30 Kasım 2009 00:00
Gaz kardeşleri!
Eski başbakan Gerhard Schröder ve eski dışişleri bakanı Joschka Fischerin Alman siyasetinde özel bir yeri bulunuyor. Schröder, SPDnin gençlik örgütü Genç Sosyalistlerde (Juso)...
Eski başbakan Gerhard Schröder ve eski dışişleri bakanı Joschka Fischerin Alman siyasetinde özel bir yeri bulunuyor. Schröder, SPDnin gençlik örgütü Genç Sosyalistlerde (Juso), Fischer ise Devrimci Mücadele adlı örgütte 1968deki gençlik hareketine katılmıştı.
Farklı yollarda gibi görünen bu iki şahsiyetin yolları, 1998de yapılan genel seçimlerde birleşti. Schröder, SPDnin başbakan adayı olarak 16 yıllık Helmut Kohl hükümetini devirdi ve Fischerin başını çektiği Yeşiller Partisi ile koalisyon hükümeti kurdu.
Koalisyon hükümetinin kuruluşundan tam 30 yıl önce, 1968de sokakta Vietnam Savaşına, silahlanmaya karşı çıkan, sosyal adalet ve eşitlik talep eden çevre kirliliğine karşı çıkıp doğayı savunduklarını ileri süren Fischer-Schröder ikilisi daha sonra Almanya adına savaş kararı veren ikili haline geldi, emekçilere karşı saldırı politikaları uyguladı.
İkinci Dünya Savaşından sonra ilk kez 1998-2005 yıllarında Almanya adına Balkanlarda, Afganistanda savaşlar yürüten bu ikili, ülke içinde de emekçilerin kazanılmış haklarına yönelik büyük saldırılar gerçekleştirdi.
Dört yıldır aktif siyasetten uzak bu ikili, Almanyanın uluslararası çıkarlarını korumak için iki önemli enerji hattının başında, yarım kalan sorumluluklarını tamamlamaya çalışıyorlar.
Schröder, 2005de genel seçimleri kaybettikten kısa bir süre sonra 12 Aralık 2005te Almanya ile Rusya arasında Baltık Denizi altında doğrudan doğal gaz akımı sağlayan Kuzey Avrupa Doğal gaz Hattı (NEGP) projesinin Denetleme Kurulu Başkanlığına getirildi.
Rus enerji tekeli Gazprom (yüzde 51) ve Alman tekelleri Wintershall AG (yüzde 20), E.ON (yüzde 20) ve Hollanda tekeli Gasunie (yüzde 9) tarafından yapılan bu projenin başına Schröderin getirilmesi, etik açıdan eleştiri konusu olmuştu.
Çünkü Schröder, daha başbakan iken söz konusu doğal gaz hattının yapılması için Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin ile yoğun görüşmeler yapmış ve temelini atmıştı. Diğer önemli bir tartışma konusu da doğal gaz hattının yapılması için Almanyanın KFW Bank ve Deutsche Bank üzerinden Gazproma 1 milyar avroluk devlet teminatı vermesiydi. Bu aynı zamanda Gazpromun iflas etmesi, ya da ödeme sıkıntısı çekmesi durumunda Almanyanın projenin garantörü olması anlamına geliyordu.
Schröder ve hükümeti, Alman bankalarının yabancı bir şirkete neden bu kadar teminat verdiği yönünde gelen eleştirileri Almanyanın çıkarları olarak açıklamış ve enerji ihtiyacının da çıkarların başında yer aldığını dile getirmişti.
Gazprom, eleştirilerin yoğunlaşmasının ardından Schröderin görevde iken Putin ile birlikte hazırladığı projenin tehlikeye girmemesi için anlaşmayı iptal ederek teminat kredisine gerek duymadığını açıkladı.
Rus gazının Avrupa pazarına taşınmasında, geçiş ülkeleri Beyaz Rusya, Ukrayna ve Polonyanın devre dışı bırakılması anlamına gelen NEGP bu yönüyle Almanyanın enerji ihtiyacını güvence altına almada önemli bir rol üstlenmiş durumda.
Muhalefette iken NEGPye karşı açıklamalar yaparak Almanyanın Rusyaya bağımlı hale geldiğini savunan Başbakan Angela Merkel bile projenin vazgeçilmez olduğunu söylüyordu.
7 yıllık SPD-Yeşiller hükümetinde Schröderin yardımcılığını, Dışişleri Bakanlığı görevini yapan Joschka Fischer de aynı yolu izledi. Bir süre özel üniversitelerde ders veren, danışmanlık firması kuran Fischer, bu yılın Mayıs ayında Hazar Denizinden Türkiye üzerinden Avrupaya doğal gaz nakledecek Nabucco hattının danışmanı oldu. Bu projede her ne kadar Almanya resmi olarak imza atan devletler arasında yer almaz iken, enerji tekelleri önemli görevler üstlendiler. Fischer, Alman enerji tekeli RWE ve Avusturya enerji tekeli OMVnin isteği üzerine, diplomatik tecrübesini yol açıcı olarak kullanması için göreve getirildi.
Eski bir çevreci olan dolayısıyla nükleer santrallere karşı çıkan Fischer, şimdi nükleer enerji üreten tekeller adına hareket etmesini ise pişkin bir şekilde yanıtlıyor: Ben özgür bir adamım.
Yani çevrecilik ve siyaset başka, özel çıkarlar, tekellere hizmet başka! Bu aslında özgür adamın gerçek kimliği!
3 bin 300 km uzunluğunda olacak Nabucco projesi için Türkiye kilit ülke özelliği taşıyor. Çünkü, hat asıl olarak Türkmenistan, Azerbaycan, İran ve Irak doğal gazını Avrupaya taşımayı hedeflerken, tamamen Türkiye üzerinden geçerek Avrupaya ulaşıyor.
Fischer, elbette bu göreve tekeller tarafından tesadüfen getirilmedi. Dışişleri bakanlığı yıllarında sürekli Türkiyenin Avrupanın güvenliği için önemli bir ülke olduğundan söz etmiş ve ABye üye yapılmasını istemişti. Fischer, Türkiyenin AB üyeliğinin, daha çok ABnin güvenliği için gerekli olduğunu ifade ederek, Bazı eski kafalı kişiler, Türkiyenin AB üyeliğinin birliği zorlayacağından söz ediyor. Ancak ben gerçekleri görmezlikten gelemem. Türkiye Avrupa için olağanüstü stratejik öneme sahip demişti.
Fischer, bu stratejik önemin içinde enerji güvenliğini sağlamak bulunduğunu o zamandan beri biliyordu.
Bu yaklaşımı, Fischeri hem tekeller gözünde hem de transit ülke Türkiye ve gaz verici durumundaki ülkelerde popüler kıldı. Aynı Fischer, uluslararası diplomaside ayrıca İran sorununun diyalog yolu ile çözülmesini de savunmuştu.
Dolayısıyla, Fischer de tıpkı Schröderin yaptığına benzer bir şekilde göreve gelmeden önce de Alman tekellerinin çıkarlarını Nabucco hattının geçtiği bölgelerde savunmuştur. Bu yüzden, yol açıcı olarak kendisine ihtiyaç duyulmaktadır.
Schröder ve Fischerin siyaseti bıraktıktan sonra enerji tekellerinin maaşlı elemanları ve sözcüleri olmaları, aslında burjuva siyasette bir gerçeği bir kez daha yalın bir şekilde ortaya koyuyor. O da, devlet adamı kimliğiyle diplomasi yaptıklarında asıl olarak tekellerin çıkarlarına göre hareket ettikleridir. Schröderin Rus gazını, Fischerin Nabucco üzerinden Ortaasya doğalgazını Avrupaya ulaştırmak için üstlendiği bu görevler, Alman basınında genellikle eski dostlar birbirine karşı rekabette şeklinde veriliyor.
Bunu söylerken her iki enerji hattının birbirine rakip olduğundan hareket ediyorlar. Ancak gerçekte Almanya açısından, her iki hat birbirini tamamlayıcı bir işlev görüyor. Tek başına ne Rusyaya ne de Orta Asyadaki verici ve transit ülkelere bağımlı olmak istemeyen Almanya/AB, enerji güvenliğini artırmak için seçeneklerini artırmıştır. Böylece satıcı ülkelerin gaz fiyatlarını dikte ettirmesinin önüne de geçmiş bulunuyor. Dünya üzerindeki yeni paylaşım sürecinde önemli misyonlar biçilen iki enerji hattının iki eski 68linin denetiminde olması dikkate değerdir.
7 yıl boyunca başbakan ve dışişleri bakanı olarak içeride ve dışarıda Alman sermayesinin çıkarlarını korumak için emekçilerin kazanılmış haklarını yok eden, yurtdışına asker göndererek savaşlar yürüten Schröder-Fischer ikilisi kendilerine biçilen misyonu şimdi de tekellere danışman sıfatıyla yürütmeye devam ediyorlar.
YÜCEL ÖZDEMİR - Gazeteci