08 Kasım 2009 00:00
şu çılgın aleviler
Çok değil, bundan birkaç yıl evvel gündemi en çok meşgul eden sorulardan biriydi aşağıdaki soru:- Türkiye Malezya olur mu?
Çok değil, bundan birkaç yıl evvel gündemi en çok meşgul eden sorulardan biriydi aşağıdaki soru:- Türkiye Malezya olur mu? Evet olur diyenler ile Hayır olmaz diyenler bugün Domuz gribi aşısı olalım mı olmayalım sorusuna verilen cevaplar misali ikiye bölünmüşlerdi:- Ben olmam!- Ben olurum!Sonuçta Türkiyenin Malezya olup olmayacağına doğru dürüst karar verilmemiş olmalıydı ki, oruç tutmadığı için insanların bıçaklanarak öldürüldüğü bir ülkede bu tartışma günün birinde yeniden güdeme getirilmek üzere tarihin tozlu sayfasına kaldırılmıştı! Oysa tarih boyunca din adına yapılan savaşların tümü kanlı ve acımasız olmuştur. Örneğin Yezitin askerleri tarafından kuşatılan Hz. Hüseyin ve taraftarlarının Fırat Nehrinden su içmeleri engellenmiş; Kerbelada Yezite biat etmediği, halkına ve yoldaşlarına ihanet etmediği için Hz. Hüseyinin kellesi kesilmiştir. Burada asıl önemli olan, bu zihniyetin günümüzdeki temsilcilerinin hâlâ var olduğudur. Yoksa kendi peygamberinin öz torunlarını Kerbelanın ıssız çöllerinde susuz bırakarak kellelerini kesen bir toplulukla, Sivasta 35 insanı diri diri yakan topluluk arasında nasıl bir fark olabilirdi ki? İşte bugün (8 Kasım 2009) geçmişten günümüze birçok badireler atlatmış; yanmış, yakılmış, kellesi kesilmiş, derisi yüzülmüş, sürülmüş, kovulmuş ama ne Yezite ne de günümüz temsilcilerine biat etmiş Alevi toplumu, eşit yurttaşlık taleplerini bir kez daha haykırmak için İstanbulda düzenlenen mitingde bir araya geliyor. Bugünkü Türkiyenin neredeyse dörtte birini temsil eden Alevi toplumu, yüzyıllardır uğradığı haksızlıklar karşısında bir an olsun geri adım atmamış ve her ne pahasına olursa olsun taleplerini dile getirmeyi başarmıştır. Enel Hak diyen Hallacı Mansur önce kamçılanmış, sonra uzuvları kesilerek işkence görmüş, bedeni dilim dilim kesilerek darağacına asılmış ve ölüm anında bile Enel Hak sözcüğünü dile getirdiği için ölümü yoksul halka zorla seyrettirilmiştir. İkrarından dönmeyen Nesimi, derisi yüzülerek haince katledilmiş, Şeyh Bedreddin çarşı içerisinde esnafın gözü önünde çırılçıplak soyularak asılmış, Börklüce Mustafa bir deve üzerinde çarmıha gerilerek öldürülmüş ve şehir içinde gezdirilmiştir. Alevi halkının en önemli direnişçilerinden ve en önemli ozanlarından Pir Sultan Abdal, Osmanlı zulmüne boyun eğmediği ve Osmanlı buyruğunu tanımadığı için kendi topraklarında kendi insanlarına zorla taşlatılmış ve sonra da asılarak öldürülmüştür. Cumhuriyet döneminde ise bu ve buna benzer olaylar sadece Aleviler ile sınırlı kalmamış, toplumun diğer ilerici ve devrimci güçlerini de kapsamıştır. Ama özellikle Alevi toplumu, her zaman bu devrimci ve ilerici kesimin içerisinde yer almıştır. İzmirin Menemen ilçesinde 24 yaşında asker olan Kubilayın başı, kopartılıp sopaya takılarak şeriat yanlıları tarafından sokak sokak gezdirilmiş; Çorumda, Maraşta, Malatyada gerici yobazlar, uydurdukları yalanlarla devrimci, ilerici ve Alevi vatandaşları katletmişlerdir. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi devrimciler idam edilmiş; yurtseverler, aydınlar, gazeteciler, öğrenciler hain saldırılar sonucu birer birer katledilmeye başlanmıştır. 12 Eylül 1980 darbesinde milyonlarca kişi fişlenmiş, binlercesi tutuklanmış, baskı görmüş, memleketten sürülmüş, katledilmiş, idam edilmiş, vatandaşlıktan çıkarılmıştır. Yayıncı İlhan Erdost, Mamak Askeri Cezaevinde dövülerek öldürülmüş; 17 yaşındaki Erdal Eren, darbeciler tarafından idam edilmiştir. Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Musa Anter ve daha birçok gazeteci-aydın, hain tuzaklar kurularak katledilmiş; Van 100. Yıl Üniversitesi öğrencisi Mehmet Şirin Tekin, oruç tutmadığı için bıçaklanarak öldürülmüştür. Sivasta Allahüekber sesleri altında 35 kişi Madımak Otelinin kuşatılması sonucu diri diri yakılmış, 1995te Gazi Mahallesindeki bir kahvenin taranması sonucu çıkan olaylarda onlarca insan katledilmiştir. Trabzonda bir papaz öldürülmüş, Malatyada Hristiyanlıkla ilgili kitaplar basan Zirve Yayınevi saldırıya uğramış, büroda bulunan 3 kişi boğazı kesilerek öldürülmüştür. Ve 19 Ocak 2007 tarihinde Gazeteci-Yazar Hrant Dink, kendi çıkardığı Agos gazetesinin önünde katledilmiştir. Görülüyor ki, Alevilerin eşit yurttaşlık talepleri sadece kendilerini ilgilendiren talepler değildir artık. Yapısı gereği diğerlerinden daha önde ve daha deneyimli olmaları onlara çok daha büyük sorumluluklar vermektedir. İstanbul mitinginin sonuçları ancak sınıfsal temele dayandırıldığında anlamlı olacaktır. Yüzyıllardır süregelen devrimci mücadelelerinin son noktası da budur zaten.
Veli Bayrak
Veli Bayrak