05 Ocak 2010 00:00
Dağ gibi borçlar dışında bir şeyleri kalmayınca...
Bornovada Osmangaziden Atatürk Mahallesinin yukarılarına tırmanan yolda, İsmet Sezgin İlköğretim Okulunun İzmir manzaralı bahçesini görürsünüz.
Bornovada Osmangaziden Atatürk Mahallesinin yukarılarına tırmanan yolda, İsmet Sezgin İlköğretim Okulunun İzmir manzaralı bahçesini görürsünüz. O manzaraya şimdilerde yeni bir öge daha eklenmiş. Deyim yerinde is küçük külüstür bir dolmuş... Pencerelerinin üzerine ne yandan baksanız Gözleme 1 TL yazılı kartonlar kondurulmuş.
Burası herkesin kendi yağı ile kavrulduğu bir mahalle. Öyle fast-food dükkanları, küçük sandviç büfeleri falan yok. O yüzden hemen göze çarpıyor, okulun yamacındaki Gözlemeci Ayten Abla dolmuşu
KRİZİN VURDUĞU HAYATLARDAN
İçine bakıyorsunuz; tıknaz, güleç yüzlü, genç yaşlarda, ocağın başında elinin altında oklava Ayten Abla. Kapının önünde de bekleşen öğrenciler... Hangi duvarın, hangi kapının ardında nasıl yaşam hikayeleri yaşandığını açıp bakmadan bilmek mümkün değil. Atatürk Mahallesi sokaklarında, o dolmuşun içinden krizin vurduğu hayatlardan bir kadın portresi olarak Ayten Ablanın karşımıza çıkacağını da bilemezdik. Her şeye rağmen yaşama tutunan Ayten Abla ile biz tanıştık; siz de tanışın istedik.
KRİZDE EVİMİZ, İŞİMİZ İCRAYA GİTTİ
Neredeyse yirmi yıldan fazla Aydında oturan Ayten Abla, ev hanımıymış. İzmire geleli ise 3 ay kadar olmuş. Onu alıştığı yaşamından koparanın ekonomik kriz olduğunu anlatıyor ve devam ediyor: Gözleme işini yapmaya İzmire geldikten sonra başladım. Önceden işimiz vardı, evimiz vardı. Aydında eşim ile oğlumun beraber çalıştığı, kapı-pencere plastik, demir doğrama üzerine dükkanımız vardı. İşler kriz yüzünden ters gitti. Evimiz, işimiz hepsi icra yolu ile satıldı. Hiçbir şeyimiz kalmadı, dağ gibi borçlar dışında... İzmirde yaşayan kardeşlerim var; onlar çağırdı. 1.5 ay kadar onların evinde kaldık ailece. Ev ev üstünde zor ama çare yoktu. İlk geldiğimiz sıralar eşim iş bulamadı. Sonra biz de gözleme işini beraber yapalım dedik.
İLK KEZ DIŞARIDA ÇALIŞIYOR
Eşi iş bulduktan sonra yalnız devam etmiş Ayten Abla, dolmuştaki gözlemeci dükkanına. Çocuklarının da okuduğu ilköğretim okulunun kıyısında çocukları ucuz ama lezzetli gözlemeler ile doyurmak hoşuna da gitmiş Ayten Ablanın.
Ömrü boyunca dışarıda hiç çalışmamış olan Ayten Abla, şöyle sürdürüyor sözlerini: Ben burada evimizin kirasını, en azından çocukların okul masrafını çıkarabilsem... Eşyamızı Aydından yenilerde getirebildik. Ancak yeniden kendi evimizi kurabildik. Ben şimdiye kadar hiç çalışmamıştım dışarıda, ev hanımıyım. Başlangıçta çok zor geldi, alışık olmayınca... Artık alıştım, hatta hoşuma da gidiyor. Çocuklarıma harçlık verebiliyorum, bir eksiği eşimden istemeden giderebiliyorum.
Öğrencilerin gözlemelerini sevdiğini ve çocuklarla çok iyi anlaştığını ekliyor sözlerine.
ÖDESİN MADEM BAŞBAKAN KİRAMI
Aydında kendisi gibi bu yıl içinde krizden çok komşusunun etkilendiğini söyleyen Ayten Abla, Başımızdakiler kriz bitmiş diyor ya gülüm. Ben ne yapayım; benim evim gitmiş, damım gitmiş. Hiç kira vermemiştim, şimdi her ay 400 TL kira ödeyeceğim. Ödesin madem Başbakan benim kiramı da diye konuşuyor.
BÜTÜN DÜZEN BOZULDU
Ayten Abla şöyle tamamlıyor sözlerini: Mesela eşiniz aylık 750 TL getiriyor eve. Ama bununla geçinmek zorunda olan kadın. Ev kirası, elektrik, su, mutfak masrafları olsun yetirmek zorunda olan kadın. Kriz böyle kadının gücünü iyice tüketti, ne diyeyim? Benim hayatım değişti, kriz etkilemez olur mu? Bütün düzenim bozuldu. Çocuklarım çok üzüldü. Aydında bir zil çalsa hemen icra mı geldi diye çocuklarım korkuyordu. Hepimiz bunalıma girmiştik. Hâlâ sırtımızda borç yükü ama en azından artık kapıyı çalıverip icra getirecek olan yok. (İzmir/EVRENSEL)
Ayşen Güven