28 Aralık 2009 00:00
BAŞYAZI
Son günlerde Ankarayı niteleyen kavramlar; entrika, kargaşa, siyasi madrabazlık, gibi kavramlar... Bu durumu dün bizim gazete de Ankara toz duman diye ifade etmişti.
Son günlerde Ankarayı niteleyen kavramlar; entrika, kargaşa, siyasi madrabazlık, gibi kavramlar... Bu durumu dün bizim gazete de Ankara toz duman diye ifade etmişti.
Burada Ankaradan kasıt elbette kentin fiziki durumu; sosyal, sınıfsal, çevresel özellikleri değil, iktidar mücadelelerinin ülkenin başkentindeki yansımasıdır.
AKPnin iktidara gelmesinden beri, çeşitli biçimlerde süren AKP ile asker ve sivil bürokrasinin iktidar mücadelelerinde, saray entrikalarını aratmayan ve karşılıklı suçlamalarla (karalamalar, iftiralar, arkadan dolanmalar, psikolojik ve özel savaş yöntemleri, at izinin it izine karıştırılması...) girişilen hamleler, Ankarayı belirler hale geldi.
Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı iki subayın gözaltına alınması ve çalıştıkları Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesinde ofislerin iki gece boyunca aranmasının devamı olarak, Genelkurmay başkanı ve Kara Kuvvetleri komutanının Başbakanla üç saatlik görüşmesi, egemen klikler arasındaki mücadelenin sıcaklığını ve derinliğini göstermektedir.
Hele bu görüşmelerden sonra Başbakanlıktan yapılan, Başbakan ve Genelkurmay başkanı iç ve dış güvenlik konularını görüştü! açıklaması ise sadece bu alanda süren mücadelede güçler dengesinin, bir tarafın ötekini tasfiye edecek kadar büyümediği, ancak yeni durumların yeni bir uzlaşmayı da gerektirdiğini göstermektedir.
Genelkurmay başkanı, Evet, her soruya yanıt vermedik ama şimdilik bu kadar! sözleriyle, İki subay Arınçın değil köstebeğin peşindeydideısrar ederken, Arınç ve arkasındaki hükümet ise Arınça suikast hazırlığı yapıldığında ısrar ediyor.
Savcılar herhalde, Seferberlik Tetkik Dairesinin sırlarla dolu kozmik kasalarında bu suikast iddiasına dair belgeler arıyor. Bu odalarda ele ne geçtiği bilinmeden bile AKP Hükümeti, basındaki yandaşları aracılığı ile bugüne kadar hiçbir hükümetin yapamadığını yapan hükümet olduğu üstünden puan toplamak için sıkı bir propaganda yürütüyor.
Ama bütün bu arama taramalar, bütün bu Kozmik odaya girildi! gürültüsünden halka yansıyan; hükümetin bir demokrasi kahramanlığı yaptığı, propagandası ile askerle Başbakanın iç ve dış güvenlikle ilgili konuları görüştükleri yalanından ibarettir. Ve belki de bunlara, Genelkurmay başkanının, İsmet İnönünün Kurtuluş Savaşı sırasında sözünü ettiği, Dışarıda düşman saldırıları içeride isyanlar ayaklanmalar diye yakınmasıdır. Burada Orgeneral Başbuğ, iki yanlı saldırıdan söz ediyor ama isyan ve ayaklanmalar derken, ordu içinden gelen darbe hazırlığı ya da Ergenekoncu örgütlenmelerden mi söz ediyor, yoksa hükümetin arkadan hançerlemelerinden mi belli değildir. Yani, onca olayın üstünden elde kalan, bu olanları daha da karanlık ve anlaşılmaz hale getiren iddialar, demeçler, resmi açıklamalar, her anlama gelecek serzenişlerdir!
Aslına bakarsak, iktidar mücadelesi alanında burjuva kliklerin genel tutumudur bu. Ve kendilerinin, kendileri için güç istediklerini gizlemek için en sık başvurdukları yoldur. Çünkü onlar için halkın gerçekleri bilmemesi, bilmesinden iyidir. Hatta onlar, güçlerini bu bilgisizlikten, dezenformasyondan alırlar. Onun için de hava ne kadar dumanlı olursa o kadar iyidir onlar için.
Hem AKP için hem de asker ve sivil bürokrasi için bu böyledir!
Ancak bütün bu arama taramalar, casus filmi kıvamında basına yansıtılan arka plan hikayeler, her belirtinin Eldiven darbe hazırlığı planının unsuru olarak değerlendirilmesi, AKPnin elini güçlendirmektedir.
İşçilerle, emekçilerle, Kürtlerle cepheden karşı karşıya gelen, bu güçler karşısında büyük bir itibar yitimi mecrasına sürüklenen AKP, puan alacağı tek alan olarak gördüğü halkın oylarıyla aldığı iktidarı kullanırken mağdur olmuş bir hükümeti oynamayı, en kârlı rol olarak görmekte; öyle davranmaktadır.
Bugün toz duman içindeki Ankarada Milli Güvenlik Kurulu toplanacak ve herhalde hükümetle asker arasındaki uzlaşmanın sınırlarını, 2010da bu mücadelenin seyrinin yol haritasını yeniden belirleyecektir. Elbette bir dahaki krize kadarki seyrini!..
Bugünkü MGK toplantısının uzunluğunu ve hararetini bu konu belirleyecektir. Ama bir uzlaşmazlık da çıkmayacaktır.
Kürt sorunu ve ona bağlı iç ve dış güvenlik konularında ise artık askerle hükümetin arasında MGKyı tıkayacak ciddi bir anlaşmazlık konusu görünmemektedir.
İHSAN ÇARALAN