07 Aralık 2009 00:00

Gülmeye yatkın bir halkız…

Usta yazar Muzaffer İzgü, İskenderun’daki öğrencilerle bir araya gelip imza ve söyleşi yaptı.

Paylaş

Usta yazar Muzaffer İzgü, İskenderun’daki öğrencilerle bir araya gelip imza ve söyleşi yaptı. Usta yazarla imza ve söyleşiden sonra Ferda Kitabevi’nde bir araya geldik; hem hoş bir sohbet yaptık, hem de kendisine yönelttiğimiz sorulara içtenlikli yanıtlar aldık.
Yazın hayatına nasıl başladınız?
Yazmaya 4. sınıfta okul duvar gazetesinde başladım. İlk yazılarımı öğretmenlerime, manava, boyacıya, kasaba ve babama okuttum, sonra yazar olmaya karar verdim. Yazmaya başladığımda Romanyalı bir yazardan etkilendim fakat ondan kopya çekmedim, kendime özgü yazdım. İlk çocuklar için yazmaya başladım, daha sonra büyükler için yazdım. Yazdığım ilk çocuk kitabı Uçan Eşek kitabıdır.
Bugüne kadar 142 kitap yazdım. Zıkkımın kökü adlı eserim sinemaya uyarlandı. Duyduk Duymadık Demeyin eserim Macarcaya ve Ekmek Parası eserim de Almancaya çevrildi ve bu sene düzenlenen Andersen ödülleri’ne aday olarak da Türkiye’yi temsilen ben katılıyorum.
Teknolojinin gelişmesi kitap okumayı etkiledi mi?
Teknolojinin bu kadar gelişmesi kitap okunmasını etkiledi, çünkü insanlar hazırcılığa alıştı. Araştıran, merak eden gençlerimiz çok fazla yok. Bizim dönemimizde ansiklopediler çok önemliydi, onları açıp okumak bile bizi heyecanlandırırdı; şimdi ise ansiklopediler tarihi eser diye birbirine hediye ediliyor ya da atılıyor. Eskiden mektuplar yazardık, sevgiliye yazdığımız o mektupların adını koymak için günlerce düşünürdük, yazılan o mektubu kenarından hafiften yakıp öyle zarfın içine koyardık ki ona yanıp tutuştuğumuzu anlasın. Sevdiklerimize kartlar yollardık ama şimdi insanlar o eski hazdan uzaklaşmış, merak duygularını internet başında gidermeye çalışıyor ve gençler daha çok, futbol ve teknolojik şeylerle meşgul oluyor.
Eserlerinizin konuları hayal ürünü mü, yoksa gerçek olaylardan mı seçersiniz?
Eserlerimde yaşanmış ya da yaşanabilecek olayları ele alırım. Mesela kız kurusu lafını hiç sevmem ve kızlara bu lafın denmesi 2 perdelik oyun yazdırdı bana. Evlenmemiş erkeklere neden denmiyor da kızlara deniliyor? İnsanlar özgürdür, isteyen evlenir istemeyen evlenmez. İnsanlara böyle lafların söylenmesi pek hoş değil.
‘68 gençlik kuşağı ile şimdiki gençlik kuşağı arasında fark var mı?
‘68 gençlik kuşağı ile şimdiki gençlik kuşağı arasında dağlar kadar fark var. O zamanki gençlik duyarlıydı, sorumluydu, hedefleri vardı; insanların daha rahat koşullarda yaşamaları için çaba harcardı, araştırırdı, sorgulardı, şimdiki gençlik ise tamamen kendi derdine düşmüş. İş bulabilecek miyim, nasıl rahat edebilirim, nasıl para kazanabilirim peşindeler.
Darbe zamanında yasaklanan kitaplarınız oldu mu?
Darbe zamanında çok soruşturmalardan geçtim, çocuk kitaplarımı yasakladılar, beş yıl pasaport vermediler. Diğer ülkelerde yazarlara gereken önem verilirken bizim ülkemizde yazarlara gereken önem verilmiyor. Bu ülkedeki yöneticiler Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve bizi sevmedi, ama sevmelerini de istemiyoruz. Bizi halk benimsedi ve sevdi, halkın bizi sevmesi bize yeter. Halbuki bu topraklarda dünyanın hiçbir yerinde olmayan Nasrettin Hoca gibi büyük gülmece ustaları yetişti. Gülmeye yatkın bir halkız. Yine de yazarlara gereken değer verilmiyor.
(İskenderun/EVRENSEL)
Vedat Araz
ÖNCEKİ HABER

Hatay’da işçi filmi günleri yaklaştı

SONRAKİ HABER

Reşat Nuri’nin ağacında buluşuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...