BAŞYAZI

Bu yazının başlığı daha atıldığı zaman tümüyle geçersiz oldu. Çünkü Tayyip Erdoğan Hükümeti, bütün yılı halka zam ve zulüm yılı, işsizlik, yoksulluk, biber gazı, cop, ölümler ve zulümler olarak yaşattıktan sonra eski yılın son gününde, sigaradan benzine, mazota, damga vergisinden içkiye çeşitli kalemlerde zam yağdırdı.
Böylece şunu söyledi: “Ben yokluk yoksulluktan anlamam. Madem bana oy verip hükümet yaptınız; öyleyse benim yaptığım har vurup harman savurmaları, seçim rüşvetlerimi, eşe dosta ihale armağanlarımı, hazineden rantiyeye, patronlara aktardığım 100 milyara dayanan masrafları ödeyeceksiniz!”
Bu zamların anlamı budur.
Çünkü dün yapılan zamlar, ne benzinin, sigaranın, içkinin maliyeti, ne de çoğu zaman dendiği gibi, doların, ham petrolün fiyatı arttığı için yapılmıştır. Bu zamların tümü hükümetin emekçilerden adeta bir zoralıma dönüşen “Özel Tüketim Vergisi”ni (ÖTV) artırmasından kaynaklanmıştır.
ÖTV de kendi kendisine artmıyor elbette. Hükümet, bakıyor, “Ben bu, artık eşe dosta kıyağı, yandaş sermaye desteğini nasıl karşılarım” diyor, ...bakıyor en kolayı benzin, içki, sigara, ...öyleyse “basalım zammı” diyor!
Tabii daha bu başlangıç! Sırada doğalgaz, elektrik, ulaşım, su ve öteki temel ihtiyaç mallarına yapılacak sayısız zam var.
Ücretlere, maaşlara gelince; “Yüzde 2.5 zam neyinize yetmiyor” diye efeleniliyor. İtiraz eden de her zamanki gibi, “Yan gelip yatanlar”, “Yetim hakkı yiyenler” ilan ediliyor. Oysa gerçekten yan gelip yatanlar ve gerçekten yetim hakkı yiyenlere hazineden hortum bağlandığı için yapılıyor bu zamlar!
Yeni yılı zehretmeye kararlı hükümetin tek marifeti zamlar da değil.
TEKEL işçileri de Ankara’da ailelerinden uzakta, isteklerine kulak tıkamış, ayaz, yağmur ve karda, açıkta bırakılarak yeni yıla girmeye zorlandılar. Sinter, Nema Makine, Esenyurt Belediyesi, Sabiha Gökçen Hava Limanı ve Kent AŞ işçileri ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin itfaiyecileri işleri için direnerek giriyorlar yeni yıla.
Bunlar bile az çok sınıf kardeşliği duygusu taşıyan herkes için zaten lokmaların boğazdan geçmesini zorlaştıran bir şeydir. Ve bunu yapan da bu zamcı hükümettir!
İşsizler, yoksullar, eğitimsiz ve eğitimli ama gelecek umudunu giderek kaybeden gençler de 2010’a bir önceki yıla göre daha umutsuz giriyorlar.
Çalışan işçilerin bir bölümü, günlüğüne sadece 1 TL zam yapılan asgari ücretin kıskacına terk edilmiş çalışmaya zorlanırken, diğer bölümü her an işini kaybetme, krizin yükünü sırtlamak için ücret düşürmekten hiç ücret alamamaya varan saldırganlığın hedefi durumunda.
Kürtler, aylardır süren “açılım” oyalamalarından sonra yeni yıla da çözümsüzlüğün getirdiği ve getireceği yeni acılar ve uydurma gerekçeli operasyonların, baskı ve şiddetin hedefi olma endişeleri artmış olarak giriyorlar.
Her halde yeni yıla, zamdan zulümden etkilenmediği gibi bundan kâr sağlayıp mutlu girenler de vardır. Örneğin krizi fırsata çevirip hazineyi, sosyal güvenlik fonlarını yağmalayıp, sınırsız emek sömürüsünden, ülkenin kaynaklarının yağmalanmasından pay alan haramzade takımı 2009’dan memnun 2010’dan da umutludur!
Bütün bu hükümet cenahından yayılan umutsuzluklar karşısında işçi sınıfı ve emekçiler için, Kürtler, Aleviler gibi ezilenler için kutlamaya değer olan, bu karanlıktan çıkmak için tek umut; 2010’da hükümet ve arkasındaki patronlara karşı daha etkin, daha kararlı ve daha geniş bir zemine yayılmış bir mücadelenin olanaklarının da arttığı gerçeğidir.
Hükümetin ekonomik politikaları, patronların kâr hırsı ve yakın ve uzak amaçları, emek ve demokrasi güçleri için başka bir seçenek bırakmıyor.
Ancak sermaye ve hükümeti, halka yeni yılı zehretmeye yemin etmiş olsa da; her yeni yılın bizleri sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde bir insanlık dünyasına bir yıl daha yaklaştırdığı, 2010’un mücadelenin büyüyeceği, emekçilerin, ezilenlerin kurtuluşunda önemli bir yıl olacağı bilinciyle, Evrensel’in çalışanları olarak yeni yılınız kutlu, mutlu ve mücadelenin yılı olsun diyoruz.
İHSAN ÇARALAN