23 Kasım 2009 00:00

25 Kasım’a giderken

Paranın padişah olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Cennetin tapusu para babalarının elinde sanki. Dikmişler kapılarına zebanilerini.

Paylaş

Paranın padişah olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Cennetin tapusu para babalarının elinde sanki. Dikmişler kapılarına zebanilerini. Yasaklamışlar emekçilerin girişini.
Tek seçenek göstermişler sana: Cehennem yani daha çok yoksulluk, daha çok dert, daha çok çile, daha çok kulluk ve kölelik.
Eşitlik, özgürlük, demokrasi, hak, adalet en büyük yalan bu sömürü soygun düzeninde.
Böyle bir dünyada kaderine razıysan eğer, daha çok açlık işsizlik geleceksizlik ve mutsuzluk senden beklenen ve sadakatle boyun eğmek.
Gaddar ve zalim efendilerin düzenine sonsuza kadar biat etmek senden beklenen onurlu bir dik duruş değil, rezilce boyun eğmek; yerlere kapanıp el etek öpmek sormak sorgulamak yasak sana. İrdelemek incelemek yasak sorarsan sorgularsan sarsılır düzenin düzeni tekellerin. Titremeye başlar dizleri.
Bu yüzden bu dünyada soru sormak önemli, kim sorar sordurur en anlamlı en sarsıcı soruyu işte burada başlar bir eğitimcinin en yaşamsal işlevi sorularla bilince çıkarmak ezenle ezilenin, köleyle efendinin mücadele tarihini.
Bilir bunu yaşam kavgasının önüne koyduğu her mücadelede onurlu yerini almış her eğitim emekçisi.
25 Kasım, en anlamlı soruyu sorma ve sordurma günüdür hayatın en acımasız sorularına yanıt bulma günüdür.
Hükümetin çalışanlara ve emeklilere her saldırısını geri teptirme günüdür.
Zamları geri aldırma insanca yaşanacak bir asgari ücret kazanma günüdür.
Adaletsizlikleri, haksızlıkları, eşitsizlikleri silip süpürmek için yel olma, sel olma günüdür.
25 Kasım tüm emekçilerin kendi göbek bağını kendisinin keseceği bir gündür.
Kaderimiz kendi ellerimizdedir, “Ya birleşe birleşe kazanacağız ya da yine birleşe birleşe kazanacağız” başka yolumuz yok buna mecburuz. Örgütlü örgütsüz, rengimiz ne olursa olsun büyük laflar etmeye gerek yok, kendimiz için, onurumuz için, çocuklarımızın gözlerine rahat bakabilmek için, mutlu bir gelecek için birlikte mücadeleden başka yolumuz yok.
Bu bilinçle sarıldık işe. Üyelerimiz işyeri temsilcilerimiz bir karınca ordusu gibi koyuldular işe iş yerlerinde grevi dillendirdiler mutlaka başaracağız. Gece gündüz demeden okul okul, işyeri işyeri, ev ev çalışıyoruz şimdiden onlarca okulda toplantılar gerçekleştirdik, Narlıdere’de, Urla’da, Güzelbahçe’de, Balçova’da emekçi kardeşlerimizle buluştuk. Toplantılara katılım düzeyi başaracağımıza olan inancımızı perçinliyor. Eğitimci kardeşlerimizin hak alma isteği ve mücadele eğilimi dışa vuruyor, bu grev eğer bir ölçü ise 1 Aralık 2000’den daha görkemli geçeceğe benziyor.
Emek verdikçe, ilmek ilmek ördükçe mutlaka maya tutacak bu göl. Gidilmedik okul, konuşmadık insan bırakmayacağız. Yarın Karaburun, Çeşme, Seferihisar’dayız. Tek tek kapılarını çalacağız arkadaşlarımızın. Evlerine konuk olacağız çaylarımızı yudumlarken konuşup anlatacağız birbirimize inandıracağız inanacağız hep birlikte:
Birleşe birleşe kuracağız görkemli bir imece!
Mutlaka yazdıracağız yasaya; “Yaşasın grev ve toplu sözleşme.”
Yaşasın emekçilerin birlikte mücadelesi.
MEHMET ÇETİN Eğitim Sen İzmir 6 No’lu Şube Başkanı
ÖNCEKİ HABER

Kriz, ekmek ve sağlık

SONRAKİ HABER

25 Kasım emekçiler için bir fırsattır

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa