11 Kasım 2009 00:00
GÖZLEMEVİ
Fazıl Sayın sanat yönetmenliğindeki 10. Uluslararası Antalya Piyano Festivali Fazıl Say ve Arkadaşları başlıklı konserle açıldı.
Fazıl Sayın sanat yönetmenliğindeki 10. Uluslararası Antalya Piyano Festivali Fazıl Say ve Arkadaşları başlıklı konserle açıldı. Hem de ne açılış! Gözlerim Hıncal Uluçu, Güneri Civaoğlunu, Müzik Direktörü Çiğdem Erkeni, Devlet Opera ve Balesinin Geçmiş Dönem Genel Müdürü Remzi Buharalıyı, Vecdi Sayarı, Fikret ve Filiz Otyamı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydını; Panayot Abacıyı, Tarık Akanı, Balerin Acun Günayı ve daha kimleri kimleri ikide bir ayağa fırlayıp bravo diye çığrışırlarken yakaladı. Doğaldır ki, onlar da zaman zaman benim coşkulu bağırtıma kulak kabarttı.
Konser, Dimitri Shostakovichin (19061975) 1944 yılında bestelediği; Piyanist Fazıl Say, günümüzün önde gelen Keman Virtüözlerinden Cihat Aşkın ve Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrasının Solo Viyolonselcisi Çağ Erçağ tarafından icra edilen Piyano Trio No.2 Mi Minör Op. 67nin Allegretto bölümüyle başladı. Güçsüzlük, etkisizlik, önemsizlik duygusu sabahtan beri her yanımı kaplamıştı, kurtulamıyordum, bu eser cuk oturdu. Konser öncesi AKMnin yanındaki caféde Tarık Akan ve Acun Günay ile birer kadeh şarap içerken duyumsamıştım güçsüzlük, etkisizlik, önemsizlik duygularını. Konser sırasında, bir tarlanın ortasına dikilmiş sokak lambası gibiydim, ışığım karanlığımda boğuluyordu. Üzüntümün nedenlerini derinliklerde aramamaya karar verdim. Keman ve viyolonselin, piyanodan taşan canlı ve keskin ritimli temanın peşinde birlikte iz sürdüklerine tanık olmaktan zevk çıkarmaya çabaladım. Giderek, zamanın çevremde kanat çırpıyor olması bir hoşuma gitti, ama bir hoşuma gitti ki, sormayın gitsin. Piyano, keman ve viyolonsel eşliğinde bir söyleşi tutturmuştu. Her üç çalgıya da virtüöz görevler yükleyen bölüm, capcanlı yan temaları da işleyerek finale ulaştı. Eserin icrası sona erdiğinde çok mutluyum diye avazım çıktığı kadar bağırmamak için kendimi zor tuttum.
Piyano Trioyu, Brahmsın (18331897) Macar Danslarının en popüleri olan Dans No. 5 izledi. Güçlü vurgulamalarla gelişen Allegro bölmede ve özellikle Vivacenin parlak ve rubatolu biçiminde virtüöziteler pek güzel sergilendi. Keman, Cihat Aşkının elinde konuşur gibiydi. Salonu törensel bir hava sardı. Cihat Aşkın, türlü seslerin ekseninde gezindi, durmadı, doymadı; Çigan tarzı süslemeleri, bilinen armoni kurallarına göre uyumsuz sayılan notalarla birleştirdi. Yetinmedi, bir de tersini yaptı. Yani, iki ya da daha çok sesi, tek ses izlenimi verecek biçimde uyarladı. Bitirdi.
Aynı üçlünün Nihavent Longası ise bu eserin sadece oyun havası denilip geçilemeyecek bir beste olmadığını kanıtlarcasına icra edildi. Cihat Aşkın ve Çağ Erçağ, esere klasik biçem içinde bir palet dolusu renk kattı. Fazıl Sayın, temanın canlı bölümlerinde virtüözlüğünü öne çıkaran müthiş başarısı dinleyicileri/izleyicileri derinden etkiledi. Piyano kemanı ve viyolonseli, gizemli havada ve de aynı eş biçemde yeni arayışlara özendirirken, tuhaftır ama, bir eziklik içinde olduğumu yeniden duyumsadım.
Fazıl Sayın destek verdiği 1998 doğumlu Berfin Aksuyu Feliks Mendelssohnun (18091847) Keman Konçertosunun ilk bölümüyle çılgınca alkışladık. Usta Bandoneonist Tolga Salman, Tango Devrimcisi Astor Piazzolanın (19211992) Oblivion ve Libertangosuyla üçlüye katıldı ve parçaların içine sinmiş acıyı, nefreti, hüznü ve daha birçok duyguyu dinleyiciye iletti, dinleyici de alkışlarıyla aldı kabul etti.
Fazıl Sayın genel seçim sonrası Deniz Baykala yazdığı mektupta: Ne zaman Türkiyenin sol-laik oy bölünmesinden kurtulacağız? Ne zaman, diye soruşunu mutlaka anımsayacaksınız. O mektubunda: Tarikatlar çoktan almış başını gitmiş, dinci siyaset başa geçmiş... Neden? Neden karşı siyaset üretilmemiş? (...) CHPnin başına, sizin yerinize, iktisadi ve gerçekçi fikirleri-projeleri olan birisini istiyoruz. Deyişi de belleklerinizden silinmemiştir umarım. Deniz Baykala şöyle bir örnekleme getirmişti Fazıl Say: Piyano ile ney fevkalade güzel beraber müzik yapabilir Deniz Bey! Yeter ki beste iyi olsun... Ve buradaki iyiden kasıt, iki enstrümanı da çok iyi tanımaktan geçer... Piyano ile ney beraber müzik yaparken, nelere dikkat edilmesi gerektiğini bilmekten geçer... Bu örnek Baykalın belleğinde nasıl biçimlendi bilemem, ancak Fazıl Say, beraber müzik yapılırken nelere dikkat edileceğini bildi. Programın altıncı bölümünde piyanosunu TRT İstanbul Radyosunun ney sanatçısı, 1979 doğumlu Burcu Karadağın neyi ile birleştirdi, Karadağ da pek güzel üfledi. Katibim şarkısında piyano, ney ile bir kavşakta buluştu konuştu.
Piyano ve ney buluşma ve konuşmasından sonra, Fazıl Sayın arkasında durduğu bir diğer genç yetenek, 1997 doğumlu Sesim Bezdüz öne geldi ve Muammer Sunun (1932) Köçekçesiyle kırsal kökenli halk müziklerinin keman-piyano ikilisi için evrensel biçeme göre sunulmasının mükemmel örneğini verdi. Sesim Bezdüz, daha sonra Nâzım Oratoryosundan Kız Çocuğunu da seslendirecekti.
Veee Kız Çocuğundan sonra Nâzım Hikmet ile sürdü gece. Sahnede bir kez daha ve yeniden devleşen Genco Erkal, kendine özgü ses tınısı farkıyla, güzelim tonlamalarıyla Ben İçeri Düştüğümden Beriyi okudu. Arkasında Bariton Güvenç Dağüstün ve Bas Tolga Salman vokal yapmaktaydı
Sonra Bariton Güvenç Dağüstünün ıpıl ıpıl sesinden Bugün Pazar
Genco Erkaldan Vatan Haini
Güvenç Dağüstünden Memleketim
Genco Erkaldan Yaşamaya Dair
Veee Dinleyicinin/Seyircinin tümü ayağa dinelip, bis bekledi.
Bis gelmedi.
Antalyalıların anılarına kazınan konser, işte böyle bitti.
ÜSTÜN AKMEN