05 Aralık 2009 00:00

Kural’sızlıkta sınır yok

Bugün gazetesinde “Siyanür yalanına bilimsel cevap” başlığı ile bir haber yer buldu.

Paylaş

Bugün gazetesinde “Siyanür yalanına bilimsel cevap” başlığı ile bir haber yer buldu. Bir diğer işi altın madenciliği olan KOZA Grubu’na ait olan gazetenin bu habere balıklama dalmasından doğal ne olabilir ki? “Çevreci Profesörden siyanürlü madenciliğe destek” spotu ile verilen haberde, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Orhan Kural’ın siyanür ve altın madenciliği ile ilgili açıklamaları yer almış.
Öncelikle Kural’ın “çevreciliği” nereden geliyor, buna bir bakalım; Kural’ın kendi internet sitesinde bu konuda birçok bilgi var. “Çevre ile ilgili değişik proje yarışmalarında başta INEPO olmak üzere jüri üyeliği yapmış; değişik kurum ve kuruluşlardan 685 adet plaket-ödül almıştır. Dünyada en fazla ‘konferans verme’ rekoruna sahiptir. 81 il, yüzlerce ilçe ve 55 ülkede çevre bilincini yaymak amacıyla verdiği konferansların dağılımı… Halen Bugün TV’de “Lütfen + 1” başlıklı bir çevre programı hazırlayıp her cumartesi saat 13.15’te sunmaktadır...”
‘KURAL’SIZLIĞIN BU KADARI!..
Bu son cümle çok önemli bir ayrıntı aslında. Bugün gazetesi kimin? Bergama Ovacık Altın Madeni’nin sahibi KOZA şirketinin. Peki, siyanürlü altın madenine destek veren, bu madenleri çevreci ilan eden ‘çevreci Profesör’ Kural, nerede televizyon programı yapıyor? Bugün TV’de. Bugün TV kimin? Yine KOZA Grubu’nun!..
Kural’ın açıklamalarının bilimselliğini tartışmayı bilim insanlarına bırakalım ama bu bilgiler ışığında objektifliği konusunda kuşku duyanlara hak vermemek elde değil. Önemli uğraşlarından biri altın madenciliği olan bir grubun televizyonunda çevre programı yapan “Çevreci Profesör”ün, altın madenciliğine karşı yöneltilen en önemli eleştirilerden biri olan, siyanür kullanımı konusunda ‘Hayır, siyanür zararsızdır’ demesi ne kadar inandırıcı geliyor? Ya da şöyle tersten okuyalım; Kural, Bugün TV’deki programında siyanürün ve altın işletmeciliği sonrası ortaya çıkan diğer ağır metallerin zararlarını anlatabilir mi? Anlatsa burada program yapabilir mi?
GÜMÜŞKÖY NE KADAR MASUM?
Kural, “Gümüşköy’de gümüş ocağı var, yıllardır siyanürle çalışıyor” diye siyanürün zararsız olduğuna referans gösterdiği Kütahya Eti Gümüş Tesisleri yakınında bulunan 800 yıllık Dulkadirli köyünün başına gelenleri neden anmıyor? Biz söyleyelim onu zahmete sokmadan: Etibank’ın 100. Yıl Eti Gümüş İşletmeleri’nin faaliyete geçmesinin üzerinden 10 yıl geçmeden, 56 köylü akciğer, mide, kalın bağırsak kanserlerinden yaşamını yitirdi. Birbiri ardına gelen bu kanserli ölümler üzerine köyün önemli kısmı çareyi göç etmekte buldu. Sağlık Müdürlüğü’nün isteği üzerine 1993’te köyde araştırma yapan Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Necla Özdemir’in raporu bu durumu tespit etti.
BUNU DA GÖRDÜK YA…
Son olarak Kural’ın, “…maden bittiği an bölge eski haline dönebilir ve dönüyor” açıklamasına, Kıbrıs Lefke ve Balya’nın, fotoğrafları göstererek “Bu mu eskiye dönüş dediğiniz” sorusunu yöneltelim. Aynı şekilde günümüzdeki Bergama ya da Eşme Kışladağ altın madenlerinin de fotoğraflarına bir bakmak lazım. Bergama’da 150 metrelik, Kışladağ’da 400 metrelik çukurlar nasıl eski haline getirilecek acaba? Ya kesilen binlerce ağaç? Ya Bergama Narlıca’da göğüsleri alınan kadınlar? Ya İnay’da sakat ya da ölü doğan yüzlerce kuzu?...
Altın madencilerinin televizyonunda çevre programı yapıp siyanürü savunan ‘çevrecileri’ de gördük ya!.. (İzmir/
EVRENSEL)

EŞME’DE NELER OLDU?
Kural açıklamalarında, “altın madenlerinin hiçbirinin doğaya zararı olmadığı” kanaatinde olduğunu söylüyor. Televizyonlarında program yaptığı KOZA Altın’ın Bergama’daki işletmesini en son ne zaman gördü acaba? O verimli ovaya dikilen Paşa Dağları’nı, hemen arkasındaki ikinci atık barajını gördü mü?.. Kural, Eşme’de 1500 kişinin siyanür zehirlenmesine uğradığına inanmadığını da söylüyor. Zehirlenen kişilerden “gönüllü” olarak alınan kanlara kaymakamlık tarafından el konulduğunu sağır sultan duydu. Kaymakamlıktan ‘kurtarılabilen’ 8 kan örneğinde normalin 40 katı fazla siyanür çıktığı ile ilgili İzmir Tabip Odası’nda yapılan basın açıklamasını, Prof. Kural sanırım duymamış, ya da duymazdan geliyor. Eşme Kaymakamlığı’nın el koyduğu kanlara ne oldu dersiniz? Siyanür zehirlenmesi iddiasının olduğu bir ortamda kaymakamlık bunları Hıfzısıhha’ya göndererek “arsenik” arattı! Kanlarla ilgili açıklamasını da “Arsenik bulunmamıştır” şeklinde yaptı. Hocanın ‘inanıp-inanmaması’ gerçeği değiştirir mi?

YENİ BİR ŞEY DEMEDİ
Kamuoyu, Kural’ın altın madenleriyle ilgili madenci şirketlerden yana açıklamalarının yabancısı değil aslında. İnternet sitesinde üye olduğunu belirttiği “Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı” zaten benzer açıklamaları her fırsatta yapıyor. Bildiğimiz kadarıyla, Kural’ı kamuoyuna ‘çevreci’ olarak tanıtan en önemli yanları sigara karşıtlığı ve ağaç kesimi konusundaki duyarlılığı. Sigara konusunda bir şey diyemeyiz ama örneğin Turgutlu Çaldağı’nda yüz binlerce ağacın nikel madeni için kesilmesiyle ilgili Kural’ın bir açıklamasına rastlayamadık. “Çevreci” (!) bir hocanın, çevre düşmanı eleştirilerinin bolca dile getirildiği altın madenciliği için yaptığı ‘aklayıcı’ açıklamalar, madenciler açısından elbette kaçırılmayacak değerde. Kural’ın madenci şirketlerin televizyonunda program yapması, objektifliğini zedeler mi? Yorum sizin…
Özer Akdemir
ÖNCEKİ HABER

Tarih olan buharlı tren altın değerinde

SONRAKİ HABER

zamazingo

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...