28 Aralık 2009 00:00
Sır perdesi aralanacak mı?
Aradan günler geçmesine ve yaşanan gelişmelere rağmen Arınça suikast bilmecesi üzerindeki sır perdesi aydınlatılamadı. Kamuoyunda hâlâ suikast iddiasının gerçek olduğunu ve olmadığını düşünenler var.
Aradan günler geçmesine ve yaşanan gelişmelere rağmen Arınça suikast bilmecesi üzerindeki sır perdesi aydınlatılamadı. Kamuoyunda hâlâ suikast iddiasının gerçek olduğunu ve olmadığını düşünenler var. Soruşturma kapsamında önceki gece ve dün de Özel Kuvvetlerde 2. arama yapıldı. Bu kez arama devlet sırlarının bulunduğu evrak odasında yapıldı. Şimdi bu gelişmenin suikastın üzerindeki sır perdesini aralayıp aralayamayacağı sorusunun cevabı bekleniyor.
MÜHÜRLENMİŞTİ
Arınça suikast iddiasıyla 19 Aralıkta iki askerin yakalanmasıyla birlikte başlayan soruşturma tüm hızıyla sürüyor. Özel Kuvvetler Seferberlik Bölge Müdürlüğünde cuma gecesi başlatılıp sabaha karşı sona eren aramada, askeri yetkililer, savcıları giriş için özel izin gerektiği gerekçesiyle evrak bölümüne sokmamıştı. Bunun üzerine bölüm 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimi Kadir Kayhan tarafından mühürlenmişti.
İKİNCİ ARAMA
Söz konusu bölümde arama yapmak üzere Savcı Şemsettin Özcan, cumartesi akşamı saat 21.30da yeniden Özel Kuvvetler Seferberlik Müdürlüğüne geldi. Saatler 00.30u gösterdiğinde Özel Kuvvetlerdeki aramaya 11. Ağır Ceza Mahkemesi Nöbetçi Hakimi Kadir Kayhan ve Savcı Mustafa Bilgili de dahil oldu. Aramaya askeri savcıların da katıldığı öğrenildi.
POLİS ÖNCE ALINMADI
Bu arada, Kayhan ve Bilgiliyi taşıyan altı araçtan 5i Özel Kuvvetlere alınırken, Terörle Mücadele Şubesi polislerinin bulunduğu aracın girişine izin verilmedi. Ancak ilerleyen saatlerde Terörle Mücadeleye ait başka bir araç tesise girdi. Savcıların, ilk gün arama izni verilmeyen ve mühürlenen evrak bölümünde arama yaptığı belirtildi. Evrak bölümünde gizli yazışmaların ve bazı devlet sırlarının bulunduğu ifade edildi.
KRİMİNAL İNCELEME BEKLENMEDİ
Soruşturmada en önemli delil, subayların yutmaya çalıştığı ileri sürülen ve Arınçın adresinin yazılı olduğu belirtilen kağıtlar. Olay yeri tutanağına göre Albay E.Y.B, notun kendisine ait olmadığını, nereden geldiğini ve kimin koyduğunu bilmediğini söyledi. Nottaki yazının kime ait olduğuna yönelik kriminal inceleme yapılması beklenirken, savcılık sürpriz bir adım atarak, Özel Kuvvetlerde arama yaptı. Bu durum, elde başka belgeler ve kanıtlar da var iddialarını güçlendirdi.
İKİ SUBAY GÖZALTINDA
Savcılık kaynakları, Albay E.Y.B. ve Binbaşı İ.Gnin gözaltına alındığı bilgisini verdi. Merkez Komutanlığında tutulan 8 askeri personelin adliyeye getirilerek özel yetkili savcılar tarafından sorgulanmaları bekleniyor. Askeri personel en fazla dört gün gözaltında tutulabilecek. Gözaltındakilerin en geç dört gün sonra sivil savcılığa ifade vermek üzere adliyeye sevk edilmesi bekleniyor. (Ankara/EVRENSEL)
BAŞBAKAN ERDOĞAN KiMi KORUYOR?
BAŞBAKAN Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Arınça suikast iddiasıyla karargahta yapılan aramalarla ilgili olarak, suç işleyen varsa bunun kuruma mal edilemeyeceğini söyledi. TSKnın subayların gözaltına alındığı gece görevde olduğunu açıklamasına ve aramanın adının pek çok provokasyona ve kirli olaya karıştığı iddia edilen bir bölümde yapılmasına rağmen Kurumları yıpratmayalım, kurumlara mal etmeyelim demesi, Erdoğan kimi koruyor sorusunu gündeme getirdi. Başbakanın İddia, söylenti ve dedikodularla kimsenin huzuru bozma hakkı yok demesi de dikkat çekti.
Başbakan Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun (DEİK) Ceylan Hotelde düzenlenen Olağan Genel Kurul Toplantısına katıldı. Erdoğan yaptığı konuşmada, Arınça suikast iddiasıyla ilgili yürütülen soruşturmaya da değindi. Kurumlar arasında çatışma var yorumlarına sert yanıt veren Başbakan Erdoğan, Hukuk sistemi ak ile karayı ortaya çıkarıyor. Kurumlar arası suç işleyen varsa kuruma mal edilemez. İddia, söylenti ve dedikodularla kimsenin huzuru bozma hakkı yok. Aziz milletimiz oynanan oyunu görüyor dedi. (HABER MERKEZİ)
MEHMET ELKATMIŞ KOMiSYON KURULSUN
Seferberlik Bölge Başkanlığında arama yapmaları kontrgerilla tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Eski Susurluk Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, Seferberlik Bölge Başkanlığında arama yapılıyor olmasının önemli bir aşama olduğunu söyledi. Gladio ya da kontrgerillanın geçmişte yaptıklarının bilindiğini ifade eden Elkatmış, Susurluk Komisyonuna askerlerin yalan ve yanlış bilgiler verdiğini anlatarak, JİTEMin olmadığını söylediler ama bugün varlığı ortaya çıktı dedi. Yargının işinin zor olduğuna dikkat çeken Elkatmış, engellerin aşılması için Devlet Denetleme Kurulu, Başbakanlık Teftiş Kurulu ya da Mecliste özel bir komisyon kurulabileceğini ifade etti.
FATiH ALTAYLIDAN iLGiNÇ iDDiA
Arınça suikast iddiasıyla ilgili sis perdesi henüz aralanmadı. Polis ve askerin açıklamaları birbiriyle çelişirken, Fatih Altaylı, Habertürkte kulislerde konuşulan ama çok dile getirilmeyen bir başka iddiayı yazdı. Altaylının dünkü köşesinde yer alan yazıya göre: O gece Genelkurmay Özel Kuvvetleri arayan bir kişi, Üst düzey subay, şu anda Bülent Arınçın evinde, AKPlilerle buluştu istihbaratını verir. Bunun üzerine o iki subay, Arınçın evine giderler. Aynı anda, numarası ve yeri daha sonra tespit edilen ankesörlü bir telefondan Ankara Emniyeti aranır ve kimliği meçhul bir kişi, İki subay şu anda Bülent Arınçın evinin önünde Arınça suikast yapmak üzere ihbarında bulunur.
NELER OLDU, NASIL OLDU?
Arınça yönelik bir suikast planı iddiasıyla geçtiğimiz cumartesi akşamı başlayan soruşturma, Türkiyede deyim yerindeyse tozu dumana kattı. Hızına yetişilemeyecek gelişmeler yaşanırken, bunların hepsi Başbuğ ve Erdoğanın bilgisi dahilinde oldu. Zira, ikilinin bir haftada iki defa saatler boyunca görüşmeler yapması da, TSKnın, geçmiş deneyimlerinin aksine sessizliğini koruması da bunların göstergesi olarak yorumlanıyor.
TAM SÖNDÜ DERKEN...
Suikast zanlısı iki asker önce serbest bırakıldı. Ardından TSKdan Bilgi sızdıran bir personel izleniyordu açıklaması geldi. Bu iki bilgi birleştirilince, kamuoyunda suikast iddialarının gerçeği yansıtmadığı yorumları ağırlık kazanırken, bir ilk yaşandı ve askeri bölge sivil savcılar tarafından basıldı. Ardından 8 asker gözaltına alındı. Peki bu baş döndürücü trafikte neler yaşandı? İşte satırbaşlarıyla gün gün yaşananlar:
-19 ARALIK:
*Albay E.Y.B. ve Binbaşı İ.B, bir ihbar sonucu Arınçın evinin yakınında yakalandı.
*Polis, iki subayın üzerinde ve arabasında arama yaptı. Bir subayın Arınçın ev adresinin yazıldığı belirtilen bir kağıt parçasını yutmaya çalıştığı iddia edildi.
*İki subay, gözaltına alındı evlerinde arama yapıldı.
-20 ARALIK:
*2 subayın bilgisayarları incelenmek üzere götürüldü.
*Subaylar önemli iddialara rağmen serbest bırakıldı.
*Kimi kaynaklara göre savcılar delil olmadığı gerekçesiyle subayları salıverdi.
-21 ARALIK:
*Arınç, Ankara emniyet müdüründen olayla ilgili bilgi aldı.
*Hükümet Sözcüsü Çiçek, ibretlik ceza istedi.
-22 ARALIK:
*Suskunluğunu koruyan Başbakan Erdoğandan Vahim bir olay değerlendirmesi geldi.
-23 ARALIK:
*Günlerce sessizliğini koruyan Genelkurmay Başkanlığı nihayet bir açıklama yaptı. TSK, 2 subayın, bilgi sızdıran bir askeri personeli takip ettiği bilgisini verdi. k24 ARALIK:
*TSKnın açıklamasından tatmin olmayan Arınç, Bu tevil yoluyla ikrardır dedi.
*Bu açıklamalar arasında Erdoğan ile Başbuğ, haftalık toplantı için bir araya geldi.
*Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erdoğan ve Başbuğ ile haftalık olağan toplantı gerçekleştirdi.
-25 ARALIK:
*Gül, konunun devletin zirvesinde uzun uzun konuşulduğunu söyledi. Ve Ben de müdahilim değerlendirmesinde bulundu.
*Başbuğdan ilginç bir çıkış geldi. Başbuğ, başkanı olduğu Genelkurmayın olayla ilgili açıklaması ile ilgili olarak, Bazı suallere cevap verememiş olabiliriz açıklamasını yaptı.
*Ve bir ilk yaşandı. Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığında arama başlatıldı.
-26 ARALIK:
*Türkiye bunun şokunu yaşarken, Genelkurmay arama sonrasında 8 askeri personelin gözaltına alındığını açıkladı.
*Bu gelişmeler arasında Erdoğan, Başbuğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Koşaner ile 3 saat süreyle görüştü. Hem de programında yokken ve Başbuğ ile kısa bir süre önce (perşembe günü) görüşmüşken.
*Erdoğan, suikast iddialarının gündeme gelmesi beklenen MGKya katılacak bakanlarla bir araya geldi.
*Tam herkes trafik durdu, olanları bir değerlendirelim derken, saat ikinci arama başladı.
-27 ARALIK:
*Gece başlayan aramalar 27 Aralıka kadar sürdü. Aramayı tamamlayan savcılar, askeri bölgeden ayrıldı.
BiRiMiN YAPISI NASIL?
1952 yılında kurulan STKB, hiyerarşik olarak Özel Kuvvetler Komutanlığına, o da Genelkurmay ikinci başkanına bağlı. Birimi kuran Tuğgeneral Daniş Karabelen ABD eğitim gördü. ABDye gönderilen 16 subay, Özel Kuvvetlerin resmi çekirdeğini oluşturdu. Bu faaliyetler sırasında asla erler kullanılmıyor. Kadro daha ziyade astsubaylardan oluşuyor. Türkiyeyi 16 bölgeye ayıran STKB Gayrinizami harp örgütlemekle görevli. Gayrinizami harp örgütlenmeleri, bölge illeri başta olmak üzere Türkiyenin çeşitli bölgelerinde kendisini tarih boyunca gösterdi ve göstermeye de devam ediyor.
ARINÇa suikast iddialarıyla birlikte yapılan baskınlar, dikkatleri bir kez daha Seferberlik Tetkik Kurulu, Özel Harp Dairesi gibi kurumlar üzerine çekti. Türkiyenin NATOya girmesiyle, bu tür örgütlenmeler Soğuk Savaşın en önemli araçlarından oldu. SSCBye karşı kurulan yarı resmi gizli örgütler, Avrupanın birçok ülkesinde kuruldu. CIA tarafından finanse edilen bu örgütler, Süper NATO olarak adlandırıldı, ancak her ülkede ayrı bir isimle örgütlendi. En ünlüsü 1990da deşifre olan İtalyanın gizli örgütü Gladioydu. Peki suikast iddialarının ardından iki defa gece yarısı basılan Seferberlik Tetkik Kurulu Başkanlığı (STKB) nedir? Ne zaman kuruldu? Kim kurdu? Görevleri ve amacı ne?
NATOUN ÜRÜNÜ
Türkiye 4 Nisan 1952de NATOya girdi. Gizli ordunun adı Seferberlik Tetkik Kuruluydu ve Amerikan Askeri Yardım Heyetinin Ankara Bahçelievlerdeki binasında faaliyet gösteriyordu. CIA ve Adnan Menderes Hükümeti arasında 1959da imzalanan askeri bir anlaşmada gizli ordunun yurtiçi görevi ifade edilirken, gizli askerlerin rejime karşı iç ayaklanma durumunda da harekete geçirileceği belirtiliyordu.
KONTRGERİLLA
FAALİYETİ YÜRÜTÜLDÜ
Seferberlik Tetkik Kurulu, 1965te yeniden yapılandırıldı ve adı Özel Harp Dairesi olarak değiştirildi. ÖHD ve kontrgerillasının resmi görevi şöyle ifade ediliyordu: Komünist işgal ya da ayaklanma durumunda, işgale son vermek için gerilla yöntemlerini ve mümkün olan tüm yeraltı faaliyetlerini kullanmak. Öyle de oldu. Gayrinizami harp yöntemleri kullanılarak bugün Ergenekon davasıyla bir kısmı gündeme gelen provokasyonlar, suikastlar ve kirli işler tezgahlandı.
PARA LAZIM OLUNCA HABERİ OLDU
Başbakan Ecevit, böyle bir yapının varlığını 1974teki başbakanlığı döneminde tesadüfen öğrendiğini açıkladı. Ecevit, 1974te dönemin Genelkurmay başkanı Orgeneral Semih Sancarın, acil bir ihtiyaç için Başbakanlığın örtülü ödeneğinden birkaç milyon dolar istemesiyle başlayan bilgilendirme sürecini şöyle aktaracaktı: Bu paranın ne amaçla istendiğini sormak zorunda kaldım. Özel Harp Dairesi için istiyoruz yanıtı geldi.
PARALAR ABDDEN
Ecevit, birimin kime hizmet ettiğini şu sözleriyle özetliyordu: Öyle bir resmi dairenin, o zamana kadar adını bile duymamıştım... Şimdiye kadar bu dairenin giderleri nereden karşılanıyordu diye sordum. O zamana kadar bu dairenin tüm giderlerini bir gizli ödenekle ABDnin karşıladığı bana bildirildi. Özel Harp Dairesinin nerede bulunduğunu sordum. Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada yanıtını aldım...
SİLAH DEPOLARI
Ecevit, kendisine verilen brifingle daha ayrıntılı bilgiler edindi: Adları gizli tutulan bazı vatansever gönüllüler de sivil uzantı olarak çalışmak üzere ömür boyu görevlendirilmişlerdi. Gereğinde bu gönüllü sivil vatanseverlerin kullanmaları için de, Türkiyenin bazı yerlerinde gizli silah depoları oluşturulmuştu. Bu depoların benzerleri Ergenekon soruşturmasında ortaya çıktı.
BAŞBUĞ DA
İTİRAF ETTİ
Bu silahlarla ilgili Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, 29 Nisan 2009 tarihinde Genelkurmay Karargahında düzenlediği basın toplantısında, Bunun net olarak cevabını veriyorum; 1986 yılına kadar TSKnın özellikle Özel Kuvvetler Komutanlığımıza ait Türkiye sathında gömülü silah ve mühimmatı vardır demişti. Her ne kadar kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmasa da, Başbuğ bu silahların 1998e kadar toplandığını açıklamıştı.
SADECE ADI DEĞİŞTİ
İtalyada birçok kanlı eylem yapan gizli örgütün adı Gladioydu ve bu örgütlerden birçok Avrupa ülkesinde bulunuyordu. Batı ülkeleri bu örgütleri tasfiye ettiklerini açıkladılar. Türkiyede bu yapının varlığı resmen doğrulanmadı, ancak bu tarihten sonra Özel Harp Dairesi, Özel Kuvvetler Komutanlığı adı altında faaliyet yürütmeye başladı.
ÜZERİNE GİDİLMEDİ
Susurluk kazasının ardından ortaya çıkan ilişkiler ve iddialarla ilgili TBMMde kurulan komisyonun raporuna muhalefet şerhi koyan Komisyon Üyesi Fikri Sağlar, Türkiyede 1952 yılında Seferberlik Tetkik Kurulunun kurulması, daha sonra da Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak adlandırılan oluşumun irdelenmesi zorunluyken, bu konu göz ardı edilmiştir dedi. (İstanbul/EVRENSEL)
58 YILLIK KARANLIK ÖRGÜTLENME
Türkiyeyi 12 Eylüle götüren süreçteki en kanlı eylemlerden biri 1 Mayıs katliamıydı. Ecevit, katliamların ardından Cumhurbaşkanı Korutürke, Özel Harp Dairesiyle ilgili bilgiler aktarmış ve eylemde kontrgerillanın parmağı olduğundan şüphelendiğini bildirmişti. Sadece 1 Mayısta değil, 6-7 Eylül olayları, Maraş, Sivas, Çorum, Gazi katliamları başta olmak üzere pek çok karanlık olayın arkasında aynı yapılanmanın olduğu biliniyor.