02 Aralık 2009 00:00
Minare yasağı Avrupanın gündeminde
İsviçrede yapılan halk oylamasına katılanların yüzde 57.5inin minareli camiye hayır demesi üzerine...
İsviçrede yapılan halk oylamasına katılanların yüzde 57.5inin minareli camiye hayır demesi üzerine, Avrupa çapında geniş bir tartışma başladı. Başta Almanya olmak üzere, pek çok ülkede minareli camiye karşı kampanyalar yürüterek, güç toplamaya çalışan ırkçı örgütler, benzer kararın diğer Avrupa ülkelerinde de alınması için harekete geçti. Göçmenlere karşı yasalar çıkaran, açıklamalar yapan muhafazakar partilerin çoğu da karar gerekçesiyle Avrupanın İslamlaşma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ileri sürerek, yerli halklar arasında özellikle İslam ülkelerinden gelen göçmenlere karşı önyargıları körüklüyorlar.
SADECE 4 MİNARELİ CAMİ VAR
İsviçrede yabancı düşmanı Halk Partisinin (SVP) öncülüğünde başlatılan kampanya, Pazar günü referandumla sonuçlanmıştı. Referanduma katılanların yüzde 57.5i, ülkede minareli cami yapılmasının yasaklanmasını istedi. Buna göre, İsviçre Anayasasına yasağı öngören bir maddenin eklenmesi gerekiyor. Ancak, hukukçular bu kararın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden döneceğini ve hayat bulmayacağını belirtiyorlar.
Ancak, Avrupa çapında geniş tartışmalara yol açan İsviçrede, büyük bir korku ve endişeye yol açacak tarzda çok sayıda minareli cami bulunmuyor. Yapılan açıklamalara göre ülke genelinde sadece 4 minareli cami bulunuyor. Yani bir kaşık suda koparılan fırtına anlamına gelen oylama ile asıl olarak ülkedeki Hıristiyan ve Müslümanlar arasındaki önyargılar körükleniyor ve bu siyasi ranta dönüştürülüyor.
Oylamanın öncülüğünü yapan SVP, yıllardır ülkedeki göçmenlere ve minarelere karşı propaganda yaparak, oyunu artırıyor.
İsviçredeki oylama sırasında özellikle Alman kantonlar, minareye karşı oy kullandığı dikkat çekiyor. 26 kantonun 22si hayır oyu verdi. Fransız kantonları ise minareden yana oy verdi.
Sonuç, pek çok İsviçreliyi ise üzdü. Facebookda daha önce Minarelerin yasaklanmasından utanıyorum adlı gruba 15 bin kişi üye olurken, karardan hemen sonra grubun üye sayısı 50 bine çıktı.
Oylamaya karşı çıkan partiler ve sendikacılar ise konunun yüzeysel bir şekilde ele alındığını, bu yüzden de ırkçıların başarı elde ettiğine dikkat çekiliyor.
Kararın ayrıca İşviçrenin dış ticareti açısından olumsuz sonuçlara yol açacağı şimdiden dile getiriliyor. İsviçrenin dış ticaretinin yüzde 15i İslam ülkeleriyle.
Bu yüzden işveren örgütleri oylamadan hemen sonra temkinli açıklamalarda bulunarak, oylamanın ülkenin çıkarlarına verme ihtimali bulunduğuna işaret etti.
KORKULAR KÖRÜKLENİYOR
İsviçrede yayılan oylamanın sonucu en çok da komşu ülke Almanyada tartışmaya yol açtı. Zaman zaman İslam ülkelerinden gelen göçmenleri açık bir şekilde hedefe koyarak oy toplama derdine düşen Başbakan Angela Merkelin partisi CDU, bu kez İslamlaşma uyarısında bulundu. Partinin etkili isimlerinden Wolfgang Bosbach yaptığı açıklamada, Oylamanın sonucunu ciddiye alalım. Çünkü Almanyada da İslamlaşta korkusu çok fazla dedi. Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maizière ise yaptığı açıklamada, federal hükümet olarak bölgelere bir öneride bulunmayacaklarını, minareli caminin tamamen yerel yönetimlerin yetki alanında olduğunu ifade etti.
Kilise temsilcileri ise minarelerin camilerin vazgeçilmez parçası olduğunu belirterek, her inancın özgür olması gerektiğini savundu. Almanyada resmi verilere göre 206 minareli cami var. 120 minareli caminin yapımı ise planlanmış durumda. En son 7 Kasım günü Kölnde iki minareli büyük camiin temeli atılmıştı. Fransa ve İngiltere ise İsviçredeki oylamanın sonucunu İnanç özgürlüğüne saldırı olarak değerlendirdi.
MİNARE YASAĞINA TEPKİLER...
İSVİÇRE DIŞİŞLERİ BAKANI: KAYGI VERİCİ
İsviçre Dışişleri Bakanı Micheline Calmy-Rey, hükümetinin hafta sonundaki referandumda camilere minare yasağına destek çıkmasından büyük kaygı duyduğunu söyledi. Calmy-Rey,
farklı kültür ve dinlerin bir arada yaşamasına konulan sınırlamaların aynı zamanda İsviçrenin güvenliğini de tehlikeye attığını söyledi. Provokasyon riskinin aşırılığı alevlendirdiğini söyleyen Rey, minare yasağının sadece yeni minareleri kapsadığını vurgulayarak, İsviçreli Müslümanların toplumla iyi kaynaştıklarını ifade etti.
TÜRKİYE: HAYAL KIRIKLIĞI
Dışişleri Bakanlığı, İsviçrede minare yapımının yasaklanması girişiminin onaylanmasının hayal kırıklığı yarattığı, bu çerçevede İsviçrenin, gelenekleriyle bağdaşmayan bu durumu düzeltici adımlar atmasının, Türkiyenin yanı sıra uluslararası kamuoyunca da beklendiği belirtildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Bu karar, temel insani değerler ve
özgürlüklere aykırı talihsiz bir gelişmedir. Çok kültürlülük, hoşgörü ve insan haklarına saygı gibi değerler toplumsal huzur ve barış açısından da önem taşımaktadır denildi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER: AYRIMCILIK
BM İnsan Hakları Yüksek Temsilcisi Navi Pillay, yasağın ayrımcılık olduğunu belirtti. Yasağın, İsviçrenin insan haklarıyla ilgili yükümlülükleri konusunda
uluslararası hukukla çelişebileceğini söyleyen Pillay, referanduma götüren
yabancı düşmanlığını kışkırtan kampanyaları ve bunun derinden bölücüneticesini kınadığını kaydetti.
SOL PARTİ: KIŞKIRTMALARIN ÜRÜNÜ
Almanya Sol Parti Federal Grubu Göç ve Uyum Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen ise yaptığı açıklamada, İsviçrede sağcı-muhafazakar partilerin Müslüman göçmenlere karşı sürdürdüğü kampanya hedefine ulaştı. Ama Almanyada da göçmenlere karşı ortam yaratma ve kışkırtma çabaları da başarıyla yürütülüyor. Çünkü demokratik kurumlar da sahnelenen oyunlara ortak oluyor. Sosyal ve siyasal nedenlere sahip sorunlar, kültürler ve dinler arası çatışma olarak gösteriliyor. İslam inancı, uyum alanındaki eksikliklerin kaynağı olarak gösteriliyor ve buna bağlı olarak Müslümanların Almanyaya göçünün engellenmesi veya ülkelerine geri gönderilmeleri talepleri öne sürülüyor. Oysa toplumdaki çatışmaların kaynağı din ve kültürler arasındaki farklılıklarda değil, yoksul ve zengin arasındaki farklarda yatmaktadır dedi.