NOT

Her şey ne de güzel olacaktı...
Şu Kürt siyasetçileri değişip “demokratikleşebilseydi” eğer!
Gerçi “demokrat Kürtler” de az değil ama heyhat, bunlar da ikiye ayrılmaktalar: Önemli bir kısmı PKK baskısından muzdarip “suskun demokratlar”; üçü beşi ise sözlerini esirgemeyen ama kadere bakın ki ciddiye alınmayan, dinlenmeyen “cesur demokratlar”!
Kanal kanal dolaştırılanlar…
Hücrelerine kadar Tayyipsever Metiner, eski DDKO’lu şimdinin derin-AKP’cisi Ümit Fırat ve çevresindeki tüy siklet TRT Şeşçi çömezler…
Kürt meselesi üzerine ağızlarını açmaları bile yasaklanmış (bunların konuşmalarını da “Stalinist PKK” yasaklamış olmasın sakın!) AKP’nin “ultra-demokrat” Kürt milletvekilleri…
Ve gayet “radikal-demokrat” Taraf’ın Neşe’sinin her fırsatta konuk ettikleri…
Evet, Neşe Düzel’in, “Kürt hareketinin önde gelen ismi” diye sunduğu ve hemen her cümlesiyle ‘o bir emekli’ dedirten (ki zaten anılarını yazdırıyormuş, Düzel’in güzellemesiyle “Kürt demokratlarının önde gelen isimlerinden” Enver Sezgin’e!) son konuğu İhsan Aksoy’a sorduğu sorulara, aldığı yanıtlara bakın ve görün.
Su katılmamış hükümet konsepti!
Ne bir eksik ne bir fazla; Kürtler sözkonusu olduğunda, Neşe hanım, derler ya, tam da “hükümet gibi kadın” !
Ne dedirtmiş Düzel, Aksoy’a:
“Bütün demokratik haklar bir çırpıda verilmeye kalkılsa, buna PKK ve KCK karşı çıkar” !
Bakın siz şu PKK-KCK’nin yaptığına…
AKP’nin açılımıyla Kürt sorununun çözüme doğru gittiğini görünce…
Sokakları karıştırdılar, DTP’yi kapattırdılar, kendilerini tutuklattılar…
Bunlar böyle işte!
Evet, AKP hükümeti tam da yeni bir Anayasa yapmaya karar vermişken…
Kürt kimliğini tanımak üzereyken…
Vatandaşlık tanımındaki Türklük vurgusunu kaldırıyorken…
Kürtçe eğitim için kolları sıvamışken…
Bölgedeki yerel yönetim sistemini güçlendirip, bir tür demokratik özerkliğe evet demişken…
Şoven milliyetçiliğe gözaçtırtmayan bir kararlılık içindeyken…
Tam da siyasal bir genel af ilanına hazırlanmışken…
Serde ‘şahinlik’ var ya; KCK’liler “Ya bu Kürt sorunu çözülüyor mu ne” diye telaşlanıp kendilerini tutuklattırdılar işte!
Gerçi, o kelepçeli görüntüler pek şık olmadı ama…
Burda da hükümetin yanlış algılanmasına dönük bir Ergenekon parmağı olabilirdi…
Neyse artık….
Olan oldu işte, bari buradan “demokratik” bir sonuç çıksa da Açılım kurtulsa!
O nasıl olacak peki?
Şöyle olacak; yıllardır devlet dilinden anlamayan Kürtler, artık liberal aydının o bal damlayan ağzından çıkan aynı reçeteye uyarlarsa, o da olacak:
Hadi ayrılın bakalım; demokrat Kürtler bu tarafa, PKK’li Kürtler o tarafa…
Demokrat Kürtler, cesur olun lütfen, sesiniz çıksın artık; sivil itaatsizlik eylemleri bile yapabilirsiniz PKK’ye karşı… Şahin siyasetçilere mahküm kalmak zorunda mısınız?
Bakın devlet de hükümet de üzerine düşeni yapmakta…
KCK operasyonlarıyla PKK’den kurtaramayınca DTP’yi...
Kökten kapattılar işte…
Ama bitmedi, sıra BDP’yi de PKK’den korumaya geldi…
Kürt siyasetini PKK’den kurtarmak için bütün bunlar!
Anlamak bu kadar mı zor…
Taraf’ı bu kadar okuyan Kürtler, biraz da onu dinleseler!
Mahçupyan’ın dediği gibi, “Kürtler’in 28 Şubatı”ndan kendi AKP’lerini çıkarabilseler…
28 Şubat nasıl Erbakan’ı götürdü ve oradan “liberal AKP” doğduysa, “demokrat Kürtler” de bu KCK operasyonlarından Kürt AKP’sine gidecek yolu zorlayacak cesareti neden bulamasınlar?!
Hadi Kürt demokratları, lütfen cesur olun…
Hadi Kürt siyasetçileri, lütfen bölünün…
Lütfen bölünerek demokratlaşın!
Bakın ‘Açılım’ı kapatırlar sonra, yazık olur!
Hadi ülkenin bütün demokrat ve güvercin Kürtleri, birleşin!
Liberal Türk aydınlarını dinleyip, PKK’ye… KCK’ye … “şahinlere hayır” şiarıyla özgürleşin!
Bu “Kürtleri demokratikleştirme operasyonu” da bir şeye yarasın böylece!
O narin Neşe hanımın ve sizi “demokrat” yapmaya yeminli zevatın gönlü hoş olsun yeter ki…
Hayat dediğiniz, liberallerimizi haklı çıkarmak için yaşanmakta değil midir zaten!
VEDAT İLBEYOĞLU