08 Kasım 2009 00:00

Nefes kokusuna karşı

Siz de alıyor musunuz? Bir asker filmi yaptılar, efektinden, askerlik anılarından, memleket gerçeklerinden kokular yayılmaya başladı. Belli ki, bir kere laf söylemekle dinmeyecek. Tek tek, nefes nefes bir incelemek gerek...

Paylaş
Siz de alıyor musunuz? Bir asker filmi yaptılar, efektinden, askerlik anılarından, memleket gerçeklerinden kokular yayılmaya başladı. Belli ki, bir kere laf söylemekle dinmeyecek. Tek tek, nefes nefes bir incelemek gerek... Madem onlar Nefes’ten dizi çıkaracaklarmış, burada da bir dizi çıkmaz mı? * “Nefes, bu ülkenin gerçeklerini anlatıyor.”Gerçek, güçlü bir şey. Sinema için ise güzel bir iddia. Ama bu askerlik anısı değil, öyle her anlatayım diyen anlatamaz.Bir hikaye vardır, her olayın birden fazla yönü olabileceğini hatırlatmak için anlatırlar. Körlere fili sormuşlar, adamlar da gidip inceleyip anlatmaya çalışmış. Bacağını tutan dümdüz, kalın, upuzun bir şey sanmış, kulağını tutan yaprak gibi bir şey, hortumunu tutan bambaşka... Yani, ben Nefes filminde yaptıkları gibi sürekli olayın etrafında dolaşıp hiçbir şey anlatmamayı sevmediğim için uzatmadan söyleyeceğim. Nefes’te anlatılan her şeyi çok doğru, çok sahici, yüzde 200 gerçeklere uygun saysak bile, bu film ülkenin gerçeklerini anlatmıyor. Çünkü, hiç ellemediği yerler var, hem de bile bile. Filmde, yirmi otuz gençten oluşan bir karakol var. Hikayenin kahramanları, zorunlu askerliğin olduğu az sayıda ülkeden biri olan Türkiye’de askere alınan gençlerin küçük bir parçası. Bütün o askere alınan gençler de, ordunun bir parçası. O ordu, en azından yirmi küsur yıldır verilen savaşın tarafı, bir parçası. O savaşın içinde, gelip geçen hükümetlerin, medyanın da içinde bulunduğu yönetici sınıfların bir parçası. İşte bu savaş da, 80 yıldır devam eden bir sorunun, Kürt sorununun bir parçası. Gerçeklerden açıldı madem, gerçeği biraz açalım değil mi?İşte Kürt sorununun içinde, o savaşın içinde çok parça var. Dilini konuşamayan, eğitimini göremeyen, Kürt olduğunu bile söylemekten çekinecek hale getirilen milyonlarca insan; yakılan, boşaltılan köyler, göç, işsizlik, çareyi dağa çıkmakta bulan gençler, askere alınıp kardeşine kurşun sıkmak zorunda bırakılan insanlar, savaşmak istemediği için askere gitmemeye çalışan kuşaklar, en milliyetçi duygularla askere gidip lanetler okuyarak dönenler... Siz de bilirsiniz bunları, yormayın beni.Gerçek demişti ya birileri, biraz gerçeklerden konuşalım dedim. Bu genç adamların hikayesini anlatırsın, güzel de bir şey olur ama o, bu bütünün içinde nereye oturuyor, onu bize söyleyeceksin. Gerçeklerle bir ilişki kuracaksan, öyle kuracaksın.Peki o film, bu gerçeklere dair bir şey diyor mu? Diyor: “Ne istedin de bu ülke sana vermedi Doktor?”Doktor kim derseniz, “düşman” saflarında savaşanların başındaki adam oluyor. Bu taraftakilerin karakolu basılacağı için aynı zamanda filmin kötü adamı. Hem de, öykünün başlangıcında, komutanın birliğinden bir asker öldürülmüş, komutanın da arkadaşı olan. Onu öldüren kişi olarak tanıyoruz Doktor’u. Komutan da işi bir intikam hikayesine döktüğü için bütün kinimiz, nefretimiz Doktor’a yöneliyor kısacası. Dağların ortasında bir karakolda savaşmak, her an çatışma çıkabileceği endişesini yaşamak, evinden uzakta günleri saymak kolaydır falan demiyorum. Tersine, insan bunları yaşamak zorunda kalmamalı; buna mecbur bırakanlar, kesinlikle bunun hesabını vermeli.Ama, savaşın bir tarafında insanların çektikleri acıları göstermekle, bundan “düşmanı” sorumlu tutmakla o iş olmaz. Gerçekler diyorduk, niyetiniz varsa, bunlara dair konuşalım, bu insan hikayeleri o gerçeklerin neresine denk geliyor, onu bir konuşalım. “Bizim çocuklar, düşmana karşı kahramanca savaşıyordu” anafikri için iki saat sinema salonunda oturmaya ne gerek var?ONU YİYEN BUNU DA YEDİ: Kartal Tibet’in başrolde olduğu eski Tarkan filmleri, Türkün gücü olsun, Çinin ve bilumum düşmanın entrikacı karakteri olsun birçok gerçeği yansıtan değerli yapımlar. Efekti biraz daha yetersiz ama ah o gerçekler, ah o gerçekler!..
Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

Dünyanın Kalbi ve Germinal

SONRAKİ HABER

Sporu ‘şiddetle’ sevmek…

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...