22 Kasım 2009 00:00

Tanrılar da barışı öğrenecekti

Troya savaşı sonrası ülkesine dönerken Kral Odisseus’un gemileri battı ve rüzgarlar onu, savaş nedir bilmeyen Fayakların adasına çırılçıplak savurdu...

Paylaş
Troya savaşı sonrası ülkesine dönerken Kral Odisseus’un gemileri battı ve rüzgarlar onu, savaş nedir bilmeyen Fayakların adasına çırılçıplak savurdu... Fayaklar halkı, savaş yorgunu Odisseus’a, barış ve sevginin simgesi bir sürü armağan sundular ve onu bir gemiyle yirmi yıldır ayrı kaldığı ülkesine yolcu ettiler. Odisseus, inanılmaz o savaş yorgunluğu içinde, gemide uyuyakaldı.Sabaha doğru barış gemisi, Odisseus’un özbeöz kendi ülkesi olan İtake Adası’ndaki dingin bir limana, usulca yanaştı. Gemideki tayfalar da Odisseus’u uyandırmadan bir zeytin ağacının altına yatırdılar. Armağanları da onun yattığı kumsala yığdılar... Ve geldikleri barış gemileriyle gerisin geri, Fayaklar halkının yaşadığı Sheriye Adası’na doğru dönüş yolculuğuna başladılar... Ne var ki Odisseus’a olan kini gittikçe şahlanan Denizler Tanrısı Poseydon, doğruca Kazdağları’nda dinlenen Baştanrı Zeus’un yanına gitti: “Artık benim tanrılar arasında da saygınlığım kalmadı, Zeus baba!” diye içini dökmeye başladı. “Çünkü benim soyumdan olan Fayaklar halkının gemisi, Odisseus’u sağ salim ülkesine götürüp bıraktı... Sırf barış adına... Çünkü senin kızın Tanrıça Atena, Akdeniz halkları arasında bir barış süreci başlatmak istiyormuş. Sen de bu konuda kızına söz vermişsin!...O yüzden Odisseus’a dokunamadım!” Tanrı Poseydon biraz soluklandıktan sonra; “Ama biliyor musun, Zeus baba,” diye sürdürmeye başladı konuşmasını. “Dünyada olup bitenler hiç de iyiye alamet değil! İnsanları barış içinde bırakırsak, onların başımıza ne işler açacağını tam olarak kestiremeyiz... Dünyayı görmeye, onun nimetlerini barış içinde bölüşmeye başlarlarsa, bizi bu Olimpos’tan bile kovar onlar!... Bak, senin kızın Atena’nın Troya savaşından sonra ülkesine dönmesi için kol kanat gerdiği Odisseus’un yaptıklarını biliyor musun? Zaten daha öfkem oradan başladı. Ben denizler tanrısı olarak, egemenliğim altındaki uzak denizleri ve karaları, insanların keşfetmesini ve oralarda gönüllerince yaşamasını kesinlikle istemem. O yüzden denizlerin bekçisi olarak yerleştirdiğim canavar oğlum Polifemos’un bile gözünü kör etti o Odisseus denen isyancı! Şimdi de benim egemenliğim altındaki denizleri göğsünü gere gere geçip ülkesine döndü! Bundan böyle de ülkesindeki halkları barış ve bolluk içinde yaşatacakmış!. Haliyle bu barış hastalığı bütün Akdenizli halklara da bulaşacak!... Ondan sonra da bu halklar, biz ölümsüz egemen tanrılara ne tapınaklar yapacaklar, ne de bizim buyruklarımız önünde diz çökecekler...” Tanrı Poseydon böyle kendini kaptırıp konuşmasını sürdürürken, Baştanrı Zeus; “Neler söylüyorsun benim güçlü kardeşim? “ diyerek sözünü kesti. “Hiç insanlar biz tanrıları saymaz olur mu? Bizlerin buyrukları dışına çıkan oldu mu, onları hemen cezalandırırız, olur biter.... Haydi, üzülme, git sen de istediğin gibi cezalandır onları...” Biraz destek bulunca içi açılan tanrı Poseydon; “Şimdi ilk iş olarak şu savaş nedir bilmeyen Fayaklar halkını cezalandıracağım... Benim denizde boğmak istediğim Odisseus’u gemileriyle ülkesine kadar kılavuzluk etmek ne demekmiş, görsünler!... Sonra nasıl olur da bizim cezalandırdığımız bir kişiye ya da halka, bir başka halk yardım etmeye kalkarmış?.. Bizim tarafımızdan imtiyazlı sayılan bir halk, diğer komşu halkı istediği gibi kullanır, ezer, eritir.... Biz tanrılar hep imtiyazlı halkın yanında yer alırız... Böylece halkları birbirine kırdırırız. Yoksa yeryüzünde halklar barış içinde yaşamaya başlarlarsa, artık onları köle olarak yöneten ve bizim atadığımız kralların egemenliği biter. Onların bitmesi demek, bizim saltanatımızın da sonu demek... Neyse Zeus baba, sözlerimi çok uzattım... Hemen gidip Fayaklar denen o halkı cezalandıracağım... Görsünler bakalım tanrıların cezalandırdığı bir insana kılavuzluk edip kurtarmak neymiş! Hem de Zeus baba, en ağırıma giden şey de gene Fayakların, oğlumu kör eden Odisseus denen bu isyancıyı, barış ve sevgi uğruna bir sürü armağanla ödüllendirmeleri... Hani Troya savaşında talan edilen hazinelerden hakkını alsaydı bile, bu kadar çok armağanla dönemezdi Odisseus!... Evet Odisseus’a kılavuzluk eden Fayakların barış gemisini, denizin ortasında taşlaştıracağım. Adalarının etrafını da yüksek bir dağla çevireceğim!... Bu sözlerden sonra Tanrı Poseydon; denizde kopardığı dalgaları yara yara, elindeki üç dişli yabayla ve kendisine eşlik eden deniz yaratıklarıyla birlikte, doğruca Fayakların ülkesine doğru yollandı...
Yaşar Atan
ÖNCEKİ HABER

Fanatizm ve lümpenlik bir araya gelince...

SONRAKİ HABER

Titanyum dioksit nanoparçacıklara dikkat!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...