29 Aralık 2009 00:00
RAMP IŞIKLARI
Türkiye tiyatrosu bir muhalif sesini daha yitirdi. Rejisör, oyuncu, öğretim üyesi ve politik aktivist Ali Taygun, artık aramızda değil.
Türkiye tiyatrosu bir muhalif sesini daha yitirdi. Rejisör, oyuncu, öğretim üyesi ve politik aktivist Ali Taygun, artık aramızda değil. 1943 yılında İstanbulda doğan Taygun, Robert Kolejinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi ve ardından 1969 yılında ABDde Yale Üniversitesinde Tiyatro Yönetmenliğinden mezun oldu ve Türkiyeye döndü. O yıllarda İstanbulda kimi özel tiyatrolarda oyuncu ve yönetmen olarak çalışarak sanat ortamına dahil oldu. 1970li yıllarda sanatsal çalışmalarını politik eylemleri ile buluşturan Taygun, Türkiyede muhalif tiyatronun kendi sanatsal ve estetik dilini ve tarzını yaratmasına önemli katkılar sundu. 1974 yılında İstanbul Şehir Tiyatrolarına kadrolu sanatçı olarak giren Ali Taygun, aynı zamanda Ankara Birlik Sahnesi, Ankara Çağdaş Sahne ve Ankara Devlet Tiyatrolarında önemli oyunlar sahneledi.
12 Eylül faşizminin yönetime el koyması ile birlikte Şehir Tiyatrolarından uzaklaştırılarak görevine son verilen Taygun, 1982 yılında huzur ortamını inşa etmek üzere yönetimi ele geçiren cuntanın baskı ve şiddetinden payına düşeni aldı ve Barış Derneği Davasından tutuklandı. Uzun yıllarını cezaevi koridorlarında ve mahkeme salonlarında geçirdi. Tutuklananlar arasında Barış Derneği Genel Başkanı, Büyükelçi Mahmut Dikerdem, Şair Ataol Behramoğlu, Milletvekili ve bu satırların yazarının ortaokuldan Türkçe öğretmeni, öğretmen örgütlenmesinin en hızlı ve etkili ismi İsmail Hakkı Öztorun, Gazeteci Ali Sirmen, Prof. Gençay Gürsoy, Dr. Erdal Atabek, Ressam Orhan Taylan, Avukat Metin Özek ve dönemin İstanbul Belediye Başkanı Reha İsvan gibi Türkiyenin pek çok aydın, sanatçı ve yazarı da vardı.
1989 yılında mahkeme suçsuz olduğuna karar verdi ve arkadaşları ile birlikte beraat etti. Sanat ve tiyatro çalışmalarına yeniden başlayan Taygun, bu yıllarda hem politik etkinliklerini sürdürdü hem de tiyatro çalışmalarına başladı. Bir ara haftalık Gökkuşağı dergisini yayınladı ve aynı yıl yeni kurulan ve ardından kapatılan Türkiye Birleşik Komünist Partisinin kuruluşunda yer aldı ve Merkez Yürütme Kurulu üyeliği yaptı.
Aynı yıl Helsinki Watch adlı insan hakları kuruluşu tarafından dünyanın önde gelen 10 insan hakları gözlemcisine verilen onur ödülünü Amnesty İnternational ile paylaştı. 1990 yılında, uzaklaştırıldığı İstanbul Şehir Tiyatrolarına yeniden dönen Ali Taygun, sahnelediği oyunlarla seyircinin beğenisini toplayarak önemli bir konum elde etti. Sahneleme çalışmalarının yanında aynı zamanda başta Shakespeare olmak üzere dünya tiyatrosundan çeviriler de yapan Taygun, diğer yandan yazdığı makale ve tartışma yazılarıyla da nitelikli, sanatsal ve estetik etkinliğin kuramsal altyapısının oluşmasına teorik anlamda katkılar sundu.
Tiyatro sanatında her türden yazarın farklı tarzlarda ve üsluplarda metinlerini kendi sanat anlayışı ve estetik algısına göre yorumlayarak önemli sahnelemelerin altına imza attı. Başta Anton Çehov olmak üzere Bertolt Brecht, William Shakespeare, Samuel Beckett gibi dünya sanat ve edebiyatında önemli yer edinmiş yazarların metinlerini geleneksel yorumların dışında sahneleyerek hem eleştiri hem de övgü aldı. Ama sanat anlayışından ve muhalif kimliğinden ödün vermedi ve inandığı yoldan ve sanata yüklediği misyondan çark etmedi.
Yönetmenliğinin yanı sıra yapımcılık da yapan Taygun, aynı zamanda kimi sinema filmlerinde de rol aldı. Bu yoğun çalışmaları arasında gençlere deneyimlerini aktarmak üzere üniversitede oyunculuk, rejisörlük ve estetik üzerine dersler de veren usta yönetmen, sorumlu ve örnek bir sanatçı, duyarlı bir yurttaş olarak, estetik ve entelektüel etkinliği ile bir komünist olarak, tutarlı bir yaşamın önemli bir modeli olarak yoğun bir hayat yaşadı.
Türkiyenin son yıllarda yaşadığı kültürel yozlaşma ve sanatsal çölleşmede yeri doldurulamayacak türden bir insan ve adam gibi adamdı. Onu özleyeceğiz ve hep güzel duygularla anacağız.
METİN BORAN