26 Aralık 2009 00:00

Düzenleme yapılmalı

30.11.2009 tarihinde yayınlanan “ÇAYKUR’u bitirme rüyası” başlıklı yazı, hükümetin planladığı ve ÇAYKUR’u bitirmek için uğraş gösterdiği planlardı ancak üreticilerin...

Paylaş

30.11.2009 tarihinde yayınlanan “ÇAYKUR’u bitirme rüyası” başlıklı yazı, hükümetin planladığı ve ÇAYKUR’u bitirmek için uğraş gösterdiği planlardı ancak üreticilerin örgütlü mücadelesi tarafından rüyaya dönüştürülebileceğini düşünüyorum .Bu noktada Çay-Sen’in sunduğu önerilerinin belli başlı noktalarına katılmakla birlikte paylaşmadığım ve üreticilerin de karşı çıkmasını gerektiren noktalara değinmek istiyorum.
“Çay kanunu tasarısı” bir bütün olarak üretici ve onların örgütlerinden Tümköy-Sen, Çay-Sen Ziraat Odaları vb. habersiz hazırlanması hazırlayıcıların niyetlerinin üretici aleyhinde olduğunu başta belirtmek gerekir.
Çay borsası kuru çayın fiyatını belirlemekte, kesinti yaş çay üreticisinden yapılmaktadır. Bu nedenle ticaret borsasına çay üreticisinden yapılan kesintinin anlamı da, dayanağı da yoktur. Buna bütünüyle karşı çıkılmalıdır.
Yeniden hasat için üreticilerin desteklenmesi önemli ve gereklidir. Fakat burada “ön ödeme ve mahsuben ödeme” avantaj gözükse de dezavantaj yaratmaktadır. Tek avantajın hasada elde para ile girmek olan bu ilişkide üretici ön ödeme ile çay fiyatını belirlemekten tamamen uzaklaşır. Baştan çay tüccarına bağlanmış yani tüccarla sözleşme yapmış olur.
Sonuçta çayını ön ödeme aldığı şirkete ya da kuruma vermek suretiyle sözleşmeli üreticilik yapmış olur. Fındıkta olduğu gibi ön ödeme, mahsuben ödeme ile alınan şirkete emanet çay vermiş olacaktır. Bugün çay taban fiyatı açıklanırken bile gerçek değerinde satamadığı çayını yarın fındıkta olduğu gibi hükümet fiyat açıklamadığı durumda çayın fiyatı nerelerde olacağı açıkça ortadadır. Alıcıya borçlanan üretici köylünün ürünü üzerinde hak iddia etmesi zorlaşarak alıcı şirketler ne verirse ona razı olmak durumunda kalacaktır. Bu nedenle alıcıya borçlanarak çay şirketlerinin üzerimizde baskı kurmasını engellemenin yolu devletin çay üretimini desteklemesi kapsamında gübrenin faizsiz ve KDV’siz verilmesi, çay taban fiyatını üretici örgütleri ile belirlemesi, budama priminin arttırılması, yaşlanmış çaylıkların tamamen devlet desteği ile yenilenmesi, çay alım yerlerinin yapımı ve onarımı, çay alan kurumlar tarafından yapılması talep etmek gereklidir.
Kontenjan ÇAYKUR’un çay alımını sınırlamaktadır. Bu durumda üretici çayı kayıp olmaması için özel çay şirketlerine ürününü vermek zorunda kalmaktadır. Özel çay şirketleri de üreticinin bu zor durumundan yararlanarak hem düşük fiyatta çay alıyor (Peşin ve benzeri gerekçelerle) hem parayı geç veriyor (Bazen de ödeme güçlüğü ve benzeri gerekçelerle fi tarihine bırakıyor), hem de ihtiyacından fazla kuru çay, kumanya vs. vererek çay üreticisine darbe vurmaktadır. Kota ise tamamen çay üretimini kısıtlayan uygulamadır. Çay üreticisi kota fazlasını zorunlu olarak özel çay şirketlerine ucuza vermek durumundadır. Bu nedenlerden dolayı kota ve kontenjana bütünü ile karşı çıkılmalıdır.
Çay üretiminin önündeki engellerden biri de ithal ve kaçak çaylardır. Ülkemizde yetişen bir ürünün yasal yada yasa dışı yöntemlerle ülke dışından alınması üreticilere vurulan darbedir.
Bütün bunların engellenmesi de devletin ve uygulamanın başındaki siyasi iktidarların görevleridir. Bu konuda yapılacak bütün düzenlemelerin üretici ve örgütleri ile yapılması gerekmektedir.
Muhammet Soluk (Üretici-Rize)
ÖNCEKİ HABER

Yetim hakkını kimler yiyor!

SONRAKİ HABER

Çocuklara dokunmayın...

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...