13 Aralık 2009 00:00
KİRVEME MEKTUPLAR
Kirvem,Özellikle şu son zamanlarda üzerine limon sıkılası şu garip beynimin girdaplarında dur durak demeden dolaşıp duran ve her geçen günün ardından da aklımı tümden kurcaladığı halde, yine de kendimce cevabını veremediğim sürüsüne lanet kimi sorular yüzünden başım dertte!
Kirvem,
Özellikle şu son zamanlarda üzerine limon sıkılası şu garip beynimin girdaplarında dur durak demeden dolaşıp duran ve her geçen günün ardından da aklımı tümden kurcaladığı halde, yine de kendimce cevabını veremediğim sürüsüne lanet kimi sorular yüzünden başım dertte!
Üstelik özüme göre her biri başlı başına birer arapsaçını andıran bu sorular yumağının doğru dürüst cevaplarını da hangi adreslerden bulup buluşturup, hangi akil adamlardan öğreneceğimi de çoğunlukla bilemediğim için neredeyse hepten keçileri kaçırmak üzereyim!
Aslında aklıma takılan, zihnimi kemiren bazı soruların yanıtlarını bulmak için şu kahrolası bitli başımı taştan taşa vurup, dolayısıyla bu cevapların peşinde hani mil pardon ama, bilmem neresine nişadır sürülmüş meşhur Kıbrıs merkepleri misali koşuşturup dururken, buna mukabil genellikle doğru dürüst bir cevap, eli yüzü düzgün bir yanıt yerine, tam aksine bol kepçeyle nasihat alınca, bu kez de kem talihime küsüyorum!
Evladım! Sen bu soruları kafandan sil, başını durduk yere belaya sokma!
Oğlum! Senin işin gücün yok mu, aklını başına topla, bu ve benzeri sorularla sakın uğraşma!
Onların, bu ve benzeri dedikleri soruların neden başımı belaya sokacağını ya da aklıma takılan kimi soruların yanıtını ararken, bunun yerine neden öncellikle kafamdan silip atmam gerektiğini aççık seçik ifade etmeyip, dahası da üstü kapalı, yandan çarklı bu tür laflar karşısında zaten olmayan aklım daha da karışınca, bu kez de kafamda yuva kuran tüm sorular giderek soru-sual olmaktan çıkıp nedense meraka dönüşüyorlar.
Nitekim, mesela, merak ediyorum; 1915teki sürgün, tehcir, kırım ve sözde soykırım denen o kahredici olayların ardından Anadoluda kökleri tümüyle kazınıp yer ile yeksan edilen, ancak günümüzde de sadece ve sadece İstanbulda sayıları iki elin parmaklarını zar zor aşan Ermeni okullarına kayıt yaptırabilmek için, hukuk devletimizin kanunları mucibince mademki illa da Ermeni ana ve babadan olma şartının yanı sıra, ayrıca nüfus kağıtlarına göre de T.C. vatandaşı olmaları gerekiyor, yine mademki bu bebelerin, bu çocukların Ermeni olduklarını ispat edebildikleri takdirde bu okullara kaydedilmelerine izin veriliyor, o zaman her sabah bu çocuklara, yani yakim bu Ermeni döllerine Türküm doğruyum varlığım Türk varlığına armağan olsun! diye acaba niçin yemin ettiriliyor ka yavrum!?
Üstelik bir taraftan hani nasıl derler şeytan azapta gerek düsturuyla muhtarlık kapılarında, noterlerde, nüfus müdürlüklerinde, milli eğitim koridorlarında koşuşturan ana-babalara gavur eziyeti babında çile çektirip, kırk dereden su taşıtıp, böylece otuz iki kısım tekmili birden her türlü resmi evrak, doküman, eski-yeni kütük kayıtlarıyla kendi çocuklarının özbeöz Ermeni olduklarını kanıtlamalarını isteyeceksin, sonra da bu sırat köprüsünü aşıp okula kaydoldukları günün sabahında aynı çocuklara, bu kez de koro halinde Türküm..! deyu yemin ettirip, sonra da bunun da adını hukuk devleti diye dosta düşmana yutturmaya çalışacaksın
Neyse
Haftaya aynı merakla sorulara berdevam Kirvem!
MIGIRDİÇ MARGOSYAN