05 Aralık 2009 00:00
YENİGÜN
AKP Hükümeti açılım iddialarını sürdüredursun, işler hepten sarpa sarıyor. Şimdi de DTPnin kapatılması gündeme getirildi.
AKP Hükümeti açılım iddialarını sürdüredursun, işler hepten sarpa sarıyor. Şimdi de DTPnin kapatılması gündeme getirildi. Açılım demokratik adımlara, rahatlamaya, Kürtlerin umutlarını artırmaya hizmet etmekten çok, endişe ve kaygıyı artırdı.
Kafaları karıştıran, karmaşa yaratan, Kürtleri ve Türkleri karşı karşıya getiren bir süreç işletiliyor. Kaygı ve endişe, gün geçtikçe, Kürtlerde olduğu kadar farklı düzeyde olmak üzere Türklerde de artıyor. İşleri hepten çıkmaza sokan icraatlardan biri de, İmralı Cezaevinin yeni hali.
Hükümet öyle işler yapıyor, öyle icraatlara imza atıyor ki, insan ne diyeceğini, nereye oturtacağını şaşırıyor!
Bu icraatlardan biri de İmralı Cezaevinin tadilatı.
Uluslararası Sağlık Örgütü ve AİHMin baskı ve kararları üzerine yapılan tadilat, soruları daha da artırmışa benziyor. Kimileri yapılan masraftan, terörist başına hazırlanan konfordan dem vursa da, görünen o ki, İmralı Cezaevi koşulları, yaşam koşulları, havalandırma düzeyi vb. bakımlardan eski halini bile aratıyor.
Öcalanın avukatları aracılığıyla aktardıklarından anlaşılan, koşulların daha da kötüleştiğidir.
Bu algı ve gelişmeler, Kürt ulusal çevrelerinde büyük bir hareketlenme yaratmış bulunuyor.
Son günlerde artan eylemler, protesto gösterileri ve tasvip edilmesi mümkün olmayan araç yakma olayları, Öcalanın yeni koşulları açıklamasından sonra gündeme gelmiş bulunuyor. Sorunun önümüzdeki günlerde gündemi epey işgal edeceği de görünüyor. Henüz hükümetten bir açıklama yapılmış değil, ancak Öcalanın sağlık ve yaşam koşulları düzeltilsin yönlü geniş bir tepki var.
Hükümet bunu duymazdan, tepkileri görmezden gelemez. Zira, bu soruna çözüm için bir yol bulunmaz, çaba gösterilmez ise diğer birçok faktörle birlikte, daha kapsamlı tepkilerin ortaya çıkacağını bilmek için kahin olmak gerekmiyor.
Hükümet, bu tepkileri, bölücülük ve terörizm gibi kavramlarla tanımlayarak, polis ve asker gücüyle bastıracağını; saldırı, gözaltı, tutuklama ve cezalandırma yöntemi ile çözeceğini sanıyorsa, yanılıyor.
İmralı Cezaevinin yeniden düzenlenmesi, 5-6 siyasi tutsağın buraya nakledilmesi, bazı günler ve belirli saatlerde üstü açık birkaç metrekarelik alana çıkarılması, sorunu çözmeye yetmiş görünmüyor. Her şeyden önce hükümet, tüm tutuklu ve hükümlülerin sağlık koşulları ve can güvenliğini korumakla mükellef. Ancak Öcalanın Kürt ulusal hareketi üzerindeki rolü, sorunu daha da hassas hale getiriyor.Son gelişmelerin gösterdiği, hükümetin, Abdullah Öcalanın yaşam koşullarını ve sağlık durumunu, ihtiyaçlarını karşılayarak gündemden düşürmek yerine, yeniden gündeme getirmiş olduğudur. Uluslararası Sağlık Örgütünün uyarıları gözetilerek bir tadilata gidilmiş olsa da, bunun bir göz boyama olmaması gerekirdi.
Daha önce çeşitli vesilelerle Öcalanın sağlık durumu ve yaşam koşulları gündeme geldi. Hatta uluslararası boyut kazandı. Birçok sorunun önüne geçti. Kürt halkı, kadınlar ve gençler, hassasiyetlerini gösterdiler. Bir kez daha aynı sorunla karşı karşıya kalmış olmanın tüm sorumluluğu, AKP Hükümetinin omuzlarındadır.
Hükümet, ırkçı ve şoven güçlerin, kışkırtma heveslisi çevrelerin söylediklerinden kalkarak sorunu zamana yaymamalıdır. Sorunu birkaç santimlik yer kavgası, zorlama bir sorun olarak ele almak da çözüm olmayacaktır.
Sağlık örgütleri, insan hak ve özgürlükleriyle ilgili merkezler, hukukçulardan oluşan bir heyet, inceleme yapmak üzere İmralıya gönderilebilir. Öcalan dinlenebilir, koşullardan şikayetlerinin içeriği ve ne yapılacağı kamuoyuna açıklanabilir.
AKP Hükümeti bu sorunu bir politik malzeme konusu yapmamalıdır. Bu vesile ile DTPye yüklenmek, Kürtlerin hak ve özgürlük taleplerini terörizm olarak lanse etmek, kimlerin gerçekleştirdiği bilinmeyen araç yakma ve halka zarar veren başkaca eylemleri vesilesi kılmak tehlikelidir. Sorun, zaman geçirmeden çözüme kavuşturulmalıdır!..
ENDER İMREK