13 Aralık 2009 01:00
NOT
DİĞER HABERLER
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, yılbaşı öncesi bir milli piyango bileti adı mı bilemiyoruz ama, eğer almadı ise bugünden tezi yok alacaktır. Ya da DTPnin kapatılma kararını açıklayan Anayasa Mahkemesi Başkanının, tıpkı onun gibi, Batasuna kararını örnek göstermesini izleyen AKPliler Çiçeke bunu salık vereceklerdir. Bu şansla büyük ikramiyeyi tutturması içten bile değil. DTP davasıyla ilgili verilecek karar konusunda fal açanların hangisi bu kadar isabetli bir tahminde bulunabildi ki!
Ne derinlik, ne derinlik!..
Ama Cemil Çiçek kadar derin olmayanlar bile, Batasuna ile DTP örneğinin pek de benzer olmadığını bilecek ve dahası Türkiyenin yakın tarihinden, 1994ten, DEPin kapatılması örneğini hatırlayacaklardır.
DEPlilerin yaka paça gözaltına alındığı, Mecliste gerçekleştirilen DEP darbesinin üzerinden 15 yıl geçti. Ve Kürt halkı kendi iradesine karşı bu kararları alanlara, daha güçlü bir yanıt vererek, grup kuracak çoğunlukta bir partiyi Meclise gönderdi. Dahası son seçimlerde, bütün cemaat örgütlenmesine ve asker-sivil bütün devlet olanaklarının AKP için bölgede harekete geçirilmesine rağmen, iktidar partisinin bölgedeki etkisini daralttı ve onu çok büyük ölçüde söylemde de kalsa bir açılıma zorladı.
Halkın siyasetteki rolünün yüksek mahkemelerden daha yüksek olduğunu bilenler, Kürt halkının Anayasa Mahkemesinin bu hediyesini de karşılıksız bırakmayacağını iyi bilirler. DTPnin kapatılması karşısında timsah gözyaşı dökenlerle, kına yakanlar da muhtemelen önümüzdeki günlerde birbirleriyle yarışacaklardır. Ama bunlar da gelir geçer, tarihin büyük hafızasında böylesi orta oyuncular için açılmış kuklalar bölümündeki yerlerini alır, unutulur giderler. Bu yüzden de iktidara, statükoculara, sermayeye, patronlarına yaranmak için birbirleriyle yarışan akıl küpü liberaller ile aklı evvel statükocuların DTP kapatma davası üzerine söyleyecekleri, yazacakları, kendi kuklalıkları kadar önemlidir, daha fazla değil!
Ancak Türkiyenin demokrasi güçlerinin bu karardan çıkaracakları önemli sonuçlar olacaktır, olmalıdır. Büyük mücadelelerle oluşturulan ve halkın özlemlerine tercüman olmak için çaba gösteren partiler bir mahkeme kararı ile bu kadar kolay kapatılabiliyorsa, bu meydanın biraz da boş bırakılmasından değil midir? AKP davasında ABnin, ABDnin, TÜSİADın ne kadar açıktan tepkilerle kararı etkilemeye çalıştıkları ve bunun sonuçları hatırlandığında, demokratik halk güçlerinin, onların örgütlerinin, partilerinin, aydınlarının da DTPnin kapatılma davası söz konusu olduğunda aynı istikrarlı tepkiyi göstermeleri gerekmez miydi? Demokrasinin ancak karşılıklı güç mücadeleleri ile o anki niteliğine büründüğü açık değil mi?
***
CHPli Öymenin Dersim katliamını savunması karşısında, durumdan nemalanmak isteyen AKP sözcüleri bile Seyit Rızanın idam sehpasındaki son sözlerini hatırlatmışlardı: Evlâd-ı Kerbelâyık; Bî-Hatayık; Ayıptır. Zulümdür. Cinayettir.
AKP hükümetinin göz yumduğu bu karar karşısında içinden benzer duyguları geçirmeyen kaç Kürt vardır?
Ama tarihi büyük acılarla yüklü Kürtler açısından, her bir kırıntısı için ciddi bedeller ödenerek elde edilen kazanımlar da, yukarıdan verilen böylesi kararlarla ortadan kaldırılamayacak kadar köklüdür artık. Kürtlere siyaset de örgüt de yasaklanamaz. Bu ülkenin siyasal haritasından haberdar olanlar bilir ki, siyasetten uzak tutulabilecek en son toplumsal kesim Kürtlerdir. Memleketin en siyasi ve en örgütlü kesiminin siyasetten ve örgütten men edilmesi mümkün mü?
DTP milletvekillerinin Meclisten çekilme kararı da, kapatılma sürecinde tek söz etmeyip şimdi akıl satmaya başlayan çok bilmiş zevatın dediğinin aksine, demokratik siyasetten çekilme anlamına gelmez. Tam tersine, anti demokratik bir darbeyi sineye çekebilen bir Meclisin demokratik siyaset merkezi olamayacağına dair demokratik bir uyarıdır. Darbeyi sineye çeken bir Meclis yerine sineyi millete sığınmak hem daha demokratik hem daha ahlakidir. Gerçek siyasetin başladığı halkın sinesinde olduktan sonra o Meclise daha çok girilir (Meclisten çekilme kararı, daha kapatılmanın ilk saatlerinde Neden Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk, şahinlere neden dokunulmadı? diye serzenişte bulunan, -aralarında bazı beyaz Kürtlerin de olduğu- aşağılık tayfasına da bir yanıt olmuştur herhalde.)
***
Evet, şimdiden bir barış ve demokrasi mücadelesi abidesi olan Ahmet Türkün de işaret ettiği gibi, DTPnin kapatılmasına rağmen, demokratik bir çözüm ve barış imkanı bu ülke halklarının ellerinde durmaktadır. Geleceği kazanmak için, bu imkanı dünden daha güçlü bir biçimde harekete geçirmek hepimiz için bir sorumluluktur. Zira bu kapatılma, sadece DTPye değil, Kürt sorununun halkın çıkarına uygun çözümü için samimi bir çaba içinde olan herkese dairdir.
VEDAT İLBEYOĞLU
Evrensel'i Takip Et