10 Aralık 2009 00:00
ÖZGÜRLÜKLER
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü Bugün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 4 ve 7 Nolu Protokol hakkında konuşalım istiyorum.
Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü Bugün Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 4 ve 7 Nolu Protokol hakkında konuşalım istiyorum. Bu bağlamda yasama organının iradesi konusuna dair de söylenmesi gerekenleri söyleyelim istiyorum.
Avrupa Konseyi 4 Nolu Protokolü 1963 yılında kabul etmiş. Protokol 1968 yılında yürürlüğe girmiş. Protokol, 1) Borçtan ötürü hapis yasağı, 2) Seyahat özgürlüğü, 3) Vatandaşların sınır dışı edilmesi yasağı, 4) Yabancıların toplu olarak sınır dışı edilmesi yasağı haklarını düzenliyor.
Avrupa Konseyi, 7 Numaralı Protokolü ise 1984 yılında kabul etmiş, 1988 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Protokol, 1) Yabancıların sınır dışı edilmesine ilişkin usuli güvenceler, 2) Ceza davalarında temyiz hakkı, 3) Haksız mahkumiyetten ötürü tazminat 4) İkinci kez yargılanmama ya da cezalandırılmama hakkı, 5) Eşler arasında eşitlik haklarını düzenliyor.
Türkiye 4 Nolu Protokolü 1992 yılında imzalamış ve 1994 tarihli 3975 sayılı Kanunla onaylamıştır. Türkiye onay tarihinin üzerinden 15 yıl geçmiş olmasına karşın henüz onay belgesini Avrupa Konseyi genel sekreterine tevdi etmemiştir. Prof. Dr. Mehmet Semih Gemalmaz, İnsan Hakları Belgeleri kitabında (Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, İstanbul, 2003) onay belgesinin tevdi edilmemesiyle ilgili şöyle bir değerlendirmede bulunmaktaydı: Bu durumun hukuksal ve siyasal açıdan makul ve kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır. Üstelik ilgili (Uygun Bulma) kanun ve onun içeriğini teşkil eden protokol metni RGde yayımlandığına göre bu metin aslında iç hukuk bakımından yürürlüğe girmiştir ve uygulanması mümkün, daha doğrusu gerekli bulunmaktadır. Daha açık deyişle, bu belgede düzenlenen haklar, iç hukukun bir parçasıdır ve bundan doğabilecek uluslararası yükümlülükten bağımsız olarak, iç hukukta sonuçlarını doğurmak durumundadır. (s.145-146) Gemalmaz, bu konuyu 24.06.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan makalesinde de işlemiştir.
Protokollerle ilgili bir hatırlatmada daha bulunalım. ABnin İlerleme Raporunda da (2009 yılı raporunun gayriresmi çevirisinin 13. sahifesi) Türkiyenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ek 3 ayrı protokolün tarafı olmadığından bahsedilmekteydi. Bunlar, 4, 7 ve 12 Numaralı Protokollerdi. 12 Numaralı Protokol ayrımcılık yasağına ilişkindir.
7 Numaralı Protokol, Türkiye Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı internet sitesine göre 3975 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Ancak bu bilgilerde hata bulunduğunu, o nedenle yanıltıcı olabileceğini düşünmekteyim. Zira, 3975 sayılı Kanun, 4 Numaralı Protokolle ilgilidir. Türkiye 7 Numaralı Protokolü 14.03 1985 tarihinde imzalamıştır. Henüz onay kanunu çıkmamıştır.
Protokolleri onaylamanın insan haklarının korunması açısından önemi var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 3. Dairesi, 13 Temmuz 2006 tarihinde bir karar verdi. Bahçeyaka-Türkiye davasında (başvuru no.74463/01) başvurucu, başka taleplerinin yanında 7 Nolu Protokol tarafından öngörülen eşler arası eşitlik ilkesinin de ihlal edildiğini iddia etti. Hükümet, Türkiyenin 7 Numaralı Protokolü henüz onaylamadığını bildirdi. Mahkeme, Türkiyenin protokolü onaylamaması nedeniyle bu konuda lehe karar vermedi.
4 Nolu Protokol, 15 yıldır Avrupa Konseyi genel sekreterine onay belgesinin tevdi edilmesini bekliyor.
Yasama organı protokolü bir yasayla onaylamış. Yasama organı olarak iradesini ortaya koymuş. Ama usul işlemleri bir türlü yerine getirilmiyor. Meclis iradesi doğrultusunda hareket edilmiyor. Yasamanın yasa yapma tekeli işlevsizleştiriliyor. Yürütme yasamanın denetimine tabi. Ama yürütme yasamanın tasarrufunu etkisiz kılıyor. Bir yerde suç işleniyor. Herkes hukuka uygun hareket etmek zorunda. Yürütme yasama organı yerine geçemez. Yasayı uygulamıyorum diyemez. Yargı, yargısal denetim yapacak. Yasama da yürütmeyi denetleyecek. Gerekirse yürütme organına güvensizlik gösterecek ve onu değiştirecek. Yasa yapma tekeli de millet adına yasama organında olacak. Şimdi Türkiyenin durumuna bakınız. 4 Nolu Protokol hem var hem yok. Ya da içeride yürürlükte, uluslararası ortamda yürürlükte değil. Yasaların sonunda yürürlük maddesi vardır; bu yasayı, falanca bakanlık ya da Bakanlar Kurulu yürütür diye. 3975 sayılı Yasa yürütülmüyor. 1994 yılından beri dondurulmuş. Haklar ve özgürlükler dondurulmuş esasında. İlgi duyan yurttaşlara ve Meclis iradesine sahip çıkmak isteyecek yasama organı üyelerine duyurulur!..
HÜSNÜ ÖNDÜL