11 Kasım 2009 00:00

BASIN TURU

Tıpkı “Elveda Lenin” filmindeki kadın gibi, Berlin duvarının yıkılışının yirminci yıldönümünde neredeyse bütün dünya, bu olayın arkasında duruyor.

Paylaş

Tıpkı “Elveda Lenin” filmindeki kadın gibi, Berlin duvarının yıkılışının yirminci yıldönümünde neredeyse bütün dünya, bu olayın arkasında duruyor. Filmde, komadan uyanır uyanmaz sokağa inen Kristian, gökyüzüne baktığında, Lenin’in heykelini şehir dışına taşıyan bir uçak görür. İplerle bağlı ve havada sallanan Lenin’in heykelini gören kadın, olayı anlamaz; Lenin’in taşınması, ne anlama geliyor? Tarihin sonu mu? Medeniyetlerin çatışması mı? Daha fazla özgürlük mü? Emperyalizmin geri dönüşü mü?
Muhtemelen “Sosyalist Bakır”ın hikayesidir; işçiler ve çiftçiler için bir kulüp olarak 1976 yılında Doğu Berlin’de inşa edilen halkevinden 1500 ton bakır, Doğu Berlin’deki halkevinden, Abu Dabi’deki Arap Kulesi’ne taşındı. Duvarın yıkılışından sonra, halkevindeki bakır, kirli paranın aklandığı Abu Dabi’de, dünyanın en yüksek kulesinin inşasında kullanıldı.
Duvarın yıkılışından sonra, bir sınıfın başka sınıf üzerindeki egemenlik devri, Bolşevik devriminden önceki haline döndü. İşçi sınıfının ağır bedel ödeyip kazandığı kazanımlardan geriye dönüş yaşandı. Sendikal dayanışma, son kalelerini de kaybediyor. Uzak Asya’da yaşanan ve kendisine övgüler dizilen kalkınma, sadece alın terinden yaratıldı. Bu kalkınma aynı zamanda, dünyanın çeşitli bölgelerinde varoşlarda yaşayan ve yaşadıkları şartları değiştirme imkanına sahip olmayan yoksul halkın ve işsizler ordusunun çoğalması anlamına da gelmektedir. Eşitsizlik, bir yandan Kuzey ülkeleri arasında büyürken, bir yandan da Kuzey ülkeleriyle Güney ülkeleri arasında da büyüyor.
Hatta son yaşanan ve dünyayı ters yüz edebilecek küresel ekonomik kriz, büyük bankalara, bunların yaptığı kirli işlerine rağmen, verilen ekonomik ödüller kanalıyla sona erdi. Bu bankaların, halkın mal varlığını yağmaladıkları sistemi sürdürme imkanı kalmayınca, devlet devreye girdi ve bankalar adına yağmalama işini kendi üstlendi; öyle ki, talan ettikleri kazançtan bankaların ödemesi gereken vergileri devlet, iptal ederek almadı. Bütün dünyanın tek bir dünyaya dönüştüğü rüyasını görenlerin rüyaları erken bitti. Duvarın yıkılışının yirminci yıldönümü ile Doğu Almanya’nın yeniden keşfedildiği bu dönem, acaba rastlantı sonucu mu birbirine denk geldi? Doğu Almanya’nın; sanayinin, edebiyatın, kısaca hiçbir şeyin olmadığı Batı dünyasından uzak kocaman bir hapishaneden ibaret bir devlet olarak kabul edilmesine dair pişmanlıkların yaşandığı döneme denk gelmesi, acaba bir rastlantıdan mı ibaret? O döneme özlem, tek başına bizleri o günlere tekrar götürmez; o dönem kaybedildi.
Elveda Lenin! Bu ibare, Sosyalizmin çöktüğü anlamına gelmez; Lenin’in öğretisinin ilan edileceği ufukları göreceğiz. Etrafımızda yaşanan her şeye rağmen, alternatifi her zaman yaratabiliriz; dünyayı her zaman tekrar yaratabiliriz.
Halid Sagiya, Lübnan’da yayımlanan Al-Akhbar gazetesi, 09 Kasım 2009, Arapça’dan çeviren: Adnan Yılmaz
ÖNCEKİ HABER

Kürt coğrafyasında işlenen cinayetlere ait belgelerin imha edildiğinden kuşkulanıyorum

SONRAKİ HABER

Yüzlerce Nepalli ‘Anayasa uygulansın’ dedi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...