15 Kasım 2009 00:00
BAŞYAZI
Telekulak rezaleti ile yargıda, Albay Dursun Çiçekin tutuklanıp serbest bırakılmasının bir tiyatro oyununa dönüşmesi ve ıslak imzası üstünden süren çatışma ile askerle iktidar kavgasını sürdüren AKP...
Telekulak rezaleti ile yargıda, Albay Dursun Çiçekin tutuklanıp serbest bırakılmasının bir tiyatro oyununa dönüşmesi ve ıslak imzası üstünden süren çatışma ile askerle iktidar kavgasını sürdüren AKP, dünden itibaren alanlara çıktı.
Alanlara çıkan AKP, hiç kuşkusuz ki görünüşte, Kürt sorununu çözme konusunda kendine ayak bağı ilan ettiği muhalefeti halka şikayet edecek!
Bu kampanyada AKPnin, Mevcut statükonun Türkiyenin ilerlemesine zarar verdiğini, AKPnin ülkenin önündeki engeli kaldırarak, iç ve dış politikada atılım yaptıracağını öne süren bir hat izleyeceği anlaşılıyor.
Erdoğan ve partisi, 81 ilde yapacağı mitingler ve öteki türden etkinliklerle halka da, Bu ülkeyi gerileten statükoya karşıysan, silahlar sussun diyorsan, analar ağlamasın diyorsan AKPnin arkasında birleş! çağrısı yapacak.
Muhalefetin ırkçı-milliyetçi, aşırı statüko yanlısı, Kürtlere karşı savaşın sürdürülmesinde Dersim çözümü örneğini savunacak kadar çılgın Türk tutumu, elbette AKPnin işini çok kolaylaştırmaktadır. Bundan sonra da muhalefetin bu gerici tutumunun AKPnin işini çok kolaylaştıracağı anlaşılmaktadır.
Besbelli ki, AKP bu hamlesiyle, batı illerinde MHP ve CHPyi bölgede ise DTPyi gerileterek, halkı yedeklemeyi, bu yolla da sadece siyasi alandaki gücünü artırmakla da kalmayıp asker ve yargıyla giriştiği devlet içindeki iktidar kavgasından da galip çıkmayı hesaplamaktadır. Bu yüzden de hemen şimdi bir erken seçim hesabı olamasa da, kampanyanın AKP için başarılı olunacağının ipuçlarını verirse, AKPnin hamlesini bir erken seçimle taçlandırması sürpriz olmaz.
Kürtleri ve uyanış içindeki Alevi yığınları, bireysel haklar ve süslü özgürlük tarifleri ve demokrasi vaadi üstünden yedeklemeyi amaçlayacaktır. Bu yüzden de AKPnin vaatlerinin içinin boşluğunun gösterilmesi ve geniş halk yığınları için kimliklerin tanınması, yığınların ulusal, inançsal ve sınıfsal haklarında ve örgütlenme ve siyaset yapma özgürlüğü gibi, demokrasinin geliştirilmesine ilişkin taleplerde ısrar etmek önem kazanmıştır.
Bunun pratikteki karşılığı ise; Alevilerin gerçek laiklik talepleri (Diyanet İşleri Başkanlığının kaldırılması, din derslerinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması, cami ve cemevlerinin devlet karşısında eşitliğinin sağlanması ) ve Kürtlerin Kürt sorununun demokratik çözümü (Anadilde eğitim hakkı, sorunun çözümünde Kütlerin temsilcilerinin muhatap alınması, Genel ve ayırımsız bir af, bölgede yoksulluk ve işsizliğe karşı gerçek önemler alınması, ...) talepleri etrafında birliğinin sağlanmasıdır. Elbette burada emekçi sınıflara yönelik ve hükümetin ısrarla gündem dışında tuttuğu krizin yükünü reddetme mücadelesinin talepleri, parasız demokratik eğitim, herkese parasız kaliteli bir sağlık hizmeti, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin, grev hakkı, grevin önündeki sınırlamaların kaldırılması gibi taleplerle mücadelenin genişletilmesi de AKPnin gerçek amacı ve niyetinin açığa çıkarılmasında önemli olacaktır.
Bu taleplerin gerektirdiği güçlerin birleştirilmesi için de öncelikle Türkiyenin demokratik birikiminin ifadesi olan siyasi parti ve çevrelerin, sendika ve emek örgütlerinin, ilerici ve demokrat karakterdeki çeşitli türden kitle örgütlerinin ve çevrelerin, ortak bir mücadele cephesini oluşturması da belirleyici olacaktır.
Çünkü AKPnin hamlesi aynı zamanda ilerici demokratik güçlerin de yedeklenmesini ve tasfiyesini amaçlamaktadır.
Çatı partisi ve geçmişteki çeşitli ittifak ve eylem birliklerinin deneyimlerinden de yararlanarak; AKP ve liberallerin özgürlük istismarcılığına ve MHP-CHPnin temsil ettiği statükocu güçlere karşı gerçek bir demokrasi için, halk yığınlarının yararlanabileceği özgürlükler için bir mücadele sadece belirsiz bir ileriki dönem için değil, bugün ve yakın gelecek için son derece önemli hale gelmiştir.
İHSAN ÇARALAN