22 Aralık 2009 00:00
BAŞYAZI
Uluslararası Üniversiteler Spor Federasyonu (FISU), 2007 Ocakındaki toplantısında, 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunlarının (Universiade 2011) Türkiyede, Erzurumda yapılmasını kararlaştırmıştı.
Uluslararası Üniversiteler Spor Federasyonu (FISU), 2007 Ocakındaki toplantısında, 2011 Dünya Üniversite Kış Oyunlarının (Universiade 2011) Türkiyede, Erzurumda yapılmasını kararlaştırmıştı.
Haber Erzurumda, yine absürd gösterilerle karşılanmıştı.
Elbette o günden beri de Erzurumda valilik ve Atatürk Üniversitesi merkezli olarak, olimpiyatın başarılı geçmesi için pek çok faaliyet sürdürüldüğü belirtiliyor.
Ancak geçtiğimiz günlerde Erzurum Üniversitelerarası Kış Olimpiyatlarının maskotu belirlenmiş; önceki gün bir TV kanalında, bu maskotun öğrencilerle dans edip şaklabanlık yaparken görüntüleri yayımlandı. Ama burada itirazımız, ne maskotun dans etmesine ne de maskotun şaklabanlıklarına. Bunlar onun en sevimli yanları belki de!
Seçilen maskot, Selçukluların Çift Başlı Kartalıymış!
Erzurumlu yetkililer, bula bula, bir olimpiyat vesilesiyle Erzurumun kültürünü, tarihini tanıtmak; bugünün dünyasına ve yarının insanlığına verecek mesajlarını iletmek üzere, Selçuklunun Çift Başlı Kartalını bulmuş demek ki!
Dervişin fikri neyse zikri de odur!
Dünyada olimpiyatların teması, neredeyse bugüne kadar, halklar arasında barışı, kardeşliği öne çıkarmak; yarışı, bir dostluk ve kardeşliği geliştiren bir vesile yapmak olmuştur. Devletler çoğu zaman olimpiyatları kendi politik amaçları için de kullanmışlar ama bunu yaparken bile barışı savunduklarını, halklar arasında dostluk istediklerini söyleme ihtiyacı duymuşlardır. Elbette kapitalizm koşullarında bu amaç bir ütopyadır ama en azından barış, dostluk, kardeşlik isteyen halklarda olumlu duygulara vesile yapmak isteyenlere bir destek olmuştur olimpiyatlar!
Bu nedenledir ki, olimpiyatları sembolize etmesi istenen maskotlar, bir yandan olimpiyatın yapıldığı kentin, ülkenin özelliğini taşırken öte yandan da barış, dostluk gibi insanlığa iyi mesajlar veren; bunun için de sevimli, sıcak şeylerden seçilmiştir.
Kartal, sadece bir kuş olmaktan çok yırtıcı bir kuş, bütün yırtıcı kuşların en yırtıcısı ve en güçlüsü olarak bilinmektedir. Ama buna rağmen bile kartal, korumaya alınmış bir tür olarak savunulabilirdi. Çift başlı kartal ise bir savaş, işgal ve şiddet alametidir; etrafındakilere korku salmak isteyenlerin sembolüdür.
Bu yüzden de Romada, Hitler Almanyasında, ABDde, (CIAnın da alameti farikası ve Türkiyenin polis örgütünün sembolü de çift başlı kartaldır) pek çok ülkede ordu ve savaş güçlerinin simgesi olarak kullanılır çift başlı kartal.
Yine Anadoluda Selçuklu öncesindeki kimi medeniyetlerde de çift başlı kartal; gücü, egemenliği, etrafa korku salmayı simgelemek için kullanılmıştır.
Üstelik Erzurumlu yetkililer, bu çift başlı kartalı Sevimli hale getirelim derken olacak; korkunç, aşırı çirkin bir yaratığa da dönüştürmüşler.
Bütün bunların da ötesinde Selçuklu Çift Başlı Kartalı fikri, Erzurumun tarihini, Selçukluyla; yani Türklerin Anadoluya gelip Erzurumu zapt etmesiyle başlatmaktır ki, bu da Erzurum gibi 10 bin yıllık tarihi olan bir kentin 9 bin yıllık bölümünün inkarı anlamına gelmektedir.
Oysa bir ülkeyi, bir kenti dünyaya tanıtırken en önemli argümanlardan birisi de o kentin tarihinin ne kadar eskiye dayandığı; ne kadar çok eski uygarlığın izlerini, tarihini bugüne taşıdığıdır.
Ne var ki tarihe, insanlık değerlerine ırkçı-şoven yaklaşımlar, Erzurum nüfusunun yüzde 98inin Türk olduğunu iddiaya kadar vardıran (Geri kalan yüzde 2 kimse...) ahmak milliyetçi yetkililerin, Selçuklu Çift Başlı Kartalından daha masum bir simge bulması zordur. Örneğin Erzurumun kurtuluş törenlerinde canlandırma olarak bile Ermeni görmeye dayanamayıp, karşısındaki arkadaşını vuran bir sembol seçilse, nasıl açıklardık dünyaya?!
Peki de; ırkçılığın, şovenizmin kıskacına sıkıştırılmış Erzurumda üniversite olimpiyatları, nasıl ve hangi demokratik ortamda yapılacaktır?
Çift başlı kartalı sembol seçenler bunu da düşünüyor mu?..
İHSAN ÇARALAN