13 Kasım 2009 00:00
İşçiler, demokrasi ve barış için birleşmeli
KÜRT sorununun çözümü konusunda her kesimden değerlendirmeler gelirken, Türk-İş ve bağlı sendikalar, sorun karşısında sessiz kalmaları nedeniyle ...
KÜRT sorununun çözümü konusunda her kesimden değerlendirmeler gelirken, Türk-İş ve bağlı sendikalar, sorun karşısında sessiz kalmaları nedeniyle eleştiriliyor. İşçi sınıfı her zaman demokrasi ve kardeşliği savunan bir sınıftır diyerek batıdaki sendika ve işçileri birlikte mücadeleye çağıran Diyarbakır Yol-İş 1 Nolu Şube Başkanı Halil Öztopalanla, sendikaların tutumu ve sorunun çözümü için atılması gereken adımlar üzerine konuştuk.
Son dönemde en çok tartışılan konulardan biri olan Kürt meselesinin çözümü konusunda herkes konuşurken, Türk-İş bu konuda konuşmaktan, açık bir tutum almaktan kaçınmakla eleştiriliyor. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bursa bölgesinde veya başka bir bölgede çalışan arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu Bölgede yaşanan olaylardan haberdar değiller. Biz Türkiyenin her tarafında örgütlü sendikalardan biriyiz. Bizim bir sloganımızda var; Sınıf köken kardeşliği etnik köken kardeşliğinden önce gelir diye. Bu açıdan bakıldığında, batıdaki işçi arkadaşlarımızın; Türk-İşin, DİSKin, Hak-İşin, yani bütün işçi kuruluşlarının, buradaki sınıf kardeşlerinin ne tür bir zorluk altında olduğunu öğrenmek anlamında da olsa bu konuya eğilmeleri lazımdır. Çünkü bu ülkede yaşananları artık sağır sultan bile duydu. Hükümet de bir karar vermiş durumda ve Bu işi çözeceğiz diyor ama şimdilik sendikalar olanı biteni seyreder görünüyor. İçişleri bakanımızın gidip Türk-İşle görüşmesi olumlu bir durum. İşçi sınıfı daima demokrasiyi, kardeşliği savunan bir sınıftır. Amerikadaki, Angoladaki, dünyanın herhangi bir yerindeki işçinin sevinci de dramı da bizi ilgilendirir. Nasıl ki uluslararası sermaye sınırları aşmış, gelmiş her yerin sermayesiyle birleşmiş, birlikte kârlarına daha fazla kâr katmak istiyorsa; işçiler de demokrasinin, kardeşliğin, barışın yaşaması için birleşmelidir. Batıdaki işçiler buradaki işçilerle birlikte hareket etmelidir. Türk-İş de bu konuda taraf olmalıdır. Yani bizler de demokrasiye sahip çıkmazsak kimler çıkacak?..
Sendikanızın Başkanlar Kurulu oluyor. Bu toplantılarda batıdaki arkadaşların yaklaşımları nasıl?
Bu konuda Türk-İş ve bağlı sendikalar açısından en önemli eksikliğin eğitim eksikliği olduğunu düşünüyorum. Yani bu konuda eğitim yapılmalı, işçi sınıfına birtakım meseleler anlatılmalı. Aksi takdirde işçi sadece haberlerde duyduklarıyla kalıyor. Çok değişik duygularla buradan gittiler. Yeterince bilgilendirilmeyen insanlar olaya yeterince duyarlı bakamıyorlar.
Genel demokrasi talepleri dışında bölgenin iş, yatırım, köylerin boşaltılmasından kaynaklı sorun ve talepleri de var
Çözümün ekonomik, sosyal boyutları var. Buralarda barış ve huzur ortamı olursa ister istemez yatırım yapılır. Sermaye riski sevmez, yarın ne olacağını bilmediği bir ortamda yatırım yapmaz. Dolayısıyla böyle bir ortamda yatırım olabilmesi için öncelikle silahların susması lazım. Çeşitli gerekçelerle köyü boşaltılan adam mecburen şehre gelecek. Şehre gelen adam işsiz kalacak. Çeşitli sıkıntılar yaşanacak. Eğer hükümet bir şeyler yapacaksa, bu durumu da dikkate almak zorunda.
Bugün sorunun çözümü tartışılıyor. Siz bir işçi sendikası olarak, çözüm derken hangi adımların atılması gerektiğini söylüyorsunuz?
İlk etapta demokratik somut adımlar atılmalı. Yeni bir anayasa kendini dayatıyor. Türkiyede kader birliği yapmış, emperyalist ülkelere karşı birlikte savaşmış, ülkenin temelinde emeği olan iki halkın birbirine düşman olması için hiçbir neden yok. İsteyen istediği dilde konuşabilmeli. Anayasaya da herkesin kendini özgürce ifade edebileceği maddeler konulursa sorun kalmaz.
(Diyarbakır/EVRENSEL)
Yusuf Karadaş - Ergin Tekin