24 Kasım 2009 00:00

Sadaka değil iş istiyorlar!

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bayram dolayısıyla yeşil kartlılara dağıtılan 100 TL’lik yardım parası, yine bilindik görüntülere sahne oldu.

Paylaş

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bayram dolayısıyla yeşil kartlılara dağıtılan 100 TL’lik yardım parası, yine bilindik görüntülere sahne oldu.
Banka önlerinde uzayıp giden kuyruklar ve günlerce sabahtan akşama kadar bekletilen yaşlı, çocuk… yüzlerce insan. Her bayram öncesi olduğu gibi bu bayram da Çiğli’de bankanın önünde yaşananlar, ülkemizdeki sosyal yardım anlayışının nasıl bir sadaka kültürüne dönüştürüldüğünü gözler önüne serdi.
‘ALDIĞIMIZ PARA BURNUMUZDAN GELİYOR’
Soğuk havada alacakları 100 TL için sabahın beşinden akşamın beş buçuğuna kadar banka önünde bekleyen halk ise bu duruma ve yapılan yardım miktarına tepkili.
“Sabahın beşinden beri burada bekliyorum” diyen Aziz Öksöz, “Alacağımız para zaten 100 TL, o para da burnumuzdan geliyor” diye dert yanıyor. Tuzla Caddesi’ndeki derme çatma bir evde kaldığını söyleyen 64 yaşındaki Öksöz, yardım istediğini, ancak kendisine 3 ayda bir 100 TL verildiğini anlatıyor.
Sevil Toy’un ise 5 ve 7 yaşlarında iki çocuğu var. Tulumbadan su çekerek çamaşırlarını yıkayabildiğini belirten ve Çamlık İlköğretim Okulu’nda okuyan çocuğu için istenen aidat parasını ödeyemeyen Sevil Toy’un eşi de 1 yıldır çalışmıyor. İşten çıkarıldıktan sonra psikolojik tedavi gören eşinin artık iş bulamaz hale geldiğini söyleyen Toy, “Büyüklerimiz artık sesimizi duysun. Biz yardım değil iş istiyoruz” diyor. Daha 32 yaşında olduğunu ve banka köşelerinde bekleyerek değil çalışarak para almak istediğini söyleyen Sevil Toy, durumundan utandığını anlatıyor.
‘ALLAH’TAN KORKSUNLAR’
Oğlu işe girdiği için kendisine verilen yardım kesilen Fatma ananın oğlu ise iş oldukça çağrılıyor ve aldığı aylık kimi zaman 300, kimi zamansa 400 lira oluyor. Bir kızı ve bir oğlu işsiz olan ve yalnızca en küçük oğlu çalışabilen Fatma teyze, “Allah’tan korksunlar, ekmek bile bulamıyoruz” diye dert yanıyor. “Başbakan’a, belediye başkanına kavuşamıyoruz ki halimizi görsünler” diyor ve bakkaldan borç alarak belediyeye gittiğini ama içeriye alınmadığını anlatıyor. “Ben bu memleketin insanı değil miyim, benim de oğlum askere gidiyor” diye seslenen Erzurumlu Fatma ananın tek isteği, kendisine bağlanacak bir maaş.
“Sabahtan akşama kadar burada bekleteceklerine bize iş versinler” diyen Ahmet Kaçar, sağlıklı olduğunu ama 2 senedir çalışamadığını söylüyor. 2 tane özürlü çocuğuyla beraber 6 nüfusa bakmak zorunda olan ve Güzeltepe’de oturan Ahmet Kaçar, “Kiracıyım, verdikleri 100 lira neye yetecek; kiraya mı, elektriğe mi, yoksa suya mı?” diye dert yanıyor.
‘BAYRAM ZENGİNE BAYRAM!’
Bankaya para yatıran müşterilerin işlerinin hemen hallolduğunu, kendilerinin ise soğukta beton üzerinde oturmak zorunda bırakıldıklarını söyleyen Fadime Yıldırım, “Böyle olursa hastalanacağız ve aldığımız para da ilaca gidecek” diye yakınıyor.
İlaçlardan katkı payı alınmaya başlanmasıyla beraber eczaneye 80 lira borcu olduğunu söyleyen Yıldırım, alacağı paranın tamamıyla bu borcunu ödeyecekmiş. Fadime Yıldırım’ın söylediği son söz ise her şeyi anlatmaya yetecek cinsten: “Artık bayram yaşayamıyoruz ki; bayram zengine bayram, fakire değil!’ (İzmir/EVRENSEL)
S. Deniz Islakoğlu Cihan İşçi
ÖNCEKİ HABER

Hani öğretmenlik önemliydi?

SONRAKİ HABER

İlçelerde bildiriler dağıtıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...