10 Aralık 2009 00:00
Saldırılara yanıt kongrede verilecek
Türk Hava Yollarında (THY) örgütlü Hava-İş Sendikası bu hafta sonu genel kurulunu topluyor.
Türk Hava Yollarında (THY) örgütlü Hava-İş Sendikası bu hafta sonu genel kurulunu topluyor. 12 bin 500 işçi adına 300 delegenin oy kullanacağı genel kurulda iki listenin yarışması bekleniyor. Geçen sözleşme döneminde yaşanan grev oylamasının ardından Hava-İşin üyeleri baskı gördü, sendika yöneticilerinin alanlara girişi engellendi, Teknik AŞde işkoluna, THYde ise yetkisine itiraz edildi. Şu an açılan davalar nedeniyle sözleşme yapması fiili olarak engellenen Hava-İşin, THY yönetimi tarafından genel kurul sürecine de müdahale ediliyor. Hafta sonu toplanacak genel kurulda tekrar genel başkanlığa aday olan Atilay Ayçin sorularımızı yanıtladı.
Geçen kongreden bu yana Hava-İş birçok saldırıyla karşılaştı. Neden Hava-İşe bu baskı yapılıyor?
Geçen kuruldan bu yana iki sözleşme yaşadık. Ama sadece birini yapabildik. İkincisini henüz yapamadık. Geçen sözleşme dönemi hem süreci hem de sonuçları bakımından Türkiyede ilkleri oluşturan bir dönemdi. Bu sırada Türk-İş ile hükümet arasında bir protokol anlaşması yapılmasına rağmen biz bu çerçevenin dışına çıktık. Bu süreçte birçok baskıyla karşılaştık. Grev kararı asıldı, uygulama tarihinin açıklanması, grev oylanmasının yapılması, bu süreçte işverenin çalışanlara baskılar yapması, yaşanan antidemokratik uygulamalar... Tüm bunlar Hava-İşin sendikal anlayışından kaynaklandı. İşverenle olan ilişkilerimiz, tabanımızla olan ilişkimiz, siyasi iktidarlara karşı duruşumuz, Türkiyede toplumsal muhalefet içindeki duruşumuzun sonuçlarıydı bunlar. Tüm iktidarlarla yaşadık biz bunları; işten atmaları, direnişleri yaşadık. Cezaevine atıldık... Bugün sözleşme imzalamamız gerekiyor ama işkolu itirazı nedeniyle açılan dava, THYde yetki itirazı nedeniyle süren davadan dolayı TİS sürecini başlatamadık. Her iki şirkette de bizim hakimiyetimizi, üyemizle olan ilişkimizi kırmak, yetkisiz konuma getirmek istiyorlar. Yetki davası nedeniyle aidatların ödenmemesi nedeniyle ekonomik olarak sıkıştırmaya çalışıyorlar. Havaalanlarına girişimiz engelleniyor.
Sendikanıza baskıların olduğu bir dönemde THY büyüdü, hükümetin kadrolaşma iddiaları sık sık gündeme geldi, kazalar yaşandı. Bu süreçte THYde neler oldu?
Saldırıların tek nedeni sendikanın yetkisini düşürmek, sözleşme yapmamızı engellemek değil. Biz bunlarla uğraşırken, THY yönetimi iktidardan aldığı güçle kadrolaşmaya gitti, çalışanlara baskı oluşturdu; kuralları, yönetmenlikleri askıya alarak tamamen kâra endeksli, özel işletmecilik mantığı yaratmak istedi. Geçtiğimiz günlerde yoğun sis nedeniyle uçuşların yapılmadığı bir dönemde bile, THY yönetimi her türlü yönetmeliği bir kenara iterek, genel müdür ve yönetim kurulu başkanının emriyle uçuşları yaptırmaya kalktı. Hiçbir havacılık kuralıyla bağdaşmayan bu tutum bile, THYnin nasıl yönetildiğini gösteren bir örnek. Her şeyin yöneticilerin inisiyatifinde olmasını istiyorlar. Amsterdamda yaşanan uçak kazısı, daha 20 gün önce havada arızalanan uçağın zorunlu iniş yapması, yine başka bir uçağın kargo kapısının açık bırakılması nedeniyle iniş yapması, lastik patlatan uçaklar, çalışanlar yorgun olduğu için yaşanan sorunlar... Geçmişte istisna olan kazalar bugün olağan hale geldi. Bugün uçucuların hakları kullandırılmıyor. Tüm bunları rahat yapacakları bir ortam istiyorlardı. Bunu başaramayınca bizi pasif duruma düşürmek ve dikensiz gül bahçesi yaratmak istediler.
Genel kongre sürecine nasıl hazırlandınız? Üyelerinizi sürece dahil ettiniz mi?
Her iki şirkette yapılan itirazlarla birlikte bizim buralara girmemiz engellendi. Eskisi gibi rahat girip çıkamıyoruz, toplantı yapamıyoruz. Sözleşme sürecinde toplantılar yapamadık, genel kurul sürecinde de delege seçimlerinin tüm sorumluluğu bize ait olmasına rağmen yetkilerimiz kullandırılmadı. Tüm bunlara rağmen olabildiğince arkadaşlarımıza, temsilciler, baştemsilciler aracılığıyla, gönüllü arkadaşlarımızla ulaştık. Üyelerimizle yüzleşemedik ama üye arkadaşlarımız, bizim bugüne kadar yaptıklarımıza olan güvenlerinden dolayı tüm değerlerimize sahip çıkmayı seçtiler.
Son olarak delegelere bir çağrınız var mı?
Şu anki delege dağılımına bakarak yeniden seçileceğimize inanıyoruz. Yaşananlarla bu genel kurul daha da önemli hale geldi. Sözleşme süreci bizi bekliyor, Sabiha Gökçende örgütlenme mücadelesi bizi bekliyor. Yetkimizi düşürmeye yönelik baskılar ortada, THYdeki yeniden yapılandırmayla, sendikasızlaştırma saldırısıyla karşı karşıyayız. O nedenle bu genel kurul önemli ve delege arkadaşlarımızın bu sorumlulukla hareket edeceğine inanıyorum. (İstanbul/EVRENSEL)
SABİHA GÖKÇENDE MÜCADELEYİ KAZANACAĞIZ
Sabiha Gökçen Havaalanında sendikanıza üye olan işçilerin bir bölümü işten atıldı. Üyeleriniz üzerinde baskılar var. Kongreden sonra neler yapacaksınız?
Burada sendikamıza üye olan 230 arkadaşımız işten atıldı. Üyelerimiz üzerindeki baskılar da devam ediyor. Genel kurulun hemen ardından buraya gereken ağırlığı koyacağız. Mücadele anlayışımızı burada harekete geçireceğiz. Her türlü imkanımızı kullanarak arkadaşlarımız kazanana kadar mücadeleyi sürdüreceğiz. Bizzat ben ilgileneceğim buradaki mücadeleyle.
İŞVERENİN YAPAMADIĞINI YAPTILAR
Genel Kurul sürecinin de yöneticiler tarafından engellendiğinden bahsettiniz. Bir muhalefet var. Yönlendirildiklerine dair söylentiler var. Neler yaşanıyor?
Muhalefetin insanların kendi özgür iradesiyle olması gerekir. Ancak burada yöneticilerin yönlendirilmesiyle genel kurula müdahale söz konusu. Muhalefette şu anki yönetimdeki genel eğitim sekreteri var, yaklaşık 8-10 yıldır temsilcilik yapan kaptan arkadaşımız Bahadır Altan var, yine 8-10 yıldır uzmanlık yapan Muhzur Pekgüleç var. Muhalefet yönetimi anlayışını eleştirse, önünü açacak ileri taşıyacak şeyler söylese onları ilk kutlayan ben olurum. Sadece genel kurulu kazanmaya dönük, insanların kafasın karıştırarak muhalefet ederseniz karşılığını alırsınız. Arkadaşlar gökkuşağı ve değişim gurubu adı altında çıktılar. İkisi baştan ayrı gibi hareket edip delege yapılanmasına göre birleşmeyi önlerine hedef koydular. Değişim grubu 20 yıldır müzminleşmiş bir muhalefet gurubu. İşverenin yönlendirdiği insanlardan oluşuyor. Bunu tüm çalışanlar da biliyor. Devrimci demokrat ilkelerle ortaya çıktığını söyleyen gökkuşağı hareketi ne acıdır ki bugün değişim grubuyla birlikte işverenin tescilli adaylarıyla hareket ediyor. THY yönetim kurul başkanı, Pegasusun sahibi, Sabiha Gökçende taşeron firmanın sahibinin beyanatlarına bakınca bizim dışımızda tüm yönetimlerle çalışacaklarını söylüyorlar. Geçen sözleşmede, Hava-İşin estirdiği rüzgarlar son rüzgarlar diyenler o zamdan bu yana kurdukları bir planı hayata geçiriyorlar. Bunları durup dururken söylemiyoruz, belgeleri elimizde. Bunların hepsini açıklayacağım genel kurulda. Biz 20 yıldır dişimizle tırnağımızla bir tek telefonlu, sendikadan 70 ilde örgütlü bir sendika yaptık. Şimdi bütün bunları yok sayıp Atilay Ayçinin 20 yıllık olmasını ortaya atıp, altını doldurmadan muhalefet yapmanın kimseye faydası olmayacak. İşyerlerinde bölünmüşlük yaratıldı, taban dağıtıldı, işverenin yapamadığını muhalefet yaptı.
Ercan Karakaya - Ulaş Özgür