12 Kasım 2009 00:00

AVRUPA GERÇEĞİ

Almanya, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yılını bu kez öncekilere göre daha şatafatlı bir şekilde kutladı.

Paylaş

Almanya, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yılını bu kez öncekilere göre daha şatafatlı bir şekilde kutladı. Tam 27 ayrı ülkenin liderinin katıldığı ve gün boyu süren “kutlamalar” sırasında bir kez daha, Berlin Duvarı’nın yıkılışının “özgürlük” için tarihi dönemeç olduğu ileri sürüldü.
Ve durmadan halkın “Barışçıl Devrimi”nden söz edildi. Bir tarihi dönemeci ifade eden bu “büyük günde” bir tek kişinin dahi burnunun kanamaması, “barış” açısından elbette dikkate şayan bir durumdur...
Ama işin aslına bakarsanız, ortada büyük bir tiyatro sahneleniyor. Resmi tarihe göre Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nde (DDR) ayaklanan halk, Berlin Duvarı’nı kazmalarla, baltalarla yıkmış ve açtığı deliklerden özgürlüğe kavuşmuş. Halbuki, Berlin Duvarı’nın yıkılmasına, sınırların açılmasına çok önceden karar verildi, 9 Kasım’da olanlar ise sadece göstermelik propaganda malzemesinden ibaret.
Gerçekten de Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya geçişler, çok önceden sınır kapılarındaki güvenlik güçlerine gönderilen bir genelge ile ilan edilmiş; Doğu Almanya’daki halkın Batı’ya geçmek için kitlesel bir eylemi, hareketi olmadığı günlerde, DDR yönetimi teslimiyet bayrağı çekmiş, Batı’yla birleşmeye karar vermişti. Her iki ülke arasında yapılan gizli görüşmelerde sınırların 1989’un Noel Bayramı öncesinde açılması konusunda görüş birliğine varılmıştı.
Berlin Duvarı’nın fiilen yıkılması da zaten DDR yönetimi tarafından düzenlenen bir basın toplantısından sonra başlamıştı. Yani DDR yönetimi, halka çağrıda bulunarak, “Ne duruyorsunuz, hemen Batı Berlin’e gidebilirsiniz” demiş; ardından bildiğimiz görüntüler ortaya çıkmıştı. Gerçek böyle olduğu halde, 9 Kasım’ı halen halkın “Barışçıl Devrimi” olarak ilan etmek ne kadar doğru?.. Zaman ilerledikçe 9 Kasım gecesinin büyük bir kurmaca “devrim günü” olduğu daha iyi anlaşılıyor.
Kapalı kapılar ardında sınırların açılması kararı verilince, geriye, 28 yıl boyunca kapitalizm ile sosyalizm arasındaki ayrımın ve çatışmanın bir sembolü olan Berlin Duvarı’nın nasıl yıkılacağı, bunun üzerinden kapitalizmin zaferinin nasıl ilan edeceğinin senaryosunun hayata geçirilmesi kalmıştır. Bütün gürültü, bu zaferin ilan edilmesinin ideolojik zeminini yaratmak için kullanılmıştır. Berlin Duvarı’nın yıkılışının her yıl dönümünde aynı görüntüler bir kez daha kapitalizmin “üstünlüğünü” göstermek için kullanılıyor.
Tamam. Anladık... Berlin Duvarı bundan 20 yıl önce yıkıldı. O ünlü “politik duvar” artık yok. Peki, duvarın yıkılmasıyla kapitalizmin insanlık için en iyi düzen olduğu kesinleşti mi? Madem resmi törenler “Özgürlük Şenliği” adı altında yapılıyor, o zaman sormak gerekiyor: “İnsanlık şimdi daha mı özgür?”
Kısa sayılacak şu 20 yıl içerisinde artan açlık, sefalet, işsizlik, adaletsizlik ve savaşlar, kapitalizmin yaptıkları, bu düzenin çare olmadığını anlamak için yeterli değil mi?
Kapitalizmin en seçkin temsilcilerinin duvarın yıkılışından söz edip düzenlerinin ne kadar iyi işlediğinden dem vurduğu şu dönemde, onların sisteminin eseri olan ekonomik kriz derinleşiyor. Bir tek bu bile kapitalizmin çare olmadığını göstermek için yeter de artar bile. Bunu burjuva araştırmacılar, siyaset bilimciler bile söylüyor.
Örneğin, en son BBC tarafından 27 ülkede 29 bin kişi arasında yapılan araştırmaya göre dünya genelinde kapitalizmin mevcut haliyle “iyi işlediğini” düşünenlerin oranı sadece yüzde 11. Kapitalizmin kalesi ABD’de bile sadece her dört kişiden biri sistemden memnun. Geri kalan dörtte üçlük bölüm sistemin işleyişini eleştiriyor. Bu araştırmayı yapan burjuva bilim insanları bile sonucu şöyle değerlendiriyor: Ekonomik gelir ve refahın eşit bir biçimde paylaşılması gibi sosyalizme ait birçok söylem, dünya genelinde daha fazla taraftar buluyor.
Durum bu kadar açık ve net.
Kapitalist dünyanın temsilcileri, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yılında domino taşı halinde getirdikleri sembolik duvarlarla, Doğu Bloku’nun “domino eksisi”yle nasıl yıkıldığını sergiledi. Devrilen her domino taşına büyük alkış tuttular. Ama aslında domino taşları gibi devrilmekte olanın, onların sistemi olduğu er ya da geç fark edilecektir. Çünkü, Berlin Duvarı’nın yıkılışının 20. yılında onların düzeninin insanlık için kurtuluş olmadığı bir kez daha görülmüştür. Bakalım, Berlin Duvarı’nın 30., 40. yılını da aynı şekilde kutlayabilecekler mi?
YÜCEL ÖZDEMİR
ÖNCEKİ HABER

Okullar farklı sorunlar aynı

SONRAKİ HABER

Afgan işgaline halk desteği eriyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa