05 Ocak 2010 00:00

BAŞYAZI

YÖK’ün üniversitelerinde öğrenci düşmanlığı hız kesmeden devam ediyor.Bir makalenin ilk cümlesi olarak, bu saptama ilk bakışta “çok sert” görülebilir ama değildir.

Paylaş

YÖK’ün üniversitelerinde öğrenci düşmanlığı hız kesmeden devam ediyor.
Bir makalenin ilk cümlesi olarak, bu saptama ilk bakışta “çok sert” görülebilir ama değildir.
YÖK’ün, 12 Eylül cuntası tarafından oluşturulan kuruluş felsefesi, öğrenciyi ıslah edilip boyun eğdirilmesi gereken bir yaratık olarak görme üstünden oluşturulmuştur. Onlara göre öğrenciler bölücülük, anarşi, ahlaksızlık, vatana ihanet, …her tür “kötülüğe” hazırdır.
Cunta YÖK’e, “YÖK öyle bir üniversite düzeni kurmalı ki, öğrenci; ders, sınav, yemek, barınma, ulaşım gibi sorunlardan başını kaldıramasın! Bu sorunlara rağmen, yılmayıp başını kaldıranın da başı yine üniversite yönetimi tarafından (Polise, savcıya gerek bırakılmadan) koparılmalıdır!”direktifi vermiştir.
29 yıldan beri YÖK kendisine cunta tarafından verilen bu görevi büyük bir şevkle ve azalmayan bir heyecanla yapmaktadır.
Üniversite yönetimlerinin, öğrenciye karşı en önemli silahı ise öğrenciyi üniversiteden uzaklaştırma cezalarıdır.
Bu 29 yıl boyunca üniversite yönetimleri “Aslı var mı yok mu”, “Aslı varsa bile bir ceza gerektirir mi” diye bakmadan, ciddi bir kanıt aramadan, çoğu zaman da emniyetin ihbar ve raporlarıyla öğrencilere cezalar yağdırmış, öğrencileri kitlesel olarak altı aylığına, bir yıllığına okuldan uzaklaştırmayı rutin bir işlem olarak uygulamıştır.
Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğü, dönem başından beri dört farklı konuda 68 öğrenciye soruşturma başlatmış, bu soruşturmalardan ilkini dün sonuçlandırmıştır. Hakkında soruşturma açılan öğrencilere “Altı ay süreyle okuldan uzaklaştırma cezası” verilmiştir. (Ayrıntısı haber sayfalarımızda var)
Diğer üç soruşturmanın da arka arkaya tamamlanması beklenmektedir!
Ancak öğrenciye baskı burada bitmemektedir.
Çünkü bu cezaların açıklanma tarihi 3 Ocak 2010’dur. Ve “Altı aylık ceza” haziran ayını da içine alacak biçimde uygulanacağı için öğrenci haziranda da sınavlara giremeyecektir. Yani öğrenci görünüşte altı aylık bir ceza almaktadır ama gerçekte iki dönemi de kaybetmekte, ceza da fiilen bir yıla çıkmış bulunmaktadır.
Ve bu tutum, sadece Kocaeli Üniversitesi’yle sınırlı değildir. Tersine bugüne kadar çeşitli üniversiteler tarafından verilen bu türden cezalarda öğrencinin en çok zarar görmesi amaçlanmıştır!
Oysa biraz vicdan sahibi bir yönetim; hadi cezaları onayladı; ama hiç olmazsa “Bu çocuklar ceza aldı ama iki dönem birden kaybetmesinler bari” diyerek, cezaların uygulamasını örneğin Şubat’ta başlatamaz mı?
Hayır!
Üniversite yönetimi, ceza verdiği öğrencileri zaten “kaybedilmiş” gördüğü için onları okuldan soğutacak biçiminde cezalandırırken, geride kalanlara da, “Bakın biz öğrencinin gözünün yaşına bakmıyoruz. Sakın çizgiden sapmayın!” diye gözdağı vermeyi amaçlamaktadır.
Bilimsel eğitim, demokrasi, üniversite özgürlüğü, gençliğin özgür ruhlu bir kuşak olarak yetiştirilmesi, bilimsel yaklaşım, ahlak, vicdan gibi insani değerlerden bir eser var mıdır bu uygulamada?
Uygulamada amaç, öğrencinin ceza ile yola getirilmesi; her konuda boyun eğen bir “hınk deyici” olarak yetiştirilmesidir.
Böyle bir yönetimin tutumuna, “öğrenci düşmanlığı”ndan daha hafif bir niteleme yapılabilir mi?
AKP, YÖK’ü ve YÖK’ün uygulamalarını eleştirerek iktidara geldi. İktidarında YÖK’ü kaldıracağı sözünü verdi. YÖK, CHP çizgisinde kaldığı dönem boyunca da ona baskı yaptı, eleştirdi. Şimdi YÖK AKP Hükümeti’nin elindedir. YÖK Başkanı Özcan, Başbakan’dan Milli Eğitim Bakanı’ndan izin almadan sokağa bile çıkmamaktadır. Ama YÖK 12 Eylül cuntasından aldığı direktifi bugün de bütün samimiyetiyle uygulamaktadır. Tek farkı uygulamanın rengi olmuştur. Sadece AKP yandaşı ve şeriat eğilimli kesimler bu uygulamanın dışına çıkmıştır. Ama YÖK; ilerici demokrat öğrenci kesimlerini, özgürlüğünü, parasız, laik ve demokratik eğitimi, bilimin özgürlüğünü, antiemperyalizmi savunan öğrencileri kıyıma devam etmektedir.
Tek çıkar yol ise, tüm öğrencilerin, öğretim üyelerinin YÖK’e ve uygulamalarına karşı; demokratik, laik, bilim özgürlüğü olan üniversite mücadelesi etrafında birleşme mücadelesine hız vermektir.
İHSAN ÇARALAN
ÖNCEKİ HABER

Bu kadarına da pes!

SONRAKİ HABER

Baz istasyonu yönetmeliği Danıştay’da

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa