12 Aralık 2009 00:00

YOLCULAR İÇİN EL AYNASI

Bir yolcu gördüm,

Paylaş

Bir yolcu gördüm,
Çılgın gibi yolları tüketen kalabalık bir grubun içindeydik.
Gidiyorduk ve hayat çoktandır bu gidişin içinde, geçtiğimiz yollarda kuruluyordu.
Küçük duraklamalara bile tahammülü yoktu yolculuğumuzun. İçimizden biri az bir şey soluklanmak istese, şöyle bir etrafına bakarak oyalanmaya yeltense hemen uyarılır, aldırmayanlar türlü tehditlerle grup içinde kalmaya zorlanırdı. Sanki birimizin ayak sürümesi, ötekileri de yolundan alıkoyacak ve bizim için en büyük felaket böyle başlayacaktı.
Sürekli bir kıpırdanma, fasılasız bir hareket halindeydik.
Gelip geçtiğimiz yerlerde bizi görenlerin “Bu nasıl bitip tükenmez bir umutsuz çırpınış,” diye arkamızdan konuştuklarını işitiyorduk bazen, ama durup cevap verecek zamanımız yoktu.
Böyle kapılmış giderken nasıl olduysa girdiğimiz uçsuz bucaksız bir çölde hayli yol almıştık. Ne önümüzde görünür bir hareket vardı ne de arkamızda gelip geçtiğimiz yerlere dair bir alamet. Bizden başka etrafta kıpırdanan sadece esen rüzgar ve yuvarlanan kumullardı.
O gün, o yolcu,
“Ne oluyor?” diye sordu, teker teker herkese.
Son zamanlarda, en olmadık yerlerde, iki nefes arasında bu soruyu en yakın gördüklerinden başlayarak hepimize soruyordu. Verilen cevapları dinliyor muydu? Hiç ses çıkarmadan dinler gibi mi yapıyordu bilmiyorum.
Gerçi son zamanlarda aldığı cevaplar hayli derin düşünülmüş, ince elenip sık dokunmuş, her bir kelimesi özenle seçilmiş hayranlık yaratan cümleler oluyordu ama o, pek de anlam veremediğim bir biçimde gözlerini ayaklarına dikerek öylece duruyordu. Sanki bütün cevaplar onun için değil de herkesin kendisi için verdiği cevaplarmış gibi öylece asılı kalıyordu boşlukta.
O gün son kez aynı soruyu sordu, sessizliğin içindeki cevapları dinler gibi yaptı. Hiçbir harekete, kıpırtıya, hatta soluk almaya bile tahammülü kalmamıştı sanki.
Nihayet hepimiz adına, aradığımız sorunun cevabını verdi.
“Bir kaya kadar hareketsiz ve bir kum tanesi kadar sessiz olabilirsen eğer, ancak o zaman anlayabilirsin her şeyi,” dedi.
Orada kaldı. O kum çölünün ortasında hiç kıpırdamadan öylece durdu.
Bizim gitmemiz gerekiyordu.
ÖZCAN YURDALAN
ÖNCEKİ HABER

Savaşa harcadığın parayı dünyayı kurtarmak için kullan

SONRAKİ HABER

SES öykü ödülü Özgür Soylu’nun

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...