23 Kasım 2009 00:00

Hal ile kalp arasına kurulan köprüden müzikle geçmek

BOĞAZİÇİ Gösteri Sanatları Topluluğu’nun rahminden düşen “Kardeş Türküler” grubunun “Bahar” adıyla dinleyiciyle buluşturduğu albüm..

Paylaş

BOĞAZİÇİ Gösteri Sanatları Topluluğu’nun rahminden düşen “Kardeş Türküler” grubunun “Bahar” adıyla dinleyiciyle buluşturduğu albüm, bağlamanın kök ile gövde arasında durduğu yeri yeniden tanımlayan bir sanatçıyı bünyesine almıştı.
Ahmet Gazi Ayhan’dan Celal Güzelses’e; Neşet Ertaş’tan Yörük Kültürü’nün Feminizm’i keşfetmeye çalıştığı yerlere, etnisiteyi de görmezden gelmeyerek uzanan sanatçı; hem kökte hem de gövdede durmakla birlikte, ne köke ne de gövdeye bir anda yanaşamayacağını da anlatmaya çalışmıştı.
Bu anlatım tarzı, bir albüm formatında dallanıp budaklandığında sanatçı, bağlamanın geleneksel tınısıyla yetinmediğini, bağlamadan yola çıkarak, gitar gibi enstrümanların seslerine de ulaşabildiğini belgelemişti.
İlk solo performansını önce ASM, daha sonra Kalan Müzik sayesinde, “Tohum” adıyla kitleselleştirmişti ve dinleyici, eserlere odaklandığında tohumla birlikte toprağın kokusunu hissetmişti ancak; his orada kalmamıştı. Daha doğrusu, ilk nota toprağa ekilmemişti. Berrak sularla temizlenen kulaklar, ilk notanın dallara nakışlandığını, tının aşama aşama gövdeyle, kökle ve nihayetinde toprakla buluştuğunun farkına varabilmişti.
İkinci solo performansını ise 2009’da yine Kalan Müzik’ten, bu kez “Düşlere Yolculuk” başlığıyla çıkaran sanatçı, dinleyicisini hayal kırıklığına uğratmamak için çaba sarf ettiğini apaçık bir şekilde gösterdi.
Dinleyici bu çalışmayla; dallardan toprağa uzanan kompozisyonun, “Doğu-Batı Sentezi” sözkonusu olduğunda da, bir aksama, kopma yaşamadan ilerlediğini görüyor.
Kül kahvesi tonundaki sesiyle, bir uzun havaya can verdiği, konser performansları düşünülerek, canlı icraya yönelik tasarlanan ve hazırlanan, büyük kısmı Almanya’da kaydedilen albümüyle sanatçı Barış Güney; “Doğu-Batı Sentezi”nin, müzikler-arası ilişkiler “sağlıklı” bir şekilde kurularak zaafa uğrayamayacağını dile getiriyor.
Çelloda Özer Arkun’un; bas gitarda Philipp Bardenberg’in; akustik ve elektro gitarda Markus Wienstroer’in dilin bağlanmasının önüne geçtiklerini, albümün perspektifini genişlettiklerini inkâra kalkışmak mümkün değil.
Florian Bungert’in elinde davul kuru gürültüden uzak duruyor. Ertan Tekin, nefesli enstrümanlarda hüneri hünere iliştirdiğini bu albümde de unutturmuyor. Tırnak kemençesiyle Furkan Bilgi, müzik kültürünü itinayla törpüleyen ezgilere imza atılmasını sağlıyor.
Grafik tasarımda Serenat Yılmaz’ın ismine tesadüf edilen “Düşlere Yolculuk”; düşleri sırtlarında kambur gibi taşımadıkları için, fay hattında durmayan gerçeklerle karşılaşan hal ehli insanları aramak için ilk adımını atıyor.
İkincisinin, üçüncüsünün ve sonrasının, halleriyle kalpleri arasında, halsizliklerine inat, sapasağlam bir köprü kuranlarca atılacağını düşünmenin zamanı geçmedi mi?
Barış Güney “Düşlere Yolculuk” Kalan Müzik/2009
Mehmet Akif Ertaş
ÖNCEKİ HABER

Gençler insan haklarının filmini çekti

SONRAKİ HABER

Fotoğraflar hesap soruyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa