17 Kasım 2009 00:00
GERÇEĞİN GÖZÜYLE
Karşındakini inandırmak için söylediklerine önce kendin inanacaksın derdi bir büyüğüm.
Karşındakini inandırmak için söylediklerine önce kendin inanacaksın derdi bir büyüğüm. TBMM genel kurulunda Kürt sorununa çözüm açılımı üzerine tartışmaları izlerken bu öğütteki gerçeklik payına bir kez daha tanık oldum. Önce AKPden başlayalım. Mecliste çoğunluktalar ama demokratik açılıma sahip çıkma yolunda ne kadar inançlılar; o tartışılır. Mesela Kürt sorunu üzerinde umut verici, olumlu söylem ve çabalarına karşın çözüm getirmede belirli bir plan ve programlarının olmadığı her geçen gün biraz daha ortaya çıkıyor. Başından beri bu tür demokratikleşme çabalarına karşı oldukları bilinen muhalefet partilerinin ataklarını savuşturacak güçte görmüyorlar kendilerini. Devlet içindeki dengelere, açılım çıkışlarının partilerine oy kaybettirme endişelerine takmışlar kafayı. Bilindiği gibi kapıda daha çözüm bekleyen Ermeni meselesi var. Kıbrıs sorunu var. Elbette AKPnin Kürt meselesini en azından Meclise getirerek tartışmaya açmasını küçümsüyor değilim. Ne var ki barış umuduyla bekleşen başta Güneydoğu insanı ve dahası haktan, eşitlikten, hukuktan, özgürlükten yana bir anayasa beklentisi içindeki yurttaşlar, artık somut çözümler görmek istiyor. Kafa karıştıran laf kalabalığından, mahalle kavgasını andıran siyaset çekişmelerinden bıktı, usandı. CHPye gelince; soğuk savaş politikalarının geçen yüzyılda kaldığının ayırdında değil ne yazık. Sosyal demokrasi adına siyaset yapıyor gibi görünseler de giderek sağa kayan siyasi hamleleri ile milliyetçiliği kaşıyarak oylarını artıracaklarını umut ediyorlar. Karşısındakileri ayrımcılıkla suçlarken toplumda ayrışmaya yol açabilecek bir tutumun içinde olduklarını fark etmiyorlar. Meclis kürsüsünde Dersim olayları üzerine kullanılan üslup, densizlik olduğu kadar ana muhalefet partisinin bugün geldiği çizgiyi göstermesi açısından da değerlendirilmeli diye düşünüyorum. Şiirimizin ustalarından Orhan Veliyi 14 Kasım 1950de yitirmiştik. 59 yıl olmuş kaybı. Orhan Veli, şair kimliğiyle emekten yana oldu hep; dizeleriyle savaşa, yoksulluğa, adaletsizliğe karşı durdu. Umut bağladığı sol siyasetin hali o dönemlerde de canını sıkıyordu ozanın. İronik bir anlatımla dizelerine döktü duygularını:
Sarhoş oldum da
Seni hatırladım yine
Sol elim;
Acemi elim,
Zavallı elim...
Orhan Veli günümüzde yaşananları göremedi. Çok sevdiği İstanbula edilen kötülükleri de... İyi ki göremedi. Onca yıl sonra onun emekçileri yine yoksul, yine sosyal güvenceden yoksun, yine işsiz. Karşı çıktığı savaşlar hiç bitmiyor. Umudu sol siyasetse acemilikte ısrarlı. Sosyal demokrat, demokratik sol sloganlarına kaynaklık eden bir dönemin CHPsi, günümüzde durduğu noktayı yeniden gözden geçirmeli; halktan kopukluğunun çarelerini aramalı kanımca. Orhan Velinin dizelerini de akıl defterlerine kaydederek... Belki o zaman evrende insan yaşamından daha değerli hiçbir şey bulunmadığının farkına varabilirler.
TURGAY OLCAYTO