04 Ocak 2010 00:00
ROJEV
Özel Kuvvetlere bağlı iki subayın Başbakan Yardımcısı Arınçın oturduğu semtte ve ellerinde Arınçın adresinin yer aldığı bir kağıtla yakalanmasından sonra...
Özel Kuvvetlere bağlı iki subayın Başbakan Yardımcısı Arınçın oturduğu semtte ve ellerinde Arınçın adresinin yer aldığı bir kağıtla yakalanmasından sonra, Genelkurmaydan bilindik açıklamalar yapılmaya başlandı: TSKya karşı asimetrik psikolojik savaş yürütülüyor! Söz konusu ihbarın ABDden yapılmış olmasını, TSKnın yıpratılmaya çalışılmasının kanıtı olarak gösteriyorlar. Peki, o zaman biz soralım: Özel Kuvvetler Komutanlığı Seferberlik Tetkik Kurulunun önceli olan Özel Harp Dairesi ne zaman ve nasıl kuruldu? Özel Harp Dairesi, Türkiyenin NATOya üye olmasından sonra oluşturuldu ve burada çalışan subaylar ABDde eğitildi. Bunlar, TSKnın gayri nizami harpten sorumlu birlikleri. Üstelik 2008de Genelkurmayın, gayri nizami harpten sorumlu Seferberlik Bölge Başkanlıklarını 12den 24e çıkarma kararı aldığı ve mevcut düşman tanımının kapsamını genişlettiği yönünde haberler de basında yer almıştı. Yani, ihbarın ABDden yapılması asılsızlığını değil, derin ilişkileri göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Nihayetinde yakalanan subaylarda Arınçın adresinin ne aradığı ve bunlar yakalandıktan sonra o kağıdın neden imha edilmeye çalışıldığı soruları hala yanıtsız.
Türkiyenin NATOya üye olmasından sonra Özel Harp Dairesi adıyla oluşturulan kontrgerilla örgütlenmesi, bugün Seferberlik Tetkik Kurulu üzerinden yürütülüyor. Bu yüzden Arınç olayından sonra, Özel Kuvvetlerin Seferberlik Dairesi Ankara Bölge Müdürlüğünün özel yetkili savcı tarafından aranmasıyla ülkenin karanlık geçmişine ait birçok olayın aydınlanabileceği beklentisi ortaya çıkmıştı. Ama bu gelişmelerle eş zamanlı olarak Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Başbuğ ve Kara Kuvvetleri Komutanı Koşaner ile içeriği açıklanmayan bir görüşme yaptı. Yapılan bu görüşmenin ardından özel harpçi Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlunun mükemmel bir organizasyon olarak açıkladığı 6-7 Eylül olaylarından 1 Mayıs 1977e, 1978 Maraş olaylarından darbelere ve Bölgede 25 yıl sürdürülen özel savaşta yaşanan binlerce kayıp, cinayet ve katliama kadar ülke egemenlerinin gizli tarihinin sayfalarının ortaya çıkmasının önüne geçildi.
Her fırsatta bize AKPyi bir demokrasi savaşçısı olarak sunmak için canla başla çalışanlar bir kez daha yanıldı. AKP, demokrasinin değil, egemenlik mücadelesinde kendini daha güçlü var etmenin derdindedir. AKP, Ergenekon davası sürecinde de aynı tutumu takınmıştı. Başbakan Erdoğan ve partisi, kendilerine karşı darbe hazırlığı iddiaları konusunda aslan kesilirken, iş Ergenekon sanıklarının Bölgedeki karanlık icraatlarının açığa çıkarılması meselesine gelince üç maymunu oynamaya başlamışlardı. Son olayda da aynı tablo yaşandı. Egemen güçler arasındaki çatışma, sisteme zarar vermeyecek şekilde kontrollü olarak yürütülmeye çalışılıyor. AKP, kendisini mağdur göstermeye, demokratik çabalarının baltalanmaya çalışıldığı izlenimi oluşturmaya çalışıyor ama gelişmeler ülkede 50 küsur yıldır halka ve demokrasi güçlerine karşı provokasyonlar, cinayetler tertip eden kontrgerilla örgütlenmesinin açığa çıkarılmasına doğru ilerleyince yapılan gizli görüşmelerle sürecin önüne geçmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanı Gül, devletin bu çatışan odakları arasındaki uzlaşmanın sözcülüğünü yapıyor: yla ilgili olarak tasvip etmeyeceğim şekilde yayınlar yapılıyor. Öyle şeyler oluyor ki, mesela, Vay efendim, Diyarbakır Emniyet Müdürünü (Gaffar Okkan suikastını kastediyor) biz kendimiz vurmuşuz gibi. Bazı şeyler çok ölçüsüz yapılıyor. Bunlar doğrusu rahatsız edici şeyler. Beni de çok rahatsız ediyor. Yok devletin yatak odasına girildi gibi ifadeler doğru şeyler değil.
Genelkurmayın bize karşı asimetrik psikolojik savaş yürütülüyor diye velvele koparması boşuna değil. Çünkü 60 yıldır halka karşı işlenen suçların eskisi gibi halktan gizlenme koşulları giderek ortadan kalkıyor. Emekçileri, Kürtleri ve Alevileriyle ezilen halk kesimleri mücadelede güçlerini birleştirdikçe, bu ülkenin tarihi de yeniden yazılacak.
ÇETİN DİYAR