bu albümü çıkardım. Orta şiddette bir deprem oldu; aa türkü de yasak gibi. Ben yasaya karşı olduğumdan ve buna karşı mücadele etme istediğimden, gizli saklı da çıkarmadım. Politik bir eylem sizinki
Tabii
Çok bilinçli, planlayarak yaptım. Kaseti dağıttığımız gün -20 bin basmıştık herhalde- 10 dakikada uçtu kasetler. 100 bin de bassak bitecek. Ama biz biliyoruz 20 bin geri gelmez ama 100 bin dağıtırsak toplatıldığında hepsi geri gelir. 28 Haziranda dağıttık, 1 Temmuzda toplattılar. Hemen dava açıldı, ceza davası çok çabuk bitti. Mahkeme beraatıma karar verdi, 7 Kasım. Eee
çıkaralım bu kaseti hazır beraat etmişken dedik. Biraz değiştirdik de, Kürtçe şarkıları fazlalaştırdık. Dosyayı kayda bile almadılar. Yıl 92, Müdür Rahmi Çubukçu o zaman, Bakan da Fikri Sağlar. O sıra da Mem u Zin diye de film yapılmış. Fikri Sağlar da bunun reklamını yapıyor. Bizim dosyamız ise Kürtçe diye kayda bile alınmamıştı. Avukatlarımız geldi, tespit etmek için noter bile bulamadık, bizi bu işe bulaştırmayın dediler. Toplatma kararına karşı 6. İdarede dava açmıştık, o da uzun sürmeden lehime neticelendi. Fakat bakanlık temyiz ettiği için, dosya Danıştay 10. Daireye gitti. Ve 93 yılında beraat ettik. Toplatma da kalkınca, Artık etmeyin idare mahkemesi de bizi haklı buldu dedik. O zaman bize eser işletmeyi verdiler, izni aldık.Siz nasıl beraat ediyorsunuz, yasa vardı, yasaktı Kürtçe söylemek?Yasa kalktı işte. Bu yasanın kalkmasında benim emeğim büyük, bu mücadele yasanın kalkmasını tetikledi. Hatta; SHPye 89 Kürt Raporunu yazdırdı. Az iş yapmadım yani. Yasak kalktı ama bir sürü ek şey yasa maddesiyle devam etti tabii. Bu arada ne oldu? O çok önemli
Biz bu mücadeleyi verirken piyasa bir anda Kürtçe kasetle doldu. Ne oluyor dedik? Bir baktık ki; uyanıklar Türkçe dosya veriyor içeri, eser işletmeyi alıyor, piyasaya Kürtçe sürüyorlar. Anlaşılınca toplatılmıyor mu böyle olunca?Olmuyor, anlaşmışlar
Niye olmuyor?PİYASA KALİTESİZ KÜRT MÜZİĞİYLE DOLDUDanışıklı bir durum mu? Kendi yasalarını çiğneyecek bir ara yolu yine kendileri mi bulmuş?Tabii
Çok açık. Bu bir nevi bir olayı çığırından çıkarmak. Türk idari makamlarının çokça başvurduğu yaygınlığından dolayı halkımız da benimsemiştir- arkadan dolanmak
Yani öyle olmadı, böyle olsun. Kürtçenin çanına ot tıkadılar. Hem yasak, hem anlaşıyorsun. Bu ne demektir? Kalite aramadan sırf ticari amaçla Kürtçe söylettiler. Bir diğer şey de 50 yıldır yapılıyor; politik eğilimi olmayan bazı sanatçılar güzel bir melodiyi, mesela Beyaz gül kırmızı gül, -meşhurdu bir zamanlar- melodi Kürtçe, üzerine Türkçe söz yazıyorsun. Dom dom kurşunu Mahsuninin
Böyle bir icraat ne demek biliyor musun? O kültüre kurşun sıkmak, yani cinayet. Yasak bir dilin metnini atıyorsun, melodisini Türkçe söylüyorsun
Gelen kuşaklar ne diyor?Bu Türkçedir diyor
Başka bir şey demez
Hatta bu türkü Kürtçe desen, Bu Kürtler de her şeye sahip çıkıyor bile denir
Demek ki benim bu mücadele dönemimde hem Türkçe verip Kürtçe çıkardılar, piyasayı kalitesiz Kürt müziğiyle doldurdular, bir yandan da en sevilen Kürtçe melodilere Türkçe söz yazıp okudular. Caney caney işte meydaney mesela, meydaney diye bir şey mi var Türkçede? Geçen gün Mesama Caney Caneyi Türkçe sözlerle kaç sanatçı okudu diye sordum; 38 kişi okumuş. İbrahim (Tatlıses) de bunların başı. Şimdi açılım diyor. Desin tabii, demesi dememesinden iyidir. Davaları kazanınca ben arşivlerde bulunsun ya da dostlara yollayalım düşüncesiyle sadece 1000 tane bastım. Oraya buraya gönderdik. Ondan sonra da iş çığırından çıktı, daha da basmadım. O kaseti de hiç dokunmadan orijinal kapağıyla bastım. Şimdi hangi düşünceyle tekrar bastınız bu olaylı albümü?Bu tertemiz bir albüm araya gitmesin dedim. Bir de herkes konuşmaya başladı. Herkes açılım diyor. Bizim mücadelemiz unutuldu, kimse ondan bahsetmedi. Sanki herkes yıllardır açılımcı? Biz bu işe sahip çıkıyoruz ama asıl bunun mücadelesini veren biri vardı demiyor kimse, yoksa herkes neler yaptığımızı biliyor.Kendinizi hatırlatmak istediniz yani bir nevi? Bilmiyorlarsa belleklerini tazelesinler. Başbakan Saidi Nursiyi hatırlıyor da, ben bu mücadeleyi verdiğimde sanırım Refah Partisi İl Başkanıydı. Ahmet Kaya hatırlanıyor. Ahmet Kayaya o gün yapılan olay çok çirkindi tabii. Neredeyse linçe varan bir olaydı. Ama o korkularından çıktı yurtdışına. Yoksa yasak falan yoktu, biz kaldırmıştık yasağı. Haksız da değildi ama değil mi korkmakta?Tabii, korkmak da insani bir duygu. İPİMİ ÇEKTİLERKürtçe söylediğimiz için özel olarak sansür ve baskıyla mı karşılaştınız?Ben Türkiyenin en iyi sesiydim, 20 yıldır işsizim. Sırf Kürtçe yüzünden, üstelik Kürt olmamama rağmen. Zaten üzerimde baskı vardı. 12 Eylülden sonra ticari konser yaptığında izin verilmiyordu, ama SHP yaptığında parti olduğu için bir şey diyemiyorlardı. Rahmi Saltuk söylüyor diye siyasi partinin gecesini basacak değiller. 88de Ankara Derya Sinemasında 3 gün üst üste konser verecektim, yasakladılar, hiçbir gerekçe göstermeden
Yasa kalktıktan sonra Emek Sinemasında büyük bir konser verelim demiştik, bir işlev üstlenmiştik, bunu sürdürmek istedik. Benim anadilim Türkçe, en iyi kendi dilimde, Türkçe türkü söylerim. Ama artık her konserimde 3-5 tane de Kürtçe türkü söylemek boynumun borcu olmuştu. Ama Emek Konserini birdenbire o kadar gerdiler ki, ortalıkta sivil polisler kaynıyor, dışarıda resmi polisler, devamlı telsiz sesleri
Konser nasıl oldu? Konser dışında her şeye benzedi, çok tatsız oldu. Ondan sonra konserlere de izin vermediler zaten, resmen ipimi çektiler
KÜRTÇE SÖYLEYİNCE KİMSE ÇAĞIRMADIKürtçe söyleyince özel olarak ne oldu? Zaten yasaklıymışsınız
Ama Kürtçe söyleyince kimse çağırmadı, SHP de çağırmadı. Kimsenin çağırmamasında temel neden Kürtçedir ama onun yanı sıra hiçbir siyasi partinin neferi olmamış olmamın da etkisi oldu. Bağımsız tavrımı koydum, Türkiyede solda da sağda da, az ya da çok cemaatçilik vardır. Sen Kürtçe söylüyorsun ama DTPnin konserlerinde yoksun, demek ki ulusalcısın. Sen Türk kesiminin konserlerinde yoksun, yani Kürtçüsün
Arada kaldınız yani öyle mi?Tamamen öyle, İki camii arasında beynamaz derler ya
Peki, dünden bugüne gelirsek
Bugünkü durumun dünden daha kötü olduğunu söyleyen biri çıkarsa onu tımarhaneye kapatmak gerekir. Ortalıklarda olmadığınız bu uzun süre içinde neler yaptınız?Albümler falan yaptım ama dişe dokunur bir şey olmadı. Gelecekle ilgili müziğe dair hedefleriniz var mı?Müzik benim için her şey, vazgeçilmez, bir de derler ya; henüz ölmedik baba. Sesimi korudum, sahnem hâlâ iyi. Devam edeceğim müziğe
Peki sahnede 20 yıl önceki Rahmi Saltukla mı karşılaşacağız yoksa müziğinizde yenilikler olacak mı?Orkestrayla yaptığım çok önemli yapıtlar var. Sahneye de çıkabilirim ama benim tarzım sazımla beraber söylemek.
Devrim Büyükacaroğlu
Devrim Büyükacaroğlu