05 Ocak 2010 00:00
Dış politikada eksen kaydı mı?
2009, Türkiyede ve dünyada Türkiyenin en çok gündeme geldiği yıllardan birisi oldu.
2009, Türkiyede ve dünyada Türkiyenin en çok gündeme geldiği yıllardan birisi oldu. Eksen kayması, aktif dış politika, bölgenin lider ülkesi Türkiye, ABDnin stratejik müttefiki Türkiye, Yeni Osmanlıcılık, ABD-Türkiye model ortaklığı gibi saptamalar, yapılan bütün tartışmaların mutlaka bir yönünü oluşturdu. Ancak bu tartışmalarda öne çıkan kavram ise eksen kayması oldu. Fakat hem AKP Hükümeti, hem de icraatları her fırsatta Eksenimizde kayma yok, eksenimiz hâlâ ABD masajını verdi.
DAVUTOĞLU İŞBAŞINDA
2009un en önemli gelişmelerinden biri, 1 Mayısta Başbakanın Dış Politika Başdanışmanı (Gölge Dışişleri Bakanı olarak nitelenen) Ahmet Davutoğlunun, Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması oldu. Görevi selefi Ali Babacandan devralır almaz görülmemiş yoğunlukta bir mesaiye başlayan Davutoğlu, İsraile yönelik tutumu(!), İslam alemindeki etkinlik arayışları; Afganistan, Kafkaslar ve Balkanlardaki aktif tavrıyla, ciddi bir eksen kayması tartışması başlattı. Ortadoğu coğrafyasında verdiği mesajlar, Türkiye Yeni Osmanlıcılık arayışında söylentisine önayak oldu. Davutoğlunun dümene geçmesiyle, kendisinden ve Türkiyenin dış politikasından daha sık söz edilir oldu.
TÜRKİYE BÖLGENİN LİDERİ Mİ?
Yıl boyunca atılan adımlar yıl sonunda bir süzgeçten geçirildiğinde, Türkiyenin bütün adımlarının uzak komşu ABDnin bölge politikalarına uygun atıldığı gözler önüne seriliyor. AKP Hükümeti, her ne kadar Türkiyeyi bölgenin lideri ve büyük gücü olarak takdim etse de, durum değişmedi. AKP bu konuda kimi zaman kantarın topuzunu kaçırarak, kimi zaman ise böyle görünmesini isteyerek, Osmanlıcı yayılmacılığın propagandasının yapılmasıyla tartışmalara Yeni Osmanlıcılık terimi de dahil edilmiş oldu.
EKSENİN GÖSTERGESİ O FOTOĞRAF
AKPnin dışişleri politikasının ABD ekseninde döndüğünü gösteren en önemli fotoğraflardan biri de, Ermenistanla ilişkilerde verildi. Her ne kadar hükümet gelişmeleri, Ermeni açılımı yapıyoruz diyerek verse de, Ermenistanla yürütülen görüşmelerde krizi çözen, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clintonın Türk ve Ermeni bakanlarının arkasında imza töreninde verdiği poz, her şeyin özeti durumundaydı.
KULLANIŞLI KÖPRÜ
Türkiyenin Doğuya kayıp kaymadığı, dış basının da ilgi gösterdiği konulardan birini oluşturdu.
İngilterede yayımlanan The Economistin yıl içinde bu konuda yayınladığı dikkat çekici makalelerden birinde, AKP Hükümetinin Doğuya gösterdiği ilginin, Batıya karşı soğuma anlamına gelmediği vurgulandı. Makalenin en dikkat çekici bölümünde ise Türkiye kullanışlı bir köprü olarak nitelendirildi ve bu pragmatik diplomasinin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından şevkle yürütüldüğü görüşüne yer verildi.
TÜRKİYEYE KİLİT ÜLKE ROLÜ
Bu politikalar aslında geçtiğimiz yıl belirlenmedi. Türk-Amerikan ilişkilerinin genel seyri, hep bu yönde oldu. Ancak son yıllardaki bu değişimin tipik bir örneği Büyük Ortadoğu Projesinin ilan edildiği döneme denk geliyor. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush, 20 Ocak 2004te kongrede yaptığı konuşmasıyla Büyük Ortadoğu Projesi için düğmeye bastı. Bushun söz konusu konuşmasının hemen arkasından, ABD yetkilileri, Türkiyenin bu projede kilit ülke, cephe ülke, model ülke olacağını açıkladılar. Erdoğan ise hemen ardından yapılan ABD gezisinde, bu konunun görüşüldüğünü ve Türkiyenin bu proje için gönüllü olduğunu ifade etti.
OBAMA ZİYARETLERİ
ABD Başkanı Obamanın ilk ziyaretini Türkiyeye yapması, Başbakan Erdoğanı yıl bitmeden Washingtonda ağırlaması, TBMM kürsüsünden verdiği mesajlar, Obama yönetiminin Türkiyeyi nereye koyduğu konusunda hep soru işaretleri yarattı. Martta ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Ankaraya geldi. Ardından 5 Nisanda Ankaraya gelen Obama, Türkiye ile ilişkilerdeki hedefi, model ortaklık olarak tanımladı.
Bu ortaklığın ne olduğu, 7 Aralıkta ABDde yapılan Obama-Erdoğan görüşmesinde biraz daha net ortaya çıktı. Çünkü ikili, Türkiyenin Ortadoğuda lider ülke olarak attığını ileri sürdüğü bütün adımları, ABD planları doğrultusunda değerlendirdi. Obama, dört gözle beklediğini söylediği görüşmenin ardından Türkiyeye övgüler düzmeyi ihmal etmedi.
İSRAİLLE KÖPRÜLER ATILDI MI?
Türkiye-İsrail ilişkileri görünürde bu yıl en zorlu dönemlerinden birini geçirdi. İki ülke arasında sürekli krizler yaşandı. Davos çıkışıyla başlayan süreç, Ayrılık dizisi, tatbikat ve yapılan daha pek çok açıklamayla görünürde sancılı geçti. İslam dünyasında da lider ülke olacak Türkiye, buna uygun olarak bölgenin Siyonist gücüne karşı dik bir tutum sergiliyor gözükse de, perde arkasında yaşananlar böyle oldu. Yıl boyunca İsraille kurulan askeri ve ekonomik ilişkiler, askıya alınmak bir yana, daha da güçlenerek arttı. BİTTİ
2009DAN KISA KISA
AB: Türkiyenin yarım asırlık Avrupa macerası 2009da da değişmedi. Kimi küçük değişiklikler olsa da, ne AB ülkelerinin ne de Türkiyenin tavrı değişti.
RASMUSSEN KRİZİ: Türkiye, Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussenin NATO genel sekreterliğine, karikatür krizinden ötürü karşı çıktı. Ancak ABD devreye girince Türkiye, Rasmussenin göreve getirilmesine onay vermek zorunda kaldı.
BM GÜVENLİK KONSEYİ GEÇİCİ ÜYELİĞİ: Türkiye, BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçildi.
IRAKLA IRAK DEĞİLDİ: Türkiye yıl boyunca Iraka yakın ilgi gösterdi. ABDde Barack Obamanın başkanlığa seçilmesiyle ABD ordusunun çekilme takvimi ve açılım tartışmaları nedeniyle Türkiye, gözünü Iraktan ayırmadı. Bir yandan bölgede enerji kaynaklarında söz sahibi olmak isteyen Türkiye, bir yandan da PKKnin tasfiyesi için ABDnin de katılımıyla oluşturulan üçlü mekanizma sürecini yürüttü.
BAYRAK KRİZİ: Yıl boyunca tartışılan konulardan biri de Azerbaycanla bayrak krizi oldu. Ermenistan maçında FİFA kararı gerekçe gösterilerek Azeri bayrağının alınmamasının ardından, Azerbaycan misilleme olarak Baküdeki Türk bayraklarını söktü. Kriz bir süre sonra çözüldü.
ERDOĞAN RUHBAN OKULU İÇİN ŞART KOŞTU
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Heybeliada Ruhban Okulunun açılması için çalışma yapıldığını açıklarken, Atinanın da Türk azınlığın sorunlarını çözmesini istedi.
Erdoğan, Kriter dergisine konuştu. Başbakan, Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirtti, Batı Trakyadaki Türk azınlığımızın Yunan hükümetinden talepleri de göz önünde bulundurulmalıdır. Atina da aynı zamanda bu konulara eğilmeli, din adamlarının sorunlarına; liderlik, işsizlik ve azınlık dernekleri problemlerine çözüm getirmelidir dedi.
Türkiyenin AB ile süren müzakere serecine de değinen Erdoğan, Mevcut durum, kimi AB üyesi ülkelerin, kimi liderlerin tavrının bir sonucudur diye konuştu. (HABER MERKEZİ)