11 Kasım 2009 00:00
BAŞYAZI
AKP, perşembe günü yapılacak görüşmeden sonra Meclisten, Demokratik açılımın tek savunucusu olarak çıkmak istiyor.
AKP, perşembe günü yapılacak görüşmeden sonra Meclisten, Demokratik açılımın tek savunucusu olarak çıkmak istiyor.
MHP ve CHPnin açılıma cepheden karşı çıkıyor olması, DTPnin de AKPnin açılımı, DTPyi bölmek ve Kürt mücadelesinin direncini kırmak için kullanmasına karşı çıkarak AKPnin açılımını eleştiren bir tutum almasını ranta çevirmek isteyen AKP, yurt gezisine çıkacak.
Perşembe günü yapılacak görüşmede somut bir Meclis tutumu alınamamasını sağladıktan sonra Başbakan, bakanlar ve AKPnin milletvekillerinin, il il dolaşarak açılımı halka anlatmak (muhalefeti halka şikayet etmek demek daha doğru) amacıyla, bir kampanya yürüteceği anlaşılıyor.
CHP ve MHPnin Kürt sorununun çözümü konusunda aldıkları Taş kafa milliyetçisi tutum, AKPnin işini kolaylaştırdığı gibi onun halkın karşısına Bu en önemli sorunu çözmeye çalışan tek parti (*) olarak çıkma imkanını tanımaktadır.
Dolayısıyla AKP ve onun başı, bu kolay muhalefeti kenara koyduktan sonra; Kürt sorununun çözümünün gereğine, PKKnin tasfiyesi ve DTPnin de kırmızı çizgilerin içine çekilmesi için AKPnin nasıl büyük bir mücadele yürüttüğüne dair bir kampanyayla, halkı AKPnin çizgisine ikna etmeye çalışacaktır.
Son haftalarda AKPnin saflarında yer alan milliyetçi eğilimdeki kesimlerin giderek AKPden koptuğu, kriz ve işsizlik baskısının da etkisiyle, AKP oylarının yüzde 27ler civarına kadar gerilediği haberleriyle birlikte ele alındığında, AKPnin kampanyasının halkın gerçekleri anlaması gayretinden çok, AKPnin oy kaybının kapatılması, bunun için Kürt ve Türk kökenli halkın önceden AKPye oy vermemiş kimi kesimlerinin de AKPnin çizgisine çekilmek istendiğini söylemek bir abartı olmaz.
Yani bir bakıma AKP, seçim değilse de seçim kampanyasını öne almış, MHP, CHP, hatta DTP ile açılım üstünden hesaplamayı öne çıkarmış bulunmaktadır. Çünkü AKP, bu konuda bir planı, bir yaklaşımı olmayan MHP ve CHPyi kolayca alt edeceğini, DTPyi de, Sorunun çözümünü engelleyen ve teröristleri öne çıkararak çözümü engelleyen bir parti olarak göstererek alt edeceğini düşünmektedir.
Böylece AKP bir taşla, birkaç kuş vurmayı amaçlamaktadır:
1-) Kürt sorununun çözümü için AKPnin ne söylediğine, çözümün hangi argümanların üstünde şekillenmesini istediğine dair soruya vermesi gereken yanıt ertelenmiş olacaktır.
2-) Bu kampanya, Kürt sorununun çözümüne dair girişimleri seçim sonuna erteleme, dolayısıyla süreci bugünkü çerçeve içinde kimi ufak tefek uygulamaları da abartarak, dondurma planının bir parçası olarak görünmektedir.
3-) AKP bu hamleyle MHP ve CHPyi erken seçim paniğine iterken DTPyi de bölgeye kapanıp, kendini ve seçmenini savunma kaygılarına hapsetmeyi amaçlamaktadır.
Elbette ki, Başbakan ve AKPnin bu kampanyada amacı, arkasındaki büyük basın gücü ile hükümet imkanlarını birleştirerek ve AKP teşkilatının da halk içindeki dayanaklarını harekete geçirerek, Kürt kökenli halkı AKP çözümüne boyun eğdirmek, Türk kökenli halkı da AKPnin yedeğine takmaktır. Ancak bu kampanyanın, bugüne kadar tabu sayılan bir konunun her yerde konuşlan bir konu haline getirilmesi gibi son derece önemli bir işlevi de olacaktır.
Türkiyenin demokrasi güçleri bu fırsatı heder etmemeli, sorunun demokratik ve halkçı çözümünün önemi, Kürt-Türk kardeşliğinin geliştirilmesinin Türkiyenin demokratikleşmesine vereceği desteği öne çıkarmalıdırlar. AKPnin çözüm planının nasıl handikaplar taşıdığını gösteren gerçekleri açıklama çalışmasını daha ileri bir noktaya taşımak şimdi daha önem kazanacaktır. Elbette ki, halk yığınları içinde milliyetçiliği kullanarak, Kürt-Türk düşmanlaştırılmasına karşı mücadele, AKPnin halkı kuşatan kampanyasının başarısızlığa uğratılması da bu çalışmanın bir bileşeni olmak durumundadır.
(*) DTP, konunun doğrudan bir tarafı olarak burada özel bir konumdadır ve aynı zamanda AKPnin planının hedefi olan muhalefet olarak MHP ve CHPden tamamen ayrı bir konuma sahiptir.
İHSAN ÇARALAN