12 Kasım 2009 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Mezar taşında Onur yayınları kurucusu, emekçisi yazıyor. 7 Kasım 1980 tarihinde işkence ile öldürüldü.
Mezar taşında Onur yayınları kurucusu, emekçisi yazıyor. 7 Kasım 1980 tarihinde işkence ile öldürüldü. O günler, 12 Eylül askeri darbesi dönemiydi. Mamak Askeri Ceezaevinde işkence yapıldı kendisine ve ağabeyi Muzaffer Erdosta. İki düşün insanını, hakim sınıf ve çevrelerce benimsenmeyen düşünceleri yayınlıyorlar diye öldürdüler.
Geçen hafta (7 Kasım Cumartesi günü) Karşıyaka Mezarlığı, güllerle, çiçeklerle karşıladı misafirlerini.
Biz İlhan Erdosta misafir olduk.
Hal hatır sordu...Memleketi...Marksı, Engelsi, Darwini...
Gülerek karşıladı herkesi.
Güleç yüzlü, saygılı, sevgili olduğunu anlattı Vecihi Timuroğlu, 30 yıl geriye giderek....Bir kitap istemiş Erdosttan, 15 kitapla gelmiş.
Düşüncenin emekçileri öyledir. Bir istersin 15 verir. Toprak gibi. Aşık Veyselin toprağı gibidir onlar...
Bu memlekette, tarihte inanamayacağınız zalimlikler oldu. İlhan Erdostun öldürülmesi onlardan birisidir.
İlhan Erdostu birkaç er, erbaş, astsubay öldürmedi. Sistem öldürdü. Bu sistem, darbe dönemlerinde de olağan dönemlerde de kendisine hizmet edecek katilleri, işkencecileri buluyor... 12 eylül dönemi 650 bin kişinin işkencelerden geçirildiği, bunlardan 173ünün işkencelerle öldürüldüğü dönemdir. Tekil olay meselesi değil bu meseleler. O dönemin askeri kötüydü de ondan; o dönemin polisi, gardiyanı kötü, şimdinin polisi, askeri, gardiyanı iyi denecek bir durum yok ortada. İşkence hâlâ var. Sistem böyle. Yapanların isimleri, değişik. İçinde asker de var polis de... Sisteme bakmak lazım. Kurumsal olarak da anmak lazım. Ne polisi, ne askeri, ne de bir bütün olarak devleti mazur görmek lazım. Misal, 1990dan bu yana Türkiye İnsan Hakları Vakfı, işkence mağdurlarına tedavi hizmeti veriyor. Sayı nedir biliyor musunuz? 10 binden fazla mağdur var... 20 yılda 10 binden fazla insan işkencenin etkilerine karşı tedavi programına dahil edilmiş. İşkence görenlerin sayısı ise bunun en az 10 katı. Sistem, memuruna işkence yaptırıyor, yapılmasına göz yumuyor. Cezasızlık politikası izliyor. Ne disiplin hükümlerini işletiyor, idare olarak; ne de yargısal süreçleri etkili bir biçimde işletiyor. İşkenceler devam ediyor. İnsanlar hala işkence ile öldürülüyor. İşkence 20. yüzyıldan 21. yüzyıla intikal etti. Erdost 20. yüzyılda, Engin Ceber 21. yüzyılda işkence ile öldürüldü.
İlhan Erdost, elbette yaşıyor. Onur Yayınları yaşıyor. Elbette, emekçisidir düşüncenin. Yaşı kemale ermiş kuşaklara da, yeni, doğan ve doğacak olan kuşaklara da hizmet etmeyi sürdürüyor. Bu hizmet insan olma sürecine katkı hizmetidir. İnsan, düşüncesi özgürleştikçe insan olur. Toplum bilgiye ulaşsın diye çırpınır bazı insanlar. Biz bilgiye ulaşırız. Kendimizi ve dünyayı, evreni tanımamıza katkı sunar bazı insanlar. Düşüncenin özgürleşmesi, insanın özgürleşmesidir. Farklı olanı öğrenmektir özgürlük. Hakim sınıf, hakim düşünce, farklı ve benimsenmeyen düşünceden hoşlanmaz. O düşüncelerin yayılmasını sağlayanlardan da hoşlanmazlar. Toplumu zehirlemekle suçlarlar...
İlhan Erdostu, insanın özgürleşmesine hizmet ettiği için öldürdüler.
Unuttukları bir şey vardı:
İnsanın özgürleşme süreci devam ediyor.
Fikirler öldürülemiyor.
HÜSNÜ ÖNDÜL