10 Kasım 2009 00:00

DÖNÜŞÜM

Geçen hafta yayınlanan yazımızın başlığı “Sendikal cepheden yanlış sinyal” idi.

Paylaş

Geçen hafta yayınlanan yazımızın başlığı “Sendikal cepheden yanlış sinyal” idi. Yazımızda IG Metall sendikasının önümüzdeki TİS dönemi ücret talebi yerine iş güvenliği ile ilgili talepleri ileri süreceği üzerine yazmıştık. Sorunun düğümlendiği yer ise hangi taleplerin ileri sürüleceğinden öte, ki bu çok önemli, sendikanın “Kriz döneminde nasıl mücadele edilebilir” sorusunu gündemine alması ve buna göre strateji belirleyip belirlememesinde yatmaktadır.
IG Metall, bu soruya işçiler lehine yanıt aramak yerine “Almanya’nın üretim merkezi olarak korunması, rekabet gücünün artırılması için ne yapabiliriz” sorusunu gündemine aldı ve ona göre hareket ediyor.
Metal sendikası bu tutumunu diğer sendikalara da dayatmak için “Kriz döneminde ücret artışı talep edilemez” tutumunu sürekli işliyor. Diğer yanda 20-28 Ekim tarihleri arasında İnşaat ve Temizlik İşçileri Sendikası (IG BAU), temizlik işkolunda çalışan emekçileri yüzde 8.7 ücret artışı için süresiz greve çıkararak bu tutumun doğru olmadığını kanıtladı. Öncesinde yapılan grev oylamasında işçilerin yüzde 97’sine yakını süresiz greve evet demişlerdi. İşçilerin bu tutumu “Kriz döneminde ücret artışı talep edilemez” görüşünü savunan sendika bürokratlarının suratına inmiş bir tokat oldu.
Temizlik işkolunda 860 bin emekçi çalışmasına karşın örgütlü olan işçilerin sayısı 57 bin ile sınırlı. Bunun nedeni ise bu işkolunda 30 binden fazla işletmenin bulunmasıyla ilgili. Yani olağanüstü bir sayıda taşeron firma bu işkolunda aktif durumda. Çalışanların üçte ikisinin dil sorunu olan (Yani haklarını bile bilmeyen, arayacak olanağı sınırlı olan) göçmenlerden oluşması bu alanda mücadele edilmesini iyice zorlaştırıyordu. Göçmen işçilerin ezici çoğunluğu ise Türkiye kökenli kadın emekçilerden oluşuyordu. Ki bunların önemli bir bölümü okuma yazma dahi bilmeyen, hayatlarında değil greve çıkmak bir gösteriyi bile uzaktan izlememişlerdi. Bütün bu zorlukları bile IG BAU sendikası temizlik emekçileri arasında ciddi bir bilgilendirme çalışması yaptı. Nitekim eğer TİS görüşmelerinde başarı elde edilmezse yürürlükte olan “Branşa özgü asgari ücret” uygulaması da geçersiz hale gelecekti. Sendikanın grev yapamayacağından hareket eden birçok temizlik firması patronu, işçilere gönderdikleri mektupta, “1 Ekim’den itibaren branşa özgü asgari ücret uygulaması geçerliliğini yitirecektir. Yeni ihalelerde avantajlı bir konumda olmak ve sizin de işyerinizi korumak için saat ücretlerinin 5.19’a kadar düşürülebileceğini bilginize sunarım” deniliyordu.
Bu ise temizlik işçilerinin saat ücretlerinden 3 avro gasp edileceği anlamına geliyordu. Metal sendikası Mercedes, Opel gibi dev tekellerde işçilere “Feragat etmekten başka çare yok” diye ücret gaspını onaylamalarını dayatırken IG BAU sendikası, “Ücretlerin artması veya düşürülmesi sizin elinizde” diyerek kararı işçilere veriyordu. Sonuçta temizlik işçileri greve çıktılar ve patronların bütün saldırılarını püskürterek yüzde 4.9 ücret zammıyla TİS dönemini başarıyla kapadılar. Böylece küçümsenen, yaptıkları işin gerçek değeri görmezden gelinen temizlik emekçileri bir haftalık grev ile devleştiler, patronların, felaket tellallığı yapan sermaye medyasının ve işbirlikçi sendika bürokratlarının bütün söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydular. Temizlik işkolu emekçileri diğer işkollarındaki sınıf kardeşlerine gidilmesi gereken yolu gösterdiler. Şimdi iş diğer işkollarındaki sınıftan yana olan sendikacıların ve mücadeleci işçilerin bu yola girip girmeyeceklerine karar vermeye kaldı.
SERDAR DERVENTLİ
ÖNCEKİ HABER

Meclis’te tarihi gündem

SONRAKİ HABER

Chavez: Bölgesel savaş çıkabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa