14 Aralık 2009 00:00
MEDYATİK
Meğer ne büyük bir aileymişiz! Meğer ne çok sevenimiz, takip edenimiz varmış! Geçen hafta bir soru sordum gazeteleri nasıl okursunuz diye, bir dolu e-posta aldım sesime ses veren dostlardan...
Meğer ne büyük bir aileymişiz! Meğer ne çok sevenimiz, takip edenimiz varmış! Geçen hafta bir soru sordum gazeteleri nasıl okursunuz diye, bir dolu e-posta aldım sesime ses veren dostlardan...
İtiraf edeyim; mutlu oldum, hoşuma gitti...
Birazdan sözü o güzel insanlara bırakacağım. Ama önce bir rica:
Madem Evrenselin arkasında para babaları, holdingler yok; yalnızca okurlarına dayanıyor bu gazete, o vakit okurların sesi daha çok çıkmalı, değil mi? Evrenselin okur mektupları köşesi var, görüş sayfası var mesela. O sayfa daha da etkin kullanılsa, fena mı olur?
Sonra her köşe yazarının e-posta adresi var... O kadar önemli ki aslında gönderdiğiniz e-postalar, görüşlerinizi paylaşmanız, beğendiğinizi beğenmediğinizi söylemeniz, eleştirmeniz övmeniz... Nefes alıyor insan adeta!
Biraz da böyle böyle halkın gazetesi olur zaten bir gazete. Bu bağlar, bu ilişkiler sayesinde...
Neyse, uzattım galiba. En iyisi sözü okurlara bırakalım:
(Tüm mesajları köşeye taşımak mümkün olmadı. Görüşlerini aktaramadığım okurlar, kusura bakmasınlar.)
- Gazetesini sabah ekmeğiyle birlikte alan ve para vermek istemediği gazeteleri internetten okuyan bir dostumuz, gündemlerin peşine takılmayıp yeni gündemler yaratan, öngörülü yazıları beğendiğini söylüyor. Üstelik öngörülerin doğrulanıp doğrulanmayacağını da takip ediyormuş.
- Gazi Mahallesinden gelen muhtelif e-postalarda, Evrenselin emekçiden yana tavrı övülüyor. Biri hariç. Bir güzel kardeşim, başka konulara girmiş. O kendini biliyor.
- Hukuk fakültesi birinci sınıfta okuyan bir genç arkadaşımız, Evrensel ve Birgünü okurken bazen yorulduğunu anlatıyor. Zaten arapsaçına dönmüş olayları, olabildiğince netleştirebilen ve buna gayret eden yazarları tercih ediyorum diyor. Biçimsel istekleri de var ayrıca: Başlık ilgi çekici olacak, yazı kopuk olmayacak, araya sürekli yıldız konmayacak. Dikkatimi dağıtıyor diye şikayet etmiş ve ara başlıklı köşe yazılarını tek geçtiğini de eklemiş.
- Susurluktan bir dostumuz ise gazetedeki bazı yazıları okumayıp es geçebildiğini ama günlük siyasi gelişmeleri, o gün yararlanırım düşüncesiyle mutlaka okuduğunu vurguluyor. Yazılarda içtenlik ve samimiyeti takdir ediyor.
- Bazen sıkılıyorum gazetelerden, hep aynı şeyler gibi geliyor yazılanlar diyor bir dostumuz.
- Ve son olarak, Kastamonudan bir emekli okurumuz, Evrenselden İhsan Çaralan ve Mustafa Yalçınerin çözümlemelerini; -görüşlerini tasvip etmese de- Yılmaz Özdil ve Necati Doğrunun kısa cümlelerle olayları anlatmasını; Ece Temelkuranın tarzını ve cesaretini, Derya Sazakın ise orta yolda sola meyil gösterip yazmasını beğendiğini söylüyor.
Haftaya görüşmek üzere!
twitter.com/mkuleli
MUSTAFA KULELİ