Kopenhag’da kilitlenme sürüyor

KOPENHAG İklim Zirvesi’nde heyetlerin görüş ayrılıklarını gidermesi için bir gün kaldı ama anlaşmazlıkların çözümlenebileceğine dair henüz bir işaret yok.
Görüşmelerdeki tıkanma, heyetleri ve göstericileri umutsuzluğa sürüklüyor.
Uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinin başkanlığını yürüten Danimarka da, Kopenhag’dan kapsamlı bir anlaşma çıkmasının beklenmemesi gerektiğini dile getirdi.
Bazı konularda ilerleme sağlama ihtimalinin hâlâ bulunduğunu belirten yetkililer, ancak Kyoto’nun yerini alacak bir uluslararası anlaşma için gelecek yıl Meksika’da yapılacak konferansın beklenmesinin gerekebileceğini vurguluyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de Kopenhag’dan gelen haberlerin iyi olmadığını söyledi.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, karbon gazı salımlarını kimin ne kadar azaltacağı ve yoksul ülkelere iklim değişikliğine uyum sağlayabilmeleri için ne kadar yardım yapılacağı konularında anlaşamıyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, görüşmelerin çok yavaş ilerlemesinden hayal kırıklığı duyduğunu söyledi.
Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez ise konferansa hitaben yaptığı konuşmada, “İklim büyük bir kapitalist banka olsaydı, zengin ülkeler onu çoktan kurtarmışlardı bile” diye konuştu.
KÜÇÜK İLERLEMELER
Buna karşılık ilerleme sağlanan bazı konular da var. Japonya, anlaşma sağlanabilirse, önümüzdeki üç yıl içinde yoksul ülkelere yapılacak yardımlar için 15 milyar dolar ayırmayı vaat etti.
Yılda 5 milyar dolarlık bu üç yıllık yardım, AB’nin geçen hafta aynı konuda vaat ettiği yıllık 3.5 milyar dolara eklenecek.
Bir başka küçük ilerleme de ormansızlaşmayla mücadele alanında kaydedildi. Avustralya, Fransa, Japonya, Norveç, İngiltere ve ABD’den oluşan altı ülkelik blok da ormanların yok edilmesiyle mücadeleye üç yıl üst üste ortaklaşa 3.5’er milyar dolar mali destekle katkıda bulunacaklarını açıkladılar.
Etiyopya Başbakanı Meles Zenawi, Afrika Birliği adına konuşurken, zengin ülkelerden bekledikleri iklim yardımının miktarını önemli ölçüde azalttıklarını söyledi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın baş siyasi danışmanı Olav Kjorven BBC’ye verdiği demeçte, zirveden hâlâ anlamlı bir sonuç çıkması ihtimalinin bulunduğunu dile getirdi.
İngiltere Enerji ve İklim Değişikliği Bakanı Ed Milliband ise bir anlaşmaya varılması olasılığının bıçak sırtında olduğunu söylüyor. (DIŞ HABERLER)

---

EMEP: SORUNUN KAYNAĞI KAPİTALİST SİSTEMDİR

Emek Partisi (EMEP) Genel Merkezi, yaptığı yazılı açıklamada, “BM Kopenhag İklim Değişikliği Konferansı emperyalist sistemin insanlık ve doğa düşmanı yüzünü gizleyemez” dedi.
Kopenhag’da gerçekleştirilen ve 192 ülkeden temsilcilerin katılımıyla yapılan, sadece Akredite olan 5 bin gazetecinin izlediği hatırlatılarak, “Bu rakamlar ve yöneltilen dikkatler bu konferansın ne kadar önemli olduğunun göstergesidir” denildi.
Sorunun kaynağının, kapitalizmin hiçbir kural tanımadan sürdürdüğü aşırı kâr hırsı olduğu belirtilen EMEP açıklamasında, şu tespitlere yer verildi: “Küresel ısınma dünyayı tehdit eden bir boyut kazanmıştır. Canlıların; (bitki ve hayvanlar), insanların ve ülkelerin geleceğini ilgilendiren, yaşamsal önemdeki bu sorunun kaynağı da kapitalizmdir. Zengin, fakir bütün ülkelerin, bütün insanlığı tehdit eden sera gazlarının sorumlusu başta emperyalist ülkeler olmak üzere, tüm kapitalist dünya sistemidir. Sorunun kaynağı sanayi devrimiyle birlikte 1860’lı yıllardan bu yana giderek daha fazla tüketilen fosil yakıtların atmosfere bırakmış olduğu sera gazlarıdır. Sera gazlarını atmosfere bırakanların, doğaya karşı işledikleri suçlar ise her geçen gün kabarmaktadır.”
Atmosfere en fazla sera gazı salan ülke ABD olduğu hatırlatılan açıklamada, “Bu gün atmosfere salınan karbondioksitin yüzde 25’ini tek başına ABD üretmektedir. Hemen arkasından diğer emperyalist ülkeler gelmektedirler. Dünyanın en yoksul ülkeleri bu sorunda en az sorumluluğu olan ülkelerdir” denildi.
Gerçekler çarpıtılarak, faturanın ezilen ve sömürülen ülkelerin ve halkların üzerine yıkıldığı dile getirilen açıklamada, şöyle devam edildi: “Alışkanlık olduğu üzere; bu konferansta da kapitalist sistem ve emperyalist ülkeler aklanmak, küresel ısınmanın önlenmesi için ödenecek fatura gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere kesilmek istenecektir. Dahası bunu bu ülkelere bir ‘iyilik’ yapıyorlarmış gibi göstermek istemektedirler. 2012 yılında süresi dolacak olan Kyoto anlaşmasının yerini alacak olan yeni anlaşma da bu yaklaşımla kotarılmak, şartları ve hayata geçirilmesi gene dünya egemenlerinin çıkarlarını koruyacak şekilde gerçekleştirilmek istenecektir.”
Açıklamada ayrıca, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının geliştirilerek, doğaya verilen zararın ortadan kaldırılmalıdır. Toprağın, suyun, enerjinin, haberleşmenin, eğitimin ve sağlığın ticarileştirilmesi önlenmelidir” Görüşüne yer verildi. (DIŞ HABERLER)