11 Aralık 2009 00:00

Elde bile patlamayan ‘kanat’ açılımı

Çehov’un bir sözü vardır derler. Eğer bir oyunda silah görünürse, o silahın sonunda patlaması gerekir. Filmlerde bomba işi yapanlar, nedense bu kuraldan habersiz hareket ederler.

Paylaş

Çehov’un bir sözü vardır derler. Eğer bir oyunda silah görünürse, o silahın sonunda patlaması gerekir. Filmlerde bomba işi yapanlar, nedense bu kuraldan habersiz hareket ederler. Sonra yarım yamalak bomba hikayeleri seyirciye patlıyor ama.
Haftanın bombalı filmi Gecenin Kanatları, afişinde kallavi isimlerle seyirciyi karşılıyor. Gemide’nin Serdar Akar’ı yönetmen, Güneşi Gördüm’ün Mahsun Kırmızıgül’ü senarist, Aşk-ı Memnu’nun Beren Saat’i oyuncu. Üç Maymun’un Yavuz Bingöl’ü de bonus.
KOŞALIM ARKADAŞLAR
Hikayesi şu: 12 Eylül’den sonra bir baskınla annesi babası öldürülen Gece, yıllar sonra örgüt tarafından görevlendiriliyor. İstanbul’da karşılanıyor, güzel, manzaralı evine yerleştiriliyor. Canlı bomba olarak bir bakana suikast düzenleneceği, yanındaki halkla birlikte bakanın da öldürüleceği vakti beklemeye başlıyor. Bu arada kapıcının 400 metre koşucusu oğluyla aralarında bir şeyler olmaya başlıyor. Gece dışında hemen herkes eylemden emin değil, masum insanların ölümüne neden olma meselesini tartışıyor. Finalde, 400 metre koşucusu esas oğlan koşup kızı durduruyor, onca korumanın, polisin, vatandaşın arasında alıp götürüyor. “Hayatınızı yaşayın” mesajıyla birlikte, yine koşarak oradan uzaklaşıyorlar. Karşımıza çıkan, aşağı yukarı şöyle. Kapitalizm iyi bir şey değil, çünkü çok devrimci öldürüldü, ama onlar da intikam almaya çalışırsa doğru bir şey yapmış olmayacak. Doğrusu, koşmak ve hayatını yaşamak.
Kapitalizme ne oldu? O duruyor.
KIRMIZIGÜL’ÜN ÇAKMA DEVRİMCİLERİ
Mahsun Kırmızıgül, Güneşi Gördüm’de bildiği bir hikayeyi, bir Kürt ailesini anlatıyorken, birçok bakımdan eleştirilebilir ama en azından inandırıcı bir şekilde veriyordu. Gecenin Kanatları’nın devrimcileri ise, ona çok uzak. Sürekli birbirlerine ajitasyon çeken, aralarında bir şey tartışmaları gereken sahnelerde de tartışmayan, sadece karanlık toplantılar yapan boğazlı kazaklı devrimcileri, gerçek hayattan değil ama sinemadan tanıdık.
Çünkü Türkiye sineması, sağ olsun, böyle gerçekte yeri olmayan bir devrimci tipi yaratıp yıllarca gösterdi. Gecenin Kanatları da aynı yolu izlemiş izlemesine de, aynı ikileme o da düşmüş. Bir yanıyla onlara hak da veriyor çünkü. Ama Taraf okuyup televizyonda Kürt sorunu tartışması izlemek dışında yaptıkları tek faaliyet, canlı bomba eylemi planlamak, ki o da malum açılışın zamanını bilip orada olmaktan ibaret.
FİNALİ ÖĞRENMEKTEN KORKMAYANLARA
Filmin en sonunda düğümün çözülme sahnesi, zaten film boyunca pek bir mantık tutturamamış olsa da hikayenin en zayıf halkası. Canlı bomba olan kızımız, koşucu sevgilisi tarafından kurtarılıp “hayatını yaşama” yönüne doğru koşmaya başladığı anda, eylemin sorumlusu olan vatandaş devreye giriyor. Zaten “hayatını yaşama” öğüdünü veren o. Abi, çıkarıyor silahını, onca polis, koruma, vatandaş hiç olan bitenin farkında bile değilken, doğrultuyor, çat hedef olan bakanı indiriyor.
Ama sormazlar mı adama, madem böyle vurabiliyordunuz, neden A planı, oradaki yüzlerce insanı da öldürüp kendini havaya uçurmaktı? Üstelik, film boyunca izlediğimiz canlı bomba eyleminin psikolojik, teknik, örgütsel hazırlık süreci, tamamen boşunaydı yani!
HANGİ HAYATI?
Serdar Akar, filmografisi en acayip yönetmenlerden biri. Gemide de var listesinde, Kurtlar Vadisi de, Barda da, Gecenin Kanatları da. Ama sonunda onun da geldiği nokta, Mahsun Kırmızıgül’ün “hayatını yaşa” mesajlı hikayesine yönetmenlik yapmak.
“Hayatını yaşamak” ilk bakışta kulağa çok güzel geliyor da, mesele o kadar basit olsaydı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “Olaylara karışmayın” konulu propaganda filmlerini de filmden saymak gerekirdi.
Yaşayalım yaşamasına da, film boyunca yapılan tartışmalara ne diyorsun sen şimdi? “Kapitalizm insan vicdanına aykırı bir sistemdir” demişti Yavuz Bingöl, finalde onun planladığı eylem yerine bir atletizm müsabakası izlediğimize göre, artık öyle değil mi? Koşucu arkadaş, film boyunca devrimcilere “Aslında hak vermiyor değil” olduğunu söyleyip duruyor, ama devrimcilere hak vermeyi değil, koşmayı tercih mi etmiş oluyor?
Bir sinema filminin, konusundan çok Beren Saat’in yastık muhabbetiyle gündeme geldiği bir hayatı yaşamak da bir seçenek, kabul. Ama doğru seçenek bu mu?

Gecenin Kanatları
Yönetmen: Serdar Akar
Senaryo: Mahsun Kırmızıgül, Ahmet Küçükkayalı
Oyuncular: Beren Saat, Murat Ünalmış, Erkan Petekkaya, Yavuz Bingöl


DİĞER YENİLER KAPİTALİZM: BİR AŞK HİKAYESİ
Michael Moore kadar övülesi ve dövülesi bir yönetmen daha ben bilmiyorum. Kapitalizme dair hem bu kadar başarılı haberlere yer veren bir film yap, hem de filmin mesajını yok Amerikan demokrasisi, yok Obama en güzel başkan gibi saçma sapan yerlere bağla. Sigorta şirketlerinin Amerikalıların sağlığıyla nasıl oynadığını anlatan öykülerle başlıyor, eline çuvalı alıp bankalardan halkın parasını geri istemeye kadar varıyor. General Motors’un işçileri umursamadan fabrikaları kapattığı Flint kasabasının öyküsü de, diğerleri kadar tanıdık. Tam, anlatılan bizim hikayemiz diye düşüneceğiz, Michael Moore’un Obama sevgisi depreşiyor, işçi eylemlerine başkanın verdiği desteğe sevinirken işin dengesi iyice kaçıyor. Bari Testere’deki gibi sigortacıları kesse, o bile daha tutarlı. Kafası karışık bir kapitalizm hikayesi, ama hırsızlığın başkenti Amerika’da olan bitenlere dair de başka yerde bulunamayacak şeyler gösteriyor.
“Capitalism: A Love Story” Yönetmen: Michael Moore

TESTERE VI
Testere’nin gazabı bitmedi. Bu kez hedefte sigortacılar var, acımasız bir şekilde kimin yaşayıp kimin öleceğine karar veren sigorta şirketi yöneticileri, Testere’nin kurduğu tuzaklarda buluşuyor. Asıl Jigsaw yani katil, aslında önceki filmlerde ölmüştü, şimdi bayrağı devralan çaylağın hikayesini izliyoruz. Bu yeni Jigsaw, miras olarak kendisine kalan zarflardan yola çıkarak sigortacıyı ve başka hedefleri oyuna getirip, her zamanki sorusunu soruyor. İnsan, ölüm korkusuyla karşı karşıya kaldığında neler yapabilir? Bu filmde yeni olan, daha çok, yeni katilin katilliği benimseme macerası. Tobin Bell, Costas Mandylor oynuyor.
“Saw VI” Yönetmen: Kevin Greutert
NO OFSAYT
Bir Ali Taran esprisi. Kahramanın adı, Ali Tarantula. Ali Tarantula bir gün futboldaki ofsayt kuralına kafayı takıyor. Yıldırım Memişoğlu oynuyor.
Yönetmenler: Mehmet Bahadır Er, Maryna Gorbach
AŞKA DAİR
Seven adamın İtalyanca hikayesi. Sessiz Eczacı Roberto’nun Sara’ya aşkını izliyoruz, bir yandan da eşcinsel kardeşinin hastalandığı için sevdiği adamdan ayrılma macerasını. Filmin sonunda bir başka hatuna aşık olma sahnesini görüyoruz ki, zamansal olarak aşklar birbirine karışmış. Birtakım aşk hikayeleri, neden anlatıyor, neyi anlatıyor, ben de çok bilemiyorum. Monica Bellucci ile Pierfrancesco Favino oynuyor.
“L’uomo Che Ama”
Yönetmen: Maria Sole Tognazzi
Çağdaş Günerbüyük
ÖNCEKİ HABER

Göz göre göre gelen kaza

SONRAKİ HABER

AYTAÇ DURAK’A KAMULAŞTIRMA TEPKİSİ

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa