20 Kasım 2009 00:00
Gezici Festival filmlerle KARŞI çıkıyor
BU sene 4-20 Aralık tarihleri arasında Ankara, Artvin ve Üsküp rotasında ilerleyecek olan 15. Gezici Festivalin bu seneki teması da olan
Karşı-LIK bir bölümle hayat buluyor. Karşı bölümünde unutulmaz klasiklerin yanı sıra muhalif duruşlarıyla dikkat çeken yakın tarihli filmler yer alıyor.
15. Gezici Festival, Türkiyede ve dünyada son dönemde yaşanan ekonomik, politik, sosyal ve kültürel gelişmeleri göz önüne alarak Kapitalizm, Savaş, Burjuvazi Eğitim, İşkence, Milliyetçilik, Militarizm, Cinsiyetçilik, Sömürü ve Otoriteye KARŞI filmler gösterecek.
Kapitalizme KARŞI: Evet Efendim!
Farklı eylem biçimleriyle her defasında ne yapacakları merak konusu olan Aktivist ve Sinemacı İkili Mike Bonanno ile Andy Bichlbaumun yönetip oynadıkları 2005 tarihli filmleri Evet Efendim (The Yes Men) kapitalizme karşı duran etkileyici bir belgesel. Eylemleriyle kurumsal kapitalizme saldıran örgütün itirazlarını anlatan bu belgesel gösterildiğinde o kadar çok ilgi gördü ki dört sene sonra devam filmi de geldi. Berlin Film Festivalinde Panorama Belgesel bölümünde Seyirci Ödülünü alan Yes Men Dünyayı Kurtarıyor (The Yes Men Fix the World) örgütün ne kadar kararlı olduğunun da kanıtı.
Savaşa KARŞI: Denizin Sessizliği
Jean-Pierre Melvillein 1946 tarihli klasiği Denizin Sessizliği (Le Silence de La Mer) İkinci Dünya Savaşı sırasında bir Alman subayının yeğeniyle yaşayan yaşlı bir Fransızın evinde konaklamasını ve burada geçmişini, değerlerini sorgulamasını anlatıyor. Melvillein filmi, Bressonu ve Fransız Yeni Dalgasını köklü bir biçimde etkilemişti.
Eğitime KARŞI: Hal ve Gidiş Sıfır & Tekrarlamaç
Fransız yönetmen Jean Vigonun başyapıtı sayılan Hal ve Gidiş Sıfır (Zero de Conduite) baskıcı öğretmenlerine karşı isyan bayrağını açan yatılı okul öğrencilerini ele alıyor. Vigonun 1933 tarihli filmi, gösterime girdiğinde Fransız hükümeti tarafından ülke için sakıncalı bulunup yasaklanmış, özgürlüğüne de ancak 12 sene sonra kavuşabilmişti.
Eğitime Karşı temasında gösterilecek bir diğer film ise Daniele Huillet ve Jean-Marie Straubun birlikte yönettikleri kısa film Tekrarlamaç (En Rachachant). Marguerite Durasnın Ah! Ernesto adlı kısa öyküsünden uyarlanan bu film, Ernesto adlı bir çocuğun eğitim görmeyi reddedişini anlatıyor.
Cinsiyetçiliğe KARŞI: Sitcom
Yönetmen François Ozon konulu ilk uzun filmi Sitcomda (Sitcom, 1998) tam da kendisinden bekleneni yapıyor ve orta sınıf değerlerine acımasızca saldırırken cinsel kimliklerle de zekice oynuyor.
Sömürüye KARŞI:Ekmek ve Güller
Ken Loachun 2000 tarihli filmi Ekmek ve Güller (Bread and Roses) kız kardeşi Rosanın yardımıyla girdiği hademelik işindeki yolsuzluklara, şirketin kayıtsızlığına tepki gösteren Mayanın ve avukat Sam Shapironun isyanlarıyla başlayan bir eylemi anlatıyor.
Otoriteye KARŞI: Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler
Bu yıl Sundaceta ve Amsterdam Belgesel Film Festivalinde büyük ilgi gören ve ödüller alan Burma VJ: Kapalı Bir Ülkeden Haberler (Burma VJ: Reporting From A Closed Country, 2008) Danimarkalı Yönetmen Anders Ostergaardın imzasını taşıyor. Film, 2007 yazında Burmada yalınayak sokakları arşınlayan binlerce Budist rahibin önderliğinde başlayıp rejim tarafından kanlı biçimde bastırılan protesto dalgasının kameralarla kayda geçirilme hikayesini anlatıyor.
İşkenceye KARŞI: 5 Nolu Cezaevi
Bölümün Türkiyeden tek filmi de olan 5 Nolu Cezaevi, Çayan Demirel imzalı. 2009 tarihli belgesel 12 Eylül 1980 askeri darbesinden 1984 yılına kadar geçen süreçte otuz dört tutuklunun ölümüne, yüzlerce tutuklunun sakat kalmasına neden olan Diyarbakır 5 No.lu Cezaevini bizzat yaşayanların ağzından anlatıyor. (Ankara/EVRENSEL)
Milliyetçiliğe KARŞI: Burası İngiltere
2006da BAFTA ve İngiliz Bağımsız Film Ödüllerinin gözdesi olan Burası İngiltere (This is England) 80li yılların İngilteresinde yaşanan politik ve toplumsal atmosferi 12 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatıyor. İngiliz gerçekçiliğinin son dönemdeki en iyi örneklerinden biri olan film, milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki ince çizgiyi vurguluyor.
Burjuvaziye KARŞI: Burjuvazinin Gizli Çekiciliği
Luis Buñuelin yönettiği film burjuva sınıfıyla dalgasını geçen eşsiz bir kara mizah örneği. Bir yemek masası etrafında toplanan Fransız burjuvazisini sürrealist kareleriyle epeyce hırpalayan Buñuelin bu başyapıtı BAFTAlarda kadın oyuncu (Stéphane Audran) ve senaryo dallarında ödül almış, 1973 Oscarlarında da Yabancı Dilde En İyi Film seçilmişti.
Militarizme KARŞI: Z32 & Renk Korkusu
Avi Mograbinin 2008 tarihli Z32 (Z32) adlı belgesel filmi, sistemli şiddetin örtbas edilmiş arka planını ve bireysel uygulama biçimlerini ortaya koyuyor ve bu şiddetin kişisel ve kolektif sonuçlarını sorguluyor.
Bu film öncesinde Canlandırma Ustası Raoul Servaisin 1966 tarihli klasiği Renk Korkusu (Chromophobia) gösterilecek. Venedik Film Festivalinde en iyi animasyon seçilen bu kısa film, sembolik bir dille militarizm eleştirisi yapıyor.
Evrensel'i Takip Et