10 Aralık 2009 00:00

Unutturulmak istenen tarih; 1921 Koçgiri

KOÇGİRİ... Zara, İmraniye, Hafik, Refahiye, Suşehri Kemah, Kuruçay ilçelerini kapsıyor.

Paylaş

KOÇGİRİ... Zara, İmraniye, Hafik, Refahiye, Suşehri Kemah, Kuruçay ilçelerini kapsıyor. İsmi geçen ilçelerden bazıları Sivas’a bazıları Erzincan’a bağlı....Dağlık bir coğrafya... Çetin bir coğrafya... Kış aylarında iklimle birlikte kar bölgenin çetinliğini daha da artırır... Baharla birlikte doğada yaşanan canlılık insana da yansır.
20. yüz yılın başı imparatorlukların bittiği ve ulus devletlerin ortaya çıkmaya başladığı dönemdir. Avrupa merkezli kapitalizm gelişmekte buna bağlı olarak gelişen ulus hareketleri hızla dünyaya yayılmaktadır. İmparatorlukların küllerinden oluşturulmaya çalışılan ulus devletler ve diğer yandan çarpık ve kâr hırsıyla pazar bulmaya çalışan kapitalizm...Bu sancıların yaşandığı dönemde, dünyada yeni bir döneme giriliyordur.. Yoksulların kanları üzerinde şekillenmeye çalışan bir döneme...
‘TEKÇİ ANLAYIŞ’
Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden Türkiye Cumhuriyeti inşa edilmeye başlanır. İmparatorlukta yaşayan farklı ulusların bir çoğu 19. Yüz yılın sonlarında kendi devletlerini bir şekilde kurdular. Trakya, Anadolu ve Mezopotamya topraklarında ise durum farklıdır. Farklı inançların ve farklı halkların yaşadığı coğrafyada ‘tekçi’ bir anlayış egemen kılınmaya çalışılır. Coğrafyadaki emperyalistlerin kovulmasına kadar bu ‘tekçi’ anlayış kendisini fazla belli etmiyordu. Fakat kendisini ortaya koymakta da gecikmedi. Türkleştirme adına yapılan bu sürecin halen sancıları çekilmekte. Çözüm bir tarafa, sorunlar giderek kangrenleşir. Osmanlı İmparatorluğu dağılmaya yüz tutarken, farklı halklar için tehlike çanları çalar. Farklı inançta olan halklar için çalan çanlar ilk olarak Ermenilerin tehciri ile başlar. Coğrafyanın kadim halklarından Ermeniler, bu coğrafyadan çıkartılır.
Ermeniler sahip olduğu örgütlülük nedeniyle seslerini dünyaya duyurabilmişlerdi.
Resmi tarihe göre takvim yaprakları 6 Mart 1921’i gösterdiğinde Koçgiri, farklı bir bahara hazırlanıyordu. Çetin geçen kışın ardından yavaş yavaş doğada uyanış hali başlamıştı. Koçgiri de Ermeni komşularında yaşadıkları akıbeti yakından görür. Onların uğradıkları vahşet ve ardından doğup büyüdüğü topraklarından zorla kopuşlarını.... Komşuları Ermeniler’e az da olsa yardım eli uzatsalar da durumu değiştiremezler.
BAŞKALDIRI
‘Tekçi’ anlayış kendisini dayatır Koçgiri’deki Kürt Aleviler ise bunu kabul etmez. Alişer, Nuri Dersimi önderliğinde ve kardeş olan Alişan ve Haydar Beylerin desteği ile bir halk başkaldırıya hazırlanır. Bu hazırlıklar aslında 1. Emperyalist Dünya Savaşı’nın hemen ardından başlamıştır. Koçgiri’de başlanan bu uyanış resmi tarih yaprakları 15 Haziran 1921’i gösterdiğinde kanlı bir şekilde bastırılır. Koçgiri’nin başkaldırısı da izlerini 1937-38 Dersim katliamına kadar götürür.
Yukarıda anlatmaya çalıştıklarımızı Kadim Laçin’ın, Koçgiri’siz Cumhuriyet adlı kitabında daha ayrıntılı bulmak mümkün. Hep saklanan ve unutturulmak istenen Koçgiri’nin perde arkasını yazar okura sunuyor. Laçin, resmi tarihle de bir hesaplaşmaya gidiyor. Politik nedenlerden dolayı İngiltere’de yaşamak zorunda olan Laçin, kitabını da İngiltere’de yayımlandı. Yazara ulaşmak isteyenler adresinden yararlanabilir.

İNADINA DERSİM’DE YAŞAMAK
Dersim ismi son günlerde tekrar gündeme geldi. CHP’li Onur Öymen’in Kürt sorununun çözümü olarak Dersim katliamının da içinde olduğu diğer katliamları savunarak, hükümete silahlı mücadeleyi sürdürmeyi önermesi tepki görmüştü.
Dersim’de 1968 ila 1977 yıları arasında belediye başkanlığı yapan Hüseyin Kırmızıtaş, anılarını İnadına Dersim’de Yaşamak adlı kitapta topladı. Kırmızıtaş, “Araştırmacı- Yazar” iddiasını taşımadığını, amacının gelecek kuşaklara deneyimlerini aktarmak olduğunu da sunuş yazısında belirtiyor. Kırmızıtaş’ın tanıklık ettiği Dersim katliamına dair yazdığı şu cümleler, katliamı savunanlara ve önerenlere güncel bir cevap niteliğinde; “Uçaklar üstümüzden oldukça alçaktan geçiyordu. Sanki bulunduğumuz yerde bizi görmüşlerdi. Köyün doğusundaki Gir tepesine bir miktar kağıt attılar. O tarafa gidip kağıtlardan birini aldım. Üzerine hançer saplanmış bir yılan resmi vardı. Herhalde o günlerdeki olayları anlatıyordu. Yılan bizler, saplanan hançer ise devletti. Çok zor günlerdi. İnsanlar yargısız ve sorgusuz öldürülüyorlardı.” (s.20-21) Kitapta Kırmızıtaş’ın yaşadıklarına dair pek çok önemli olay var. Kırmızıtaş’ın anılarından Dersim coğrafyasındaki yaşama dair de kesitler bulmak mümkün.
İletişim: (0428) 213 10 92
Şerif Karataş
ÖNCEKİ HABER

Sevgili Ülkü Tamer’in eşsiz pulu

SONRAKİ HABER

Mister Brown’un yolu İstanbul’a düşmüş

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...