22 Kasım 2009 00:00
NERGİS ÖZTÜRK: Her duyguyu içinde barındıran yaratıklarız
Bir buçuk saatlik ses kaydıyla gazeteye döndüğümde haftalarca tefrika halinde yayınlayabileceğim bir söyleşiye sahip olduğumu düşünüyordum, yanılmışım Bir söyleşiden çok vakti zamanında Zeki Alasya Metin Akpınarın kasetlerden dinlediğimiz oyunlarına benzer bir kayıt vardı elimde. Çok eğlenceliydi ama gazete sayfasında nasıl duracaktı acaba?
Bir buçuk saatlik ses kaydıyla gazeteye döndüğümde haftalarca tefrika halinde yayınlayabileceğim bir söyleşiye sahip olduğumu düşünüyordum, yanılmışım
Bir söyleşiden çok vakti zamanında Zeki Alasya Metin Akpınarın kasetlerden dinlediğimiz oyunlarına benzer bir kayıt vardı elimde. Çok eğlenceliydi ama gazete sayfasında nasıl duracaktı acaba?Titiz bir çalışmayla içinden türlü fenalıklar geçen bölümleri ayıkladım. Zira Zeki Demirkubuzun son filmi Kıskanmaktaki Seniha rolüyle Altın Portakalı kazanan Nergis Öztürkle başta kıskanmak olmak üzere, kötülük olsun çirkinlik olsun konuşmamız icap ediyordu. Seniha, yıllarca besleyip büyüttüğü kıskançlık duygusunun insanı nasıl kötü biri haline getirdiğini göstermesinin yanı sıra bence sinemamızın kült bir karakteri olmaya aday. Altın Portakalı soyup başucuna koyan Öztürkü başkaca rollerden hatırlayacaksınız. Konumuz Kıskanmak olduğundan onların üzerinde durmuyorum. Nergis Öztürk, kendisi her ne kadar aksini iddia etse de -Senihanın etkisinde kalmış olabileceğini düşünüyorum- yaptığım işi kıskanarak bana, benim kendisine yönelttiğimden daha fazla soru yöneltmeyi başardı
Kıskanmak, çirkinlik, bir de kötülük konuşmak isterim, uygun mudur?En çok kötülüğü beğendim konuşma konusu olarak. Ben başlayım mı önce?Röportaj yapan ben olduğumdan ben başlasam daha iyi değil mi, sormaya yani?Senihanın çirkinliği ile başlasak mesela?Siz erkeklerin en çok merak ettiği bu değil mi?Açıkçası ben ne Senihanın doğuştan gelen çirkinliğiyle ilgilenmiyorum. Çirkin olmayı değil de çirkin olmayı bu kadar kabullenmiş olmayı garip buluyorum. Ben çirkinim, ben çirkinim şeklinde dolanmasını, kendini koyvermesini
Pek kimseler öyle yapmıyor, süslenip çıkıyor
Herkes güzel yani
Senihanın gözle görülür bir çirkinliği var ama, romanda da öyle. Çirkinlik ve güzellik göreceli olabilir ama bunun bariz bir çirkinliği var. Sen ihtiyarsın, ben çirkinim, neden korkacağız ki? diyor bir yerde. Filmde ilk defa çirkinliğini keşfeden bir kadın yok. Çirkinliğine alışmış ve kimseye göstermekten çekinmeyen bir kadın o. Bir öteki olmuş zaman içerisinde. 15 yaşındaki halini görseydik; eve gelen misafirleri aaa bu çirkinmiş güzel oğlunuz nerede? deseydi başkaydı; ama gelmiş kaç yaşına, artık çirkin yani. Koyvermiş çünkü hiç aksi söylenmemiş ona, hep çirkin olduğu söylenmiş. Bir de abi çok güzel, herkesin dönüp bir daha bakacağı biri. Belki de o güzelliğin yansıdığı bir yerden çirkinlik bu kadar göze batıyor, hayatında bu kadar yer ediyor. Çirkinlik güzellik önemli kavramlar.SENİHANIN ÇİRKİNLİĞİ RUHUNU KAPSIYORÇirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır demeye çalışmıyorum ben de ama çirkinlik bu kadar içe sindirilebilir mi? Tanıdın mı hiç Seniha gibi bir tip mesela?Bizim köyde vardı. Çirkinliği ruhuna yansımış kadınlar çok fazla vardır. Fesat yengeler falan. Senihanın çirkinliği ruhunu kapsıyor. Bahsettiğin örnekler İçi dışına yansımış dediğimiz türden şeyler değil mi? Seniha ötelene ötelene çirkinliğini ruhuna yansıtmış sanki
Kötü olmaktan başka çaresi yok yani, madem herkes onu itti
Çare de değil, seçiyor onu
Senin canın filmin sonunda Senihanın güzelleşmesini mi istiyordu acaba? Bana öyle geldi
Çirkin ördek yavrusu gibi mi, hayır. Demirkubuzu böyle bir klişeden yürümeyeceğini bilecek kadar tanıyorum
Finalin böyle olacağını düşünenler olmuştu ama
Hep bu tip hikayelerle büyümedik mi sonuçta?Çirkin diye itilip kakılan kız güzelleşir ve herkesten öcünü alır
Ama öyle bir hikaye değil bu
Çirkinlikle bir derdi yok kadının. Geçmiş gitmiş o, çirkinliğini göstere göstere dolaşıyor sokakta. Derdi yengesi değil ama abisi
İşte ben o klişeye düştüm sanırım, Demirkubuz neden oldu tabii buna da
Senihanın güzel yengesini kıskandığını düşündüm bir süre, sonra anladım aslında abisini kıskandığını
Bir sürpriz gibi gelmedi mi bu sana?Geldi tabii, abiyi kıskanmaktan daha akla yakın geliyor kendi sahip olmadığı güzelliğe sahip bir başka kadını kıskanmak. Ama asıl önemlisi; abisini neden kıskandığının yeterince anlaşılmadığını düşündüm
Bir arkadaşım bahsetmişti beyni tamamlama meselesinden. Bende bu tamamlama isteği çok fazla, belki o arkadaşım söyledikten sonra oldu. Yarım bırakamama hali yani, istesem de hiçbir şeyi yarım bırakamam. Acaba sende izlerken tamamlansın mı istedin, -film nedensiz bir yerde bırakıyor ya- neden-sonuç ilişkisini illa da kursun mu istedin? Filmin ismi insanı bir kıskançlık hikayesine odaklıyor, bu kıskançlığın nedenlerini bilmek istiyor haliyle
Belki ismi öfke falan olsa kıskanmanın sebeplerine kafayı takmazdım.Olabilir
Ne olacak ki? Bir romandan etkilenip o roman karakterlerinden biri ile ilgili bir film yapılabilir. İlla Senihanın hikayesi de yazılmak zorunda değil, bir başkası da olabilirdi. KENDİMİZİ NE HALLERDE YAKALIYORUZ?Kıskanmak bu noktalara getirebilir mi insanı?Temelde kendinde olmayanı kıskanırsın, istediğini. Ben şimdi seni niye kıskanayım, hiç gazeteci olmak istemedim ki hayatımda. Seniha da kendinde olmayanı kıskanıyor; çirkinin dünyasından güzel anlatılıyor bir yandan ama aslında o kıskançlık duygusu dönüşmüş. Yıllarca beklemiş, o duyguyu, yokluk hissini biriktirmiş
Yanaşma muamelesi yapılıyor Senihaya, bu da garip çünkü çirkin bir kadın ama bedbaht biri değil Seniha
Yeteneksiz, cahil falan değil, istese gider o evden, ama gitmiyor
İstese gidebilir tabii, ama o bir yanaşma olarak yaşamayı seçiyor. Çirkinlik gibi yanaşmalığı da kabul ediyor. Sen Halitin (abi) baktığı yerden bakıyorsun. Gidebilir, ama giderse nasıl görecek abisinin düşkünlüğünü? Bunun için yaşıyor sonuçta. Ben bu işte bir erdem, Senihanın içinde bir iyilik aradığımdan mı çok masum bir yerden bakıyorum acaba?Aramayın abi. Kadın kötü işte, kötü, çirkin
Siyah, beyaz, klişe şeyler bunlar; Siyah yoksa beyaz yoktur, gri vardır, buradan bakalım dünyaya
Engel olabiliyor muyuz? Kendimizi ne hallerde yakalıyoruz, sen yakalamıyor musun? Ben iyi bir insan olmak istiyorum. İyi bir insan olma isteği senin yüzüne, ruhuna yansır
Dertlerin, sıkıntıların yansır, yansımaz mı? Senihanın kötülüğü de yüzüne yansıyor, hayatına, planlarına
Kötülük kapsayan, saran bir şey
Peki Senihanın kötülük yapmasındaki sebepleri ona merhamet göstermemizi, onu anlamamızı sağlar mı? Herkes onu itip kakmış, ötelemiş
Neden hoş görelim canım çok kötü biri o
Adalet sağlamıyor mu bir yerde kendine göre?Evet öyle düşünüyor. Hayatta ilk tattığı duygu kıskançlık. Yıllarca onu besletip büyütüyor. Başka türlü bu kadar istikrarlı olamaz zaten bir insan, bu kadar kararlı, güçlü
KISKANÇLIKTAN NEREYE GİDİLECEK?Kıskançlık patolojik bir durum mu, bir insanlık hali mi?Seviyesine göre değişir ama insanlık hali tabii. Biz insanlar her duyguyu içinde barındıran yaratıklarız. Her ölümlü bir gün mutlaka kıskançlık duygusunu tadacak mı yani?Tadacak değil, tadıyoruz zaten. Kıskanç olmayı ya da olmamayı bir sıfat olarak yakıştırıyoruz ama insanlara. Bazıları kıskanç ama bazıları değil gibi
Bazılarının kıskançlığı daha görünür bir yerde, bazılarının ki ise daha geride ondan. Hangi duygun ön plandaysa o görünür insanlar tarafında. Patolojik bir durum gibi düşünmedim, bu konulara da böyle bakmıyorum ben açıkçası
Bende bunu söylemeni bekliyordum; bütün röportajlarının bir yerinde Ben bu konulara böyle bakmıyorum demişsin. Sorum basit; peki nasıl bakıyorsun?Birisi de çıkıp nasıl bakıyorsun dememiş demek. Şöyle bakıyorum; bütün duyguları besleyen, barındıran bir yaratık değil miyiz biz insanlar? Hangi duygunun seni daha çok kapsayacağı yaşadıklarınla, çevrenle de alakalı. Senihanın durumu da bu. Patolojik bir duruma sürüklenmek insanın kendi elinde. Takılırsan o duyguya, onu hastalıklı duruma getirirsin yani. Kıskançlık duygusunu deşersen; o sahip olma duygusuyla; bir süre sonra insanın eli kaşınmaya başlıyor, ısırasın geliyor.Seniha toplum tarafından bir proje olarak Yapılmış gibi. Cem Karacanın Beni siz delirttiniz demesi gibi, annesi, abisi, herkes üstüne gelmiş
Ama bilinç de var, bunu seçmeyebilirdi. Gençken karşısına çıkan adamla evlenir bu duyguyu gizli saklı bir yerde yaşardı. İnsan olarak hepimiz böyle şeyler yapabiliyoruz. Bende çoğu kez bu tip duygulara kendimi gark ettim. İnsan bir yerde kendini durduruyor, yeter diyor. Neyi ölçü alarak durduruyorsun?Bu sana bağlı; kıskançlıktan nereye gidilecek? Çok güzel bir kadın gördüm kıskandım, ne yapacağım, sürüklenip gidecek miyim?Peki sevgiliyi kıskanmakla diğer kıskanmalar arasında fark var mı?O kadarını bilemiyorum. Ama ben kıskanmak duygusuyla uğraşıp, kafa yorarken -Senihaya hazırlanırken- daha çok sevgiliye duyulan kıskançlığı düşündüm. Onu tanıyorum çünkü. Bir kadın olarak başka yerde aramaya gerek yoktu bu duyguyu. Bazen birine yaptığımız şey eylem olarak kötülük olur ama İyi etmiş yapmış denilebilir arkasından. Yani kötü bir şey yaptın diye kötü mü olursun? Kötü birine ettiysen bu kötülüğü?O senin kendi adalet duygunla ilgili olabilir.Eylemin kendisi amaçlarından bağımsız kötülük taşır mı?Bayağı tehlikeli olabilir bu bakış açısı. Sonradan fark ettiğim kötülüklerim oldu ama öyle bile isteye kötülük yapmadım.SENİHAYA İNANMADAN ONU OYNAYAMAZSINÇirkini oynamanın zorluğu meselesine geleceğim
Ben çirkini oynamak zor demedim. İnsanlara sıfat takmayı seviyoruz. Sadece oyuncu deyince olmuyor değil mi? İlla Güzel Oyuncu Nergis Öztürk denmeli. Biraz bununla ilgisi var bu yorumun da
Benim gelmek istediğim nokta şu; çirkini oynamakta marifet oyuncuda değil makyözde olmalı. Oysa asıl maharet kötü bir insanın içinin karanlığını yansıtabilmek değil mi?Kendimden ayrı birini oynamadım aslında, benden çıkan bir şeyi; benim besleyip büyüttüğüm bir şeyi oynadım. Makyajı bilmem nesini es geçtim. Ruhumun karanlığını ortaya çıkardım değil ama Senihanın 2-3 arkasında Nergis duruyor aslında. Kötüyü oynamak zor mu bilmiyorum bütün roller zor ama kötülüğü oynamanın zorluğu şu olabilir; Seniha kötü diye yaklaşamazsın. Önce Senihaya inanmak gerekiyor. İyi olmayı isteriz, kötü olmayı değil ama Senihayı oynamak için onun kötü yanını sevmek, buna kendini ikna etmen gerekiyor. Senihaya Nergisin baktığı yerden bakamazsın yani, dünyaya Senihanın baktığı yerden bakmayı başarmak gerekiyor, öyle mi?Nasıl çalıştınız sorusunun cevabı da bu işte. 6 ay başka bir iş almadım, bu sürede dizi yapmamaya karar verdim. Kendimle uğraşmak istedim. Dolayısıyla kaştı, bıyıktı bıraktım, öyle dolaştım sokakta. En çok çirkinleşmek zorladı değil yani
Zormuş işte, daha ne olacak?Ama, keşkem yok şimdi, o da güzel bir şey benim için.
EUROVİSYONU KAZANMIŞIM MUAMELESİ YAPTILARAltın Portakalı kazanmak güzel olmalı zaten ama ondan da önemlisi Her ödülü tartıştık ama en iyi kadın oyuncu ödülünü tartışmasız Nergise verdik gibi şeyler söylenmesi olmalı Başka kadın hikayesi de yoktu zaten de dendi. Kadın rolü tiyatroda da az. Seniha bir de çok güçlü bir karakter tabii Ödülün duygusu şu; benim hocalarım, ailem eurovisyonu kazanmışım muamelesi yaptılar, en keyifli tarafı buydu. Taze oyuncu gibi de davranılıyor bazen oysa 2005ten beri yapıyorum bu işi. Kadın hikayeleri az çünkü kadın yönetmenler az şeklinde tartışılıyor ya bu konu, sence bu bütün gerçeği yansıtıyor mu?İşi feminist bir boyuta taşımak istiyorlar, o da saçma. Ne olacak yani sadece kadınlar mı yazacak kadın rollerini? Hiç de öyle olmayabilir. Nahid Sırrı Örik (Kıskanmak kitabının yazarı) bunu yıllar önce yazmış işte Belki biraz tehlikeli geliyor olabilir kadın hikayesi yazmak, erkek hikayesi çok daha kolay olabilir. Kadınlar daha karmaşık galiba.
BABAMA EMEL SAYIN TAKLİDİ YAPARDIM15 yaşında ille de tiyatro yapacağım diye tutturduğun söyleniyor?Bursadaydım o yaşlarda; Evrensel Kültüre çok gelip giderdik. Orada solcu ağabeylerimiz vardı. Bize kitap verirlerdi. Cem Yılmazı ilk orada izlemiştim, çok ucuza. Daha Lemanda yazıyordu o sıra. Ondan beş sene Tayyare Kültür Merkezine geldi bayağı fiyatlı. Tutturma durumu yok aslında; bir tek Emel Sayın taklidi yapardım babama. Bursa Kız Lisesinde bir arkadaşım Ahmet Vefik Paşa Devlet Konservatuarının tiyatro kursuna girmiş sen de gel dedi bana, girdim ve çok sevdim. Tiyatrodan başka bir şey yapmayacağım, ölürüm de oyuncu olurum diye kendimi yırtıyorum iki buçuk sene. Çok fazla içinde olunca o daralttı beni, uzaklaştım. Hiçbir şey olmayı düşünmüyordum artık. Bursayı terk edip, İstanbula taşındık. Arkadaşımın ısrarıyla Dil Tarih Tiyatronun sınavlarına girdim.
Devrim Büyükacaroğlu
EUROVİSYONU KAZANMIŞIM MUAMELESİ YAPTILARAltın Portakalı kazanmak güzel olmalı zaten ama ondan da önemlisi Her ödülü tartıştık ama en iyi kadın oyuncu ödülünü tartışmasız Nergise verdik gibi şeyler söylenmesi olmalı Başka kadın hikayesi de yoktu zaten de dendi. Kadın rolü tiyatroda da az. Seniha bir de çok güçlü bir karakter tabii Ödülün duygusu şu; benim hocalarım, ailem eurovisyonu kazanmışım muamelesi yaptılar, en keyifli tarafı buydu. Taze oyuncu gibi de davranılıyor bazen oysa 2005ten beri yapıyorum bu işi. Kadın hikayeleri az çünkü kadın yönetmenler az şeklinde tartışılıyor ya bu konu, sence bu bütün gerçeği yansıtıyor mu?İşi feminist bir boyuta taşımak istiyorlar, o da saçma. Ne olacak yani sadece kadınlar mı yazacak kadın rollerini? Hiç de öyle olmayabilir. Nahid Sırrı Örik (Kıskanmak kitabının yazarı) bunu yıllar önce yazmış işte Belki biraz tehlikeli geliyor olabilir kadın hikayesi yazmak, erkek hikayesi çok daha kolay olabilir. Kadınlar daha karmaşık galiba.
BABAMA EMEL SAYIN TAKLİDİ YAPARDIM15 yaşında ille de tiyatro yapacağım diye tutturduğun söyleniyor?Bursadaydım o yaşlarda; Evrensel Kültüre çok gelip giderdik. Orada solcu ağabeylerimiz vardı. Bize kitap verirlerdi. Cem Yılmazı ilk orada izlemiştim, çok ucuza. Daha Lemanda yazıyordu o sıra. Ondan beş sene Tayyare Kültür Merkezine geldi bayağı fiyatlı. Tutturma durumu yok aslında; bir tek Emel Sayın taklidi yapardım babama. Bursa Kız Lisesinde bir arkadaşım Ahmet Vefik Paşa Devlet Konservatuarının tiyatro kursuna girmiş sen de gel dedi bana, girdim ve çok sevdim. Tiyatrodan başka bir şey yapmayacağım, ölürüm de oyuncu olurum diye kendimi yırtıyorum iki buçuk sene. Çok fazla içinde olunca o daralttı beni, uzaklaştım. Hiçbir şey olmayı düşünmüyordum artık. Bursayı terk edip, İstanbula taşındık. Arkadaşımın ısrarıyla Dil Tarih Tiyatronun sınavlarına girdim.
Devrim Büyükacaroğlu