22 Kasım 2009 00:00

Hepimiz Demet Karabulut’uz!

Geçtiğimiz hafta Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker arasında oynanan basketbol karşılaşmasının ardından, en az yaşanan olaylar kadar medyanın gündeminde yer alan isim Demet Karabulut oldu.

Paylaş
Geçtiğimiz hafta Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker arasında oynanan basketbol karşılaşmasının ardından, en az yaşanan olaylar kadar medyanın gündeminde yer alan isim Demet Karabulut oldu. Misafir takım taraftarı olduğu için salonda bulunmaması gereken Karabulut, tıpkı kendisi gibi spor karşılaşmasını normal bir şekilde izleyebilme kültüründen yoksun vahşilerin çıkardığı olaylar sırasında yaptığı “el hareketiyle”, zaten zıvanadan çıkmış ortamı iyice alevlendirdi. Karabulut sonraki günlerde, sarı-lacivert forması ve atkısıyla gazete gazete, televizyon televizyon dolaşarak hem ne kadar “iyi” ve “sadık” bir Fenerbahçe taraftarı olduğunu gösterdi, hem de kendisini savunup günah çıkardı. Kanaltürk’teki “Son Kale” adlı programda yaşananları anlatan Karabulut, Galatasaraylı taraftarlara yönelik hareketinin yanlış olduğunu kabul ederken, tahriklerden dolayı böyle bir şey yaptığını söyledi. Bu arada Demet Karabulut’un 6 ay boyunca basketbol maçlarına gitmesinin yasaklandığını da söyleyelim. Ama bu ceza onu durdurmadı. Karabulut, sonraki günlerde Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin bilet kuyruğunda görüldü. Anlaşılan, her koşulda, her karşılaşmada takımını desteklemeye son derece kararlı birisi. Aldığı cezayı hiç umursamadığı da belli. Olayların ardından Galatasaray camiası da Fenerbahçe camiası da, yaptıkları açıklamalarla “ebedi dostluklarını” bir kez daha ortaya koydular. Birisi, “Saracoğlu Stadı’nda da bunlar oluyor, normal karşılanmalı” edasıyla olan biteni küçümserken, diğeri ise adeta dünyanın en masum ve en mağdur kulübü havalarındaydı. Tuttuğumuz takımın kazanması için her yolu mubah sayan bizler göremiyoruz ki, hiçbir ciddi Avrupa arenasında takımlarımızın esamisi okunmuyor. Zaman zaman takımlarımızın aldığı başarılı sonuçlarla zafer sarhoşu olup kendi kendimizi kandırdığımız hayaller alemine uçuyoruz. Yeni bir hüsranla ayaklarımızın yere basması ise çok uzun sürmüyor. Derbilerimiz oyundan çok olay üzerine kurulu. Ezeli rekabet uğruna diğer takım taraftarını “düşman” olarak belliyor, her karşılaşmada gözümüz dönmüşçesine bir hırsla yarattığımız “düşmana” saldırıyoruz. Karabulut’un Kanaltürk ekranındaki bazı sözleri ise “özrü kabahatinden büyük” dedirtecek cinstendi: “Benim yaptığım hareketi Galatasaraylı bir bayan Fenerbahçe tribünlerine yapsaydı Fenerbahçe taraftarı o bayana el kaldırmazdı…” Acaba kendisi bu söylediğine gerçekten inanıyor mu?.. Haydi Saracoğlu’nda edilen küfürleri, sahaya atılan maddeleri bir kenara koyduk, kendisinin de bulunduğu bilet kuyruğunda birbirine giren taraftarları da görmedi Karabulut?.. İnsan gibi bilet almayı bile beceremeyip tekme tokat birbirine girişenlerin, kendilerine yönelik böyle bir el hareketi karşısında tepkisiz kalacaklarına inanmak mümkün mü?..
Refik Sıla Güvenç
ÖNCEKİ HABER

Karagöz

SONRAKİ HABER

Fanatizm ve lümpenlik bir araya gelince...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...